Nuri Ok'tan istifa iması
Abone olYargıtay Başsavcısı Nuri Ok'tan, Yargıtay Başkanı Özkaya'ya istifa iması: Neşter davası başa dönsün Yasal dinlemede adı geçenler soruşturmaya girsin.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, adli yıl açılış
törenlerine kısa süre kala, Yargıtay-MİT-Çakıcı skandalıyla ilgili
suskunluğunu bozdu. Yüksek yargıda ender görülen bir üslupla yazılı
açıklama yapan Ok, Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya ve Yargıtay
Genel Sekreter Yardımcısı Ercan Yalçınkaya'ya isim vermeden sert
çıktı. "Ortaya çıkan olaylar gösteriyor ki sayıları çok az da olsa
hâkim kimliği ve etiğine dikkat etmeyenler mevcuttur" diyen
Başsavcı, Neşter soruşturmasında başa dönülerek, tüm dinleme ve
delillerle soruşturmanın genişletilmesini istedi. İSTİFA İMASI -
Başsavcı, adli yıl açılışı için de önemli bir uyarı yaptı.
Özkaya'nın adli yıl açılışını yapacağını bildirmesine karşı,
Başsavcı, "Yayınların temsilde inandırıcılık ve zaaf doğurmaması
mümkün değildir. Yargının sorunlarının dile getirileceği adli yıl
açılışının rahat olmasının koşul ve ortamı sağlanmalıdır" vurgusu
yaparak, adli yıl açılışından önce 'istifa' gerektiğini ima etti.
Başsavcı, özetle şunları söyledi: HER ŞEY ORTADA - Her şey tüm
canlılığı ve gerçekliği ile orta yerde dururken, hiç bir şey
olmamış gibi tavır almaları mümkün değildir. SUSURLUK ÇAĞRIŞTIRMASI
- Susurluk olayını çağrıştıracak bir slogan içinde Yargıtay'ın
adına yer verilmesi, son derece üzücü ve camiamızda kabul
edilemeyecek tanımlamadır. AZ DA OLSA VAR - Tüm bunlara rağmen
yargı, adalet özürlü değildir. Ancak ortaya çıkan olaylar
gösteriyor ki sayıları çok az da olsa hakim kimliği ve etiğine
dikkat etmeyenler mevcuttur. Arzu edilen, bu üstün değerler
çerçevesi dışına çıkan yargı mensubu olmamasıdır. İnsanın kimyası
düşünüldüğünde bunun imkânsızlığı görülecektir. GİZLİ İLİŞKİ
YIPRATIR - Yapılacak işin, bu değerleri gözetmeyenlere karşı etkin
ve orantılı refleks. Unutulmamalıdır ki hangi görev ve makamda
olursa olsun, yargı mensubunun karıştığı, içinde olduğu her gizli
ilişki ve oluşum yargıyı yıpratır, adalete güveni sarsar. Bu
bakımdan hâkimin hiç hata yapma hakkı yoktur. Hiçbir kamu görevlisi
ne yaparsa yapsın mesai arkadaşlarınca korunması gerektiğini
düşünmemelidir. TEMSİLDE ZAAF DOĞDU - Sürmekte olan yayınların,
temsilde, saygınlıkta ve inandırıcılıkta zaaf doğurmaması mümkün
değildir. Çok kısa süre sonra yapılacak olan ve hukuk ve adaletin
konuşulacağı, yargının sorunlarının dile getirileceği adli yıl
açılış törenlerine rahatlıkla gidilebilmesinin koşul ve ortamının
sağlanması gerekmektedir. HİMLİK ETİĞİ - Yargının bağımsızlığı,
saygınlığı ve güvenirliliği, öz görevini layıkıyla yerine getirmesi
için sağlam temel etmendir. Saygınlık ve güvenin kaynağı ise
hakimlik kimliği ve etiğine uygunluk, kanuna, vicdani kanıya uygun
düşen kararlardır. NEŞTER TATMİN ETMEDİ - Yargı mensuplarının
suçlanması elbette son derece önemli, istisnai bir olaydır.
Olağanüstü ve özel ilgi ve tepki görmesi, yargının kutsal ve
yaşamsal adalet dağıtım işlevinin gereği ve sonucudur. Adı bile
bizleri derinden üzen Neşter soruşturmasının sonucu kamuoyunu
tatmin etmediği gibi, yargı ve Yargıtay camiasını da tatmin
etmemiştir. Bu sonuca yönelik olarak gerek içeriden, gerek
dışarıdan yapılan eleştirilerin tamamen haklılık zemininde
olduğunun kabul edilmesi gerekir. BAŞA DÖNÜLSÜN - Neşter
soruşturmasında başa dönülmesi, hakim kararına dayanan iletişim
dinleme tutanakları, mesajlar, konuşmalar ve diğer delillerin
kanunilik ilkesi dikkate alınarak titizlikle değerlendirilmesi, adı
geçenler ile soruşturmaya dahil edilmeyenler varsa, bunların da
soruşturma kapsamına alınması yasal zorunluluğu ve beklentisi
karşılanmalıdır. KAYBEDENLER AYIKLANSIN - Yargıyı yıpratmamak
düşüncesi geçerli olmakla birlikte, kimi durumlarda bundan
sıyrılmalıyız. Hakim kimlik ve etiğine sahip olmayan veya sonradan
kaybedenler ayıklanırsa, yargıya güveni sarsılmaz bir şekilde
korumuş oluruz. YASAL DİNLEME - Yasalar sıkı kayıtlara bağlamış
olsa da kişi, iletişimini yasal olmayan yollardan dinlenip
açıklanacağı kaygısında olmamalıdır. İletişim hakim kararıyla
dinlenilmiş olsa da hazırlık soruşturmasında gizliliğin ihlal
edilmemesi zorunluluktur. DELİLLERİN TAKDİRİ - Ceza Usul Kanunu,
öğretide ''kanunilik ilkesi'' olarak adlandırılan dava açma
mecburiyeti ilkesini kabul etmiştir. Buna göre, soruşturmada
yeterli delilin elde edilmesi halinde, mutlaka ceza davası açılır.
Ceza davası açmak görev ve yetkisine sahip Cumhuriyet savcıları,
kurullar ve makamların bu aşamadaki yetkileri, sadece delillerin
kamu davası açılmasını gerekli kılacak yeterlilikte olup
olmadığının değerlendirilmesi ile sınırlıdır. Delillerin mahkumiyet
için yeterli olduğu veya olmadığı, hukuka aykırı olarak elde edilip
edilmediği, daha geniş anlamda delillerin takdiri, hüküm hakimine
aittir. YARGITAY'LA İLİŞKİSİ YOK - Kamuoyuna yansıyan son olaylarda
kurum olarak Yargıtay'ın ilişkisi olmamıştır, olması da
düşünülemez. Davanın sonucu da bunu göstermektedir. Ancak
Yargıtay'ın seçkin mensuplarının zor duruma sokulduğu da inkâr
edilemez. Yargıda değer aşınması ve çürüme kesinlikle yoktur.
Kişisel ve münferit olaylar yargıdan kaygı duyulmasını gerektirecek
boyutta değil ve adalete yansımamıştır. Kaynak: Sabah