Nurullah Berk'le son üç gün
Abone olÇağdaş Türk resminin kilometre taşlarından biri olan ressam Nurullah Berk’in eserleri, ‘Fırça ve Kalem Ustası Nurullah Berk’ başlıklı retrospektif sergide b
Sanatçının torunu Esra Genim’in hazırladığı Dirimart’ın ev
sahipliği yaptığı sergide, ressam kimliğinin yanı sıra sanat yazarı
olarak da öncelikli ve önemli bir yere sahip olan Berk’in, desen ve
yağlıboya resimleriyle birlikte özel eşyaları, kitapları ve
fotoğraflar yer alıyor.
‘Fırça ve Kalem Ustası Nurullah Berk’, sanatçının aile
koleksiyonunda bulunan ve pek çoğu ilk kez izleyici ile buluşan
malzemelerin gün ışığına çıkmış olması bakımından da önem taşıyor.
Türk resim tarihine, bir dönemin kapılarını açan sanatçılardan biri
olarak adını yazdıran Nurullah Berk, ortaöğrenimini Nişantaşı
Rüştiyesi ve Mektebi Sultani, yani bugünkü Galatasaray Lisesi’nde
tamamladıktan sonra 1920-1924 yılları arasında Sanayi-i Nefise’de
Hikmet Onat ve İbrahim Çallı atölyelerinde sanat öğrenimi gördü.
Ardından Paris’e gitti ve burada Ernest Laurent atölyesinde eğitim
aldı. 1928’de Türkiye’ye döndüğünde, ‘Müstakil Ressam ve
Heykeltıraşlar Birliği’nin oluşumunda yer alan ressam, 1932’de
tekrar Paris’e gitti ve bu kez André Lhôte ve Fernand Léger’in
atölyelerinde çalıştı. Dönemin sanat başkenti Paris ve orada
yaptığı çalışmalar, Berk’in sanata bakışını biçimlendirdi. 1933’te
yurda döndükten sonra Abidin Dino, Zeki Faik İzer, Elif Naci, Cemal
Tollu ve Zühtü Müridoğlu ile 1914 kuşağı izlenimci ressamların
estetik anlayışına ve tekniğine karşı kübist ve yapımcı bir tekniği
getiren ‘D Grubu’nun kurucuları arasında yer aldı.
Nurullah Berk, Türk sanatında plastik değerleri öne çıkarmayı
amaçlayan grup içerisinde, yalnızca resimleri ile değil, grubu ve
sanat anlayışını tanıtmayı amaçlayan yazılarıyla da öne çıktı. Öyle
ki D Grubu’nun sanatsal dilini onun oluşturduğu söylenebilir.
1939’dan 1968’e kadar Güzel Sanatlar Akademisi öğretim üyeliği
yapan Berk’in Türk plastik sanatlarının kurumsallaşması yolunda
gösterdiği çaba unutulmamalıdır. Onun unutulmaması gereken bir
başka etkinliği de Prof. Dr. Suut Kemal Yetkin ile birlikte
UNESCO’ya bağlı Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Birliği’nin
(AICA) Türkiye Ulusal Komitesi’ni kurması ve birliğin 1954’te
İstanbul’da bir kongre yapmasına katkısıdır kuşkusuz.
Leonardo da Vinci, Belliniler, Boticelli ve Fikret Mualla gibi
sanatçılarla ilgili monografik çalışmalarının yanı sıra ‘Modern
Sanat’, ‘Türk Heykeltıraşlığı’, ‘Türkiye’de Resim’, ‘İstanbul Resim
ve Heykel Müzesi’, ‘50 Yılın Türk Resim ve Heykeli’ ve ‘Çağdaş Türk
Resim Sanatı Tarihi’ gibi kitaplar ise Nurullah Berk’in Türk
sanatına ‘kalemiyle’ kazandırdığı eserlerdir. Yurtiçi ve
yurtdışında birçok sergi aşan Berk, pek çok ödül aldı: 1947’de
Ahmet Çanaklı Ödülü’nü, 1966’da 28. Devlet Resim ve Heykel Sergisi
Birincilik Ödülü’nü, 1967 Paris Bienali’nde Onur Madalyası’nı ve
1975’te DYO Resim Yarışması’nı kazandı. Yurtdışında çağdaş Türk
resmini temsil eden eserlerden oluşan birçok serginin
düzenlenmesini de o sağladı.
Sanat anlayışı nedeniyle çok eleştirilmiş ve sayısız tartışmanın
odağında yer almış olan Nurullah Berk, fırçasıyla ve kalemiyle Türk
sanatına izler bıraktı. Yapmaya çalıştığı ise diğer pek çok sanatçı
gibi Türk resmine kimlik kazandırmak, Doğu ile Batı’yı sanat ortak
paydasında buluşturmaktı. Türk resminde bir dönemin izini sürmek ve
Nurullah Berk’i yakından tanımak isteyenler, bu sergiyi görmek için
acele etmeli... Sanatçının ölümünden sonra ikinci kez ve on yılı
aşkın bir süre sonra açılan sergi, ne yazık ki 4 Mayıs’ta sona
eriyor. Bilgi için Dirimart: 0 212 291 34 34
Haber: Ahmet Taha
Kaynak: