YPG'li bir terörist üç gün önce BBC'ye verdiği mülakatta
Türkiye'ye şu sözlerle meydan okuyordu:
"Burseya dağı düşmeden, Afrin düşmez!"
Düşmez dediği dağ hepi topu iki saatte düştü, Mehmetçik al yıldızlı
bayrağı teröristlerin yaptığı kulenin tepesine dikti.
Dünden beri teröristlerin Burseya Tepesi'ni savaşa nasıl
hazırladıklarını ekrandan izliyoruz. Devasa sığınaklar,
betondan tüneller ve binlerce silah ve mühimmat...
Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, bu sığınak ve
tünelleri yapanların arkasında başka bir destek olduğuna
dikkat çekiyor.
"YPG birilerinden askeri akıl almış, burası kesin. Şimdi bu
askeri aklı kimin verdiği belli bir diğer tarafıyla buradaki
tahkimatın yapılmasındaki mühendis aklı Almanlara ait"
diyen Ağar şunları ekliyor:
"On binlerce ton beton Halep'teki çimento fabrikasından,
beton fabrikasından geldi. Burası Fransızların kontrolünde ve bu
bölge İŞİD'in kontrolündeyken bile çalışmaya
devam etti."
Şöyle bir envanter sayımı yapalım.
Yeraltında yapılan tünellerde Almanlar'dan mühendislik
boyutunda yardım alınmış. Abdullah Ağar'ın deyimiyle
onbinlerce ton betonu Fransız şirketi temin etmiş. Amerika'da
bildiğimiz üzre 5 bin tır silah ve mühimmat yardımında
bulunmuş!
Afrin'le ilgili ilk yazımı hatırlatayım:
"Yoksa siz, Türkiye'nin Afrin'de 3-5 çapulcu ile
savaştığını, zoru görünce etek-fistan giyip kaçan korkaklarla
mücadele ettiğini falan mı düşünüyorsunuz?
Hayır efendim, o kadar basit değil!
Biz, bölgeyi yeniden talan etmeye gelen dünyanın barbar
ülkesi Amerika'yla ve onun emir kulu hâline gelen NATO ile
savaştayız. Onların bölgeye yığdığı silahlarla ve onun enikleriyle
mücadele hâlindeyiz" demiştim.
Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri YPG'ye vurduğunda, inilti
sesleri en çok nereden geliyor? Amerika, Almanya, Fransa, NATO
ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinden di mi?
Demek ki açık açık olmasa da bu ülkelerle dolaylı yollardan da olsa
savaşıyoruz.
Demek ki yüz yıl sonra, haritaları yeniden çizmek
amacıyla bölgeye gelen barbarlar ordusunun planlarını ters yüz
ediyoruz.
"Buraya kadar geldiniz, bundan sonrasını
göremeyeceksiniz" diyoruz. Afrin'den sonra İdlib'e, oradan
da Menbiç'e uzanacağımızı, Fırat'ın dört bir yanında, son
terörist itlaf edilinceye kadar durmayacağımızı
haykırıyoruz.
O mukaddes bayrak Burseya tepesine laf olsun diye dikilmedi.
"Ben senin o paçavranı indirir, yerine al yıldızlı
bayrağımı böyle dalgalandırırım" diye anlamlı mesaj
verildi Amerika'ya...
Bakın...
Ölmez de sağ kalırsak, önümüzdeki dönemde neler olup bittiğini hep
birlikte göreceğiz.
"Menbiç'te bizim askerlerimiz var, oraya
dokunmayın" diyen ABD'nin, Türk Ordusu göründüğünde
kuyruğu kıstırıp çekildiğine birlikte şehadet edeceğiz.
Osmanlı çekildiğinden beri adına "Cehennem Vadisi"
denilen Ortadoğu'ya adaletin ve huzurun yeniden Türk'ün eliyle
geldiğini cemi cümle aleme göstereceğiz.
Bölgedeki mazlum halkların, Peygamber Ocağı'ndan çıkıp gelen
Mehmetçik'i ellerinde Türk bayraklarıyla selamladığını göğsümüz
kabararak izleyeceğiz.
Daha önce de söyledim.
Elhamdülillah; bizim ordumuz, kadınlara
tecavüz etmek, çoluk çocuk demeden masum insanları katletmek
için sefere çıkan bir ordu değil.
İşte görüyorsunuz.
Afrin'de 10 gün süren kanlı operasyonda tek bir sivilin
burnu kanamadı. Tek bir kadının namusuna el uzanmadı. Garip
gurebanın kapısındaki dal kırılmadı, yaprak koparılmadı.
Kimsenin ağzından "Petrol" diye,
"Ganimet" diye bir tek laf çıkmadı.
İçimizde olup, yanımızda olmayan kahpelere bakmayın siz.
ÖSO'ya "Terörist" yaftası yapıştırmaya çalışan
adilere kulak vermeyin.
Daha dün, "Türkiye İran'la savaşırsa, ben İran'ın
saflarında yer alırım" diyen hainlerin bugün,
"ÖSO it sürüsüdür" demelerine aldırmayın.
"Hoşt" deyin, geçin!
Kervan yola çıktı ve hiç bir kelp havlaması o kervanı
yolundan döndürmeyecek.
Buna inanın!
BİR SORU:
Afrin Operasyonu başladığından beri, "Beşar Esad ile ilişki
kurmalıyız" diyen Kemal Kılıçdaroğlu ile aynı söylemi
tekrarlayan CHP'lilere tüm samimiyetimle sormak istiyorum:
Nasıl bir ilişkiden bahsediyorsunuz?
Kasetli mi yoksa kasetsiz mi?