Nice zamandır referandumda neden evet dememiz gerektiğini
anlatacak en vurucu örneği arayıp duruyorduk..
Kemal Kılıçdaroğlu Hızır gibi yetişti valla!.. Biz susalım, kendisi
anlatsın:
"Diyelim ki yeni modeli kurduk. Halk seçti
cumhurbaşkanını... Başbakan da başkası oldu. Cumhurbaşkanı başka
bir partinin genel başkanı, başbakan başka bir partinin genel
başkanı... Asıl kavga o zaman çıkacak. Niye bunu söylemiyorlar
millete, neden bu anlatılmıyor millete?"
Bunu anlatabilmek için ne zahmetlere girildi oysa!.
Kitapçık basmalar, şehir şehir miting yapmalar, TV programlarında
ve ev toplantılarında harcanan saatler...
Hiç gereği yokmuş vallahi!
Al bu konuşmayı, seçim otobüsünün hoparlörüne ver. Sonra sokak
sokak dolaş!
"Neden evet diyorsun?" sorusunu soranlar için uzun
uzun cümleler kurmaya, sistemin faydalarını anlatmaya hiç mi hiç
gerek yok!
İndir bu konuşmayı bilgisayarına, "Sizin lideriniz de
bizden" diyerek, yapıştır gitsin!
Erkan Tan'ın deyişiyle, "Ver Mehter'i veeer!"
****
Aslında pek çoğunuz farkında değilsiniz ama ben Kemal
Kılıçdaroğlu'nda beliren AK Parti sempatisini günler önce
farketmiştim.
Ne zaman ki teşkilatlarına, "Seçmene giderken AKP demeyin,
AK Parti deyin" diye uyarıda bulundu, o gün değişim ve
dönüşüm başladı.
İçine AK Parti'nin kaçtığı belliydi!
"AK Parti" derken dudaklarının kenarındaki
kıvrımların aldığı o sevimli kavis, o tek kaşını kaldırmanın
sempatikliği, o sağ elinin baş ve işaret parmağıyla yaptığı
yuvarlak işareti...
Normalde Cumhurbaşkanı'na koşup sarılmak istiyor ama
bırakmıyorlar!
Şaka bir yana...
Referandumda hayır diyenlerin peşinden gittiği bir adam, 18
maddelik Anayasa değişiklik teklifini okumamış!
Okumuşsa da anlamamış!
Hem aylardır "tek adam sistemine hayır" diyor, hem
de o tek adamın yeni sistem gelince olmayan bir başbakanla çok fena
kavga edeceğini söylüyor.
Adam sandığı bulup oy kullanamadığı için şöyle ağız tadıyla,
"Benim oyumla bunun oyu bir mi?" sorusunu dahi
soramıyorum nahlet olsun böyle sisteme!
"Çok cahilsin, keşke... Ah keşke biraz araştırsan"
demekten başka söz bulamıyorum.
Bakın, iddiayla söylüyorum.
Sayın Kılıçdaroğlu'nu karşınıza alıp, "Getirilmesi
düşünülen yeni sistemde Cumhurbaşkanı ile Başbakan kavga edecekler
ya... Onlar kavga edince raya girip ayır diye seni Meclis'e
gönderiyoruz" deyin.
İnanıp da referanduma kadar evet oyu çıkması için çalışmazsa ben de
ne olayım!
Suç Kılıçdaroğlu'nda değil, onu da yakıp yıkan bir nazar var!Deniz
Baykal ikide bir gözlerini börelte börelte kendisine bakınca adamın
ayarı bozuluyor.
Hele danışmanlarına ne demeli...
Yahu insanda biraz vicdan olur be kardeşim! Adamı oradan oraya
koşturuyor, konuşturuyorsunuz da bari arada bir B vitamini, omega
3, omega 6 falan verin be! Adamı öyle bir hale getirdiniz ki artık
uzun cümle kurunca inme inmiş gibi fenalaşıyor.
Kafa resmen gidik yahu!
Ne diyorsunuz, nasıl motive ediyorsunuz da böyle dolduruşa
getiriyorsunuz adamcağızı?
Çiftçilere öküz dağıtılsa, "AKP'nin inekleri süt
vermiyor" diye eleştiriyor. Cumhurbaşkanlığı sistemini
eleştirmek için söz alıyor, parlementer sistemi karalamaya
başlıyor.
AK Partili arkadaşlara tavsiyem!
Madem Sayın Kılıçdaroğlu koyu evetçi oldu. Madem, "Beni de
aranıza alır mısınız?" diye nabız yokluyor. Size yakışan,
"Tabi ki evet" demektir.
Lütfen ama lütfen dışlamayın! O da insan, o da oynasın ama di
mi?
****
Geçmişten bir anı:
Yine bir seçim zamanı CHP Rize'de miting yapıyor. Takım elbiseli
vekil adayı çıkmış halka sesleniyor. Mevsim yaz olduğu için
sıcaktan bunalınca ceketini çıkarıp yanındakilerden birine uzatıyor
ve kaba bir üslupla, "Şunu bir yere asıver?"
diyor.
Konuşması bittikten sonra kürsüden inerken bakıyor ki ceketi bir
plastik sandalyenin üstünde kırışık bir vaziyette duruyor.
Adama dönüp, "Ben bu ceketi bir yere as diye
verdim" diyerek azarlamaya başlıyor. Karadenizli bu, lafın
altında kalır mı?
Lafı yapıştırıyor:
"Kusura bakma vekil bey! Şehrimizde çakılı bir çivinizi
bulamadığım için asamadım!"
Takip için: