Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün Nuruosmaniye Camisi'nde yaptırdığı restorasyon çalışmaları sırasında, 265 yıl önce cami altında yağmur sularının drenajını sağlamak amacıyla inşa edilen sarnıç ve su terazisi gün yüzüne çıkarıldı. Caminin 8.5 metre derinine inilen çalışmalarda 255 yıllık tarihi caminin altında 825 metrekare kullanım alanlı, 2 bin 42 metrekare büyüklüğünde bir alana ulaşıldı. Caminin altında Türkiye'nin ilk fore kazık sistemine ulaşıldı. Hala çalışan sarnıç ve kuyunun bir yıl içinde ziyarete açılması hedefleniyor. Vakıflar İstanbul Bölge Müdürü İbrahim Özekinci, İstanbul'un 7 tepesinden birinin üzerine inşa edilen Nuruosmaniye Camisi'nin yapımına 1748'de 1. Mahmud döneminde başlandığını ancak yapının 3. Osman döneminde tamamlandığını, bu nedenle buranın ''Nuruosmaniye Camisi'' adıyla anıldığını anlattı. Özekinci, nur kelimesinin kullanılmasının sebebinin caminin klasik Osmanlı döneminden barok üsluba geçişin ilk örneği olmasından kaynaklandığını ifade ederek, "174 penceresiyle gerçekten her yerinden aldığı ışıklarıyla nurlu bir cami. Ondan dolayı Nuruosmaniye adıyla anılmış ki, kubbesinde de 'Allah göklerin ve yerin nurudur' ayeti yazıyor" dedi. Özekinci, caminin ilk önce ana haremini bitirdiklerini ve ibadete açtıklarını ifade ederek, "Bu gerçekten çok uzun ve meşakkatli bir çalışma oldu ama değdi. Kurşunlar değiştirildi, ahşap elemanlar değiştirildi. Kapılarımız, kepenklerimiz, pencerelerimiz bile kendi başına birer müzelik değer niteliğindedir. Mermer üzerine oyma tekniği ile yazılmış Fetih suresi vardır ki gerçekten harukuladedir. Böyle bir caminin restorasyonunu 2012 yılında tamamladık ve ibadete açıldı" diye konuştu. Restorasyon çalışmalarının ikinci etabında ise diğer camilerde olmayan U şeklindeki revaklı avluyu, yine bu camiye has bir özellik olan taş alemli minarelerini yenileme çalışmalarına başladıklarını anlatan Özekinci, restorasyon çalışmaları sırasında cami altında bulunan yağmur sularının drenajını sağlamak amacıyla inşa edilen yapının da ele alındığını belirtti. Özekinci, restorasyon çalışmalarına başlandığında, balçıktan ve çamurdan 265 yıllık sarnıcın içine giremediklerini belirterek, şunları söyledi: "Buradan 420 kamyon balçık çıkardık. İşte o zaman mükemmel galeri, sarnıç ve su terazisi ortaya çıktı. Bu galerinin yapımı Osmanlı'nın bir şey inşa edeceği zaman o zeminin etütlerini çalışmasıyla başlamış. Önce kazı çalışmalarına başlanmış. 18 metreye inildiği zaman sulu zemine ulaşmış. Günümüzün deprem yönetmeliklerinde sıkça kullandığımız modern bir tabir olan fore kazık sistemini uygulamış. Yani uçları demirli 2.70 santimetre uzunluğunda ahşap kazıklar çakmış ve yeri stabilize etmiş. Daha sonra bunun üzerine 2 metre horasan harcı döşemiş. Yani bugünün radya temelini atmış ve onun üzerine ayakları çıkmaya başlamış ve bulduğumuz galeri kısımına gelmiş. Bu galeri kısmından yukarıya kadar 8 metre boşlukta sarnıç var. Gerçekten bu sarnıç çok mükemmel, çok özel bir yapı. Çevre sularının tamamı burada toplanıyor. Bu sarnıcın içerisinde bir de kuyu bulunuyor. Kuyu, bulduğumuzda çamurla doluydu. Çamuru temizledikten sonra kuyunun hala çalışan bir sistem olduğu ortaya çıktı. Sadece cami değil, Nuruosmaniye'nin, Kapalıçarşı'nın etrafından gelen sular bu kuyuya taplanıyor ve Haliç'e aktarılıyormuş. Bu mükemmel ve halen bir çalışan sistem."