Şanghay Uluslararası Film Festivali'nin jüri başkanı olan Nuri Bilge Ceylan, Çin'in Şanghay kentinde yapılan festival kapsamında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Son olarak baba-oğul ilişkisini odağına alan Ahlat Ağacı filminin yönetmenliğini üstlenen Ceylan, "İki oğlum için ideal bir baba olmayabilirim." dedi.Usta yönetmen Nuri Bilge Ceylan, açıklamalarına şöyle devam etti: "Ne yazık ki çocuklarım yüzünden pek çok Marvel filmi izlemek zorunda kalıyorum. Bu da benim cezam" ifadesini kullandı. Ceylan ayrıca, "Çocuklarımın hayatlarının bu evresinde benim filmlerimi sevmelerini beklemiyorum" dedi. Pek çok karşıt şeyi çekerim 2014 yılında Kış Uykusu filmiyle Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye kazanan Ceylan, film çekerken yöntem olarak defalarca alternatif çekim yaptığını belirtti. Ünlü yönetmen, "Pek çok karşıt şeyi çekerim. Eğer karakter ağlıyorsa, onu gülümserken de çekmeliyim. İçimizdeki her şeyi dış dünyaya göstermeyebiliriz. Ama dikkatli gözler daha fazlasını görür" dedi.Ses kalitesi, görselden daha önemli Dijital çağın sağladığı kolaylıklar neticesinde üç aylık bir prodüksiyon sürecinin kendisi için yeterli olduğunu anlatan Ceylan, "35 mm film çekmek pahalı. Oyuncunun hata yapması halinde bu, prodüksiyona anında 200 dolara mal oluyor. Nostaljiyi, görsellerde eskitilmiş yapıyı ve çizgileri sevmiyorum. Hayatın kendisinde bu görüntüler yok. Benim için ses kalitesi, görsel kaliteden daha önemli" ifadesini kullandı. Post prodüksiyon esnasında da en küçük şeylere kadar kendisinin ilgilendiğini anlatan Ceylan; ünlü yönetmenler Robert Bresson, Yasujiro Ozu, Andrei Tarkovsky, Michelangelo Antonioni'yi öğretmenleri olarak kabul ettiğini açıkladı.Kış Uykusu Çehov'dan uyarlama Rus yazar Çehov'un filmlerinde etkili olduğunu vurgulayan Ceylan, "Bana hayata nasıl bakmam gerektiğini öğretti. Tüm hikayelerini defalarca okudum. Ona göre her bir kişi bir hikayedir ve farklıdır. Dünyayı Çehov'un filtresinden görüyorum" ifadesini kullandı. Ünlü yönetmen, Kış Uykusu filminin de Çehov'un iki öyküsünden uyarlama olduğunu belirtti.Bir 'sinefil' olmadığını söyleyen Ceylan, "Sadece sevdiğim türde filmleri seyretmeyi seviyorum. Jürideyken her şeyi seyretmek zorundayım ama normalde seçmem gerekiyor" dedi.Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Mimar Sinan Üniversitesi’nde iki yıl sinema eğitimi gördü. Boğaziçi Üniversitesi'ndeki eğitimi sırasında üniversitenin fotoğrafçılık (BÜFOK), dağcılık ve mağaracılık kulüplerine katılarak, doğa etkinlikleri ile ilgilendi. 1980'lerde kimi portföyleri Gergedan gibi dönemin nitelikli kültür ve sanat dergilerinde yayınlanan Ceylan, yaptığı dört filmin de, yönetmenliğini, senaryo yazarlığını ve yapımcılığını üstlendi. Sinemaya Koza adlı kısa filmiyle adımını atan Ceylan bu filmiyle, Cannes Film Festivali'nin ilgili bölümüne katılma başarısını gösterdi. Ceylan 1997'de ilk uzun metrajlı filmi olan ve başta Berlin Film Festivali olarak pek çok dünya festivalinde gösterilen üç bölümlü, otobiyografik ve pastoral Kasaba filmini, 1999 yılında da bir meta-film olan ve ilk iki filmdeki otobiyografik izleği sürdüren ve büyük başarı kazanan Mayıs Sıkıntısı'nı çekti. Film, Berlin Film Festivali'nin yarışmalı bölümünde gösterilmişti. 56. Cannes Film Festivali’nde yarışan ve favori filmler arasında gösterilen Nuri Bilge Ceylan’ın 2002 yapımlı dram filmi Uzak, Altın Palmiye’den sonra festivalin ikinci önemli ödülü olan ‘Büyük Jüri Ödülü’nü (‘Grand Prix’) aldı. Filmde yalnız ve yabancılaşmış iki kuzeni oynayan filmin başrol oyuncuları Muzaffer Özdemir ve film tamamlandıktan hemen sonra bir trafik kazasında ölen Mehmet Emin Toprak da ‘En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü paylaşarak Türk sinema tarihinin en parlak başarılarından birine imza attılar. Ceylan'ın dördüncü uzun metrajlı filmi olan İklimler, 2006 Cannes Film Festivali'nin yarışma bölümüne kabul edildi. Ceylan'ın o güne kadar çektiği en büyük bütçeli eser olan film, dijital görüntü teknolojisiyle kotarıldı ve görüntü yönetmenliğini Ceylan'ın kendisinin üstlenmediği ilk filmi olma özelliğini kazandı. Filmin bir diğer önemli özelliği ise, Nuri Bilge Ceylan'ın bu kez kamera önüne de geçerek, eşi Ebru Ceylan'la başrolleri paylaşmış olmasıdır. 2008 Cannes Film Festivali'nde küçük zaafların büyük yalanları doğurmasıyla parçalanan bir ailenin, gerçeklerin üzerini örterek bir arada kalma çabasını anlatan Üç Maymun filmiyle "En İyi Yönetmen Ödülü"nü aldı. Ödülü aldıktan sonra yaptığı teşekkür konuşmasında "Bu ödülü birisine adamak istiyorum: Tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkeme..." dedi.[1] 64.Cannes Film Festivalinde Bir Zamanlar Anadolu'da filmiyle Büyük jüri ödülüne layık görüldü. Nuri Bilge Ceylan'in "Kış Uykusu" isimli filmi 2014 yılında 67. Cannes Film Festivali'nde büyük ödül olan Altın Palmiye'ye layık görüldü. Böylece Yılmaz Güney'in Yol filminin ardından ikinci kez bir Türk filmi bu ödülü kazanmış oldu.