O asker Menderes'in son günlerini anlattı
Abone olŞırnaklı asker Halil Yavuz, 1961 yılında idam edilen Adnan Menderes'in son günlerini anlattı.
ŞIRNAK'ın Cizre İlçesi'nde yaşayan ve 27 Mayıs 1960
ihtilali sırasında vatani görevini yaparken, idam edilen Başbakan
Adnan Menderes'in duruşmalarına katılan, cezaevine getirilip
götürülmesinde görev alan 74 yaşındaki Halil Yavuz, o dönemi
anlattı.
Yavuz, Menderes'in, idam edileceği gün Albay Tarık Güryay'ın da hazır olduğu sırada vedalaşarak helallik istediği 25 askerden biri olduğunu söyledi.
ÇOK DÜŞÜNCELİYDİ
Cizre'de yaşayan 6 çocuk babası Halil Yavuz, 1960 ihtilalinde
İstanbul Yeşiltepe'de şimdi adını hatırlamadığı birliğinde asker
olduğunu söyledi. Türkçe'yi çok iyi bilmediği için bazen Kürtçe
bazen de Türkçe-Kürtçe karışık bir dille konuşan Yavuz, Adnan
Menderes'in tutuklanarak Yassıada'daki cezaevine konulmasından
sonra kendisinin de Yassıada'da görevlendirildiğini belirtti.
Yavuz, 10 aylık yargılama süresince, bütün duruşmalara Adnan
Menderes'i 25 arkadaşıyla birlikte götürüp getirdiklerini
belirterek, , "Yeşiltepe'deki merasim bölüğünde askerlik
yapıyordum. Yassıada'da Adnan Menderes'i, cezaevinden alarak
duruşmalara götürme ve tekrar cezaevine götürme görevi
bölüğümüzdeki 25 asker ve 2 subaya verildi. Ben de o 25 askerden
biriydim. Onu mahkemeye götürüp getirirken hiç konuşmazdı. Çok
düşünceliydi, her zaman düşünüyordu. Yürürken, rüzgardan dağılan
saçlarını elleriyle sürekli düzeltmeye çalışıyordu ve bu şekil
yürüyordu. Mahkeme idam kararı verdiği gün 68 bakan ve diğer
arkadaşları da oradaydı. Duruşmalarda benim görevim onun arkasında
durmaktı" dedi.
"İDAMA GİDERKEN BİLE KİMSENİN KALBİNİ KIRMADI"
Aldığı yaşlılık maaşıyla geçinen ve küçük bahçesinde çiçek
yetiştiren Yavuz, evinde bulundurduğu Adnan Menderes'in tam
arkasında durduğu fotoğrafı göstererek, "İdamı yaklaştığı günlerde
bile ve hatta idama gideceği gün bile kimsenin kalbini kırmadı,
kötü laf söylemedi. O çok iyi bir insandı ama idam ettiler. Onun
Başbakanlık yaptığı dönemde kıtlık yoktu, hırsızlık yoktu, öldürmek
yoktu ve çok değerli bir insandı. O bizim partiden olmamasına
rağmen ben bile onun idamına üzüldüm. O Demokrat Parti'dendi, bense
Halk Partisi'nden. Tarık Güryay adlı bir albay geldi ve Adnan
Menderes'e, 'Seni doktor kontrolüne götürüp öyle gideceğiz' dedi.
Albayın bu sözleri karşısında Menderes, ölüme gideceğini bilmesine
rağmen duruşundan taviz vermedi ve Albay Güryay'a, 'Madem idam
edileceğim. Benimle birlikte mahkemeye gelip- giden merasim
bölüğündeki askerleri çağır gelsinler. O subay ve askerleri çağırın
onlarla helalleşmek istiyorum. Sonra beni nereye götürürseniz
götürün' dedi. Albay bizi çağırdı. Adnan Menderes oradaydı. Bizimle
tek tek helalleştikten sonra Menderes, son yolculuğuna giderken
bize dönerek, 'Hakkınızı helal edin. Benimle çok yoruldunuz ve çok
eziyet gördünüz. Sizden helallik almadan burdan ayrılmak
istemiyorum' dedikten sonra gittiler. Bir daha da onu görmedim.
Sonra İmralı Adası'nda idam edildiğini duydum. Çok üzülmüştüm"
şeklinde konuştu.