Nurgül Yeşilçay'dan sevgili itirafları
Abone olZengin ve kasıntı erkeklerden hazzetmiyor. Koca değil sevgili arıyor. Bir de erkeklerle ilgili kesin tespitini aktarıyor ki...
Yakında polis dedektifi rolüyle ekrana
gelecek olan Nurgül Yeşilçay, oğlu, eski eşi ve sevgilisi hakkında
dobra dobra konuştu.
Hürriyet si yazarı Ayşe Arman'a röportaj veren Yeşilçay, "en nefret
ettiği erkek tipini" de anlattı.
Kendisine asılan erkeklerden nasıl kurtulduğunu da itiraf eden ünlü
sanatçı, bakın neler anlattı;
ÇEKİMLERDE ÖPÜŞÜNCE...
Çekimlerde öpüşürken, sevişirken, sadece, eylemin oynadığın o
karaktere uygun olup olmadığını düşünüyorsun. Bu bir iş, yapacaksın
tabii. Aksi, bana kıro geliyor. “Rol arkadaşıyla aşk yaşadı,
dizideki aşk, gerçek oldu” filan da salakça. Olan belki vardır da
genelde tamamen iş olarak bakıyorsun.
Zaten sevişmeye değil, role konsantre oluyorsun. Gerçekten
sevgilimle sevişsem, birini oraya sokar mıyım? O an sadece ‘mış
gibi’ yapıyorsun ve bitiyor.
DUVARI DA ÖPERSİN!
Peki karşındaki adamla öpüşmeyi istemiyorsan
n’apıyorsun?
- Adamla ne alakası var ki! Duvarı da öpebilirsin. Aynı şey! Zaten
kameranın kenarına konuşursun, adama konuşmazsın. Ekrandan öyle
sanılır. Dolayısıyla her şey ‘mış gibi.’
Onlara gerekli yanıtı veririm. Baktım ki çirkin asılıyor. Hemen,
“Hiç bu mevzuya girmeyelim, sen kendini yorma!” diyorum. Afallıyor
tabii. Ama bazıları çok tatlı geliyor. Onlar da hayatımda olsun,
benimle flört etsinler istiyorum.
ZENGİN KASINTI ERKEKLERDEN
HAZZETMİYOR
- Pahalı arabaları olan birtakım adamlar var. Allah kahretsin ki
zenginler! Birileri onlar için trafiği durdurur, kasım kasım
kasılırlar, arabanın kapısı açılır, bir türlü inemezler, valeye
anahtarı veremezler, espri yapamazlar, her şeyi ama her şeyi çok
ciddiye alırlar. En çok da kendilerini. Onlardan hazzetmiyorum.
BOYNUNA KAZAK BAĞLAYAN ERKEKTEN UZAK
DUR
Kesin bilgi: Bir erkek, boynuna kazak bağlıyorsa, çalar saatin
alarmı çalar çalmaz kalkıyorsa kaç! Bir de erkek dediğin çok
konuşmayacak! Kadın, ‘dır dır’ eder, adam da “He he” der. Ortalıkta
çok konuşan, sürekli kendilerini anlatan adamlar türedi. Bayılasım
geliyor onları görünce.
PİNTİ ERKEKLER
- Ayy hiç dayanamam! Güzel hoşluklar yapacak. Ama senin sürprizinin
de içine etmeyecek. Mesela bir program yapmışsındır, bilmem kaç
gündür uğraştığın bir şeydir, adamın da sana sürpriz yapacağı
tutar, bir çuval inciri berbat eder. Devamlı evde pijamasıyla
oturan adamı da sevmem. Hep aynı parça 40 defa da dinlenmez.
SEVGİLİ Mİ KOCA MI?
- Sevgili. Koca galiba becerebildiğim bir durum değil. Ama çocuk
istiyorsan evlenmek mantıklı. Çünkü ailenin kenetlenmesi diye bir
şey var gerçekten. Çocuğun daha geniş bir ailede büyümesi iyi bir
şey.
AŞK İŞİ BİTTİ
AŞK bu yaşta olmaması gereken bir şey! Gençken yapacaksın
bitireceksin o işleri. Bu saatten sonra hiç gereği yok.
SEVGİLİSİYLE OLAN
DURUMU
Ben kötü bir şey yapmadım ki. Aldatmak kötüdür. Ben kimseyi
aldatmadım. Ben bekârım, karşımdaki de bekâr, birlikte bir ilişki
yaşıyoruz, kimseye bir zararımız yok. Eeee? Bizler, hep “Elâlem ne
der” diye büyütülüyoruz. Hakikaten bu elâlem zıkkımıyla geçiyor
ömrümüz. Geçen gün, “Tanrı istemezse yaprak düşmezmiş!” şarkısını
dinliyordum, “Eşime dostuma beni güldürdün!” diyor. Dünyanın hiçbir
yerinde böyle şey olamaz. Bana ne ya, gülerlerse gülsünler!
ANNE TERLİĞİ YEMEK
İSTİYORUM
Her şeyi benim halletmem gerekiyor. Bazen istiyorum ki, annem babam
olsa da “Yapma! Seni evlatlıktan reddederim!” dese. Ben de bir
kendime gelsem. Ya da anne terliği yesem. Ama hayatta
değiller...
Anneni kaybettiğinde kaç yaşındaydın?
- 20. O da 53 yaşındaydı. Kalp krizinden gitti. Sonra da babam
vefat etti...
BABA YOKLUĞU DAHA ÇOK
KOYUYOR
Baba da çok koyuyor ama esas olan anne. Anne, bence evin direği,
her şeyi çözen, her şeye yetişen. Üniversitedeyken anneni ararsın,
“Anne param yok!” dersin. Onun mutlaka bir yerde gizlediği bir para
vardır ya da bir yerlerden bulup buluşturur, gönderir. Baba daha
nettir, “Tamam yollarım” der ya da “Yok kızım.” Anne kadar halden
anlamaz. Anne kafası, baba kafası farklı işte. Annenle hiç
anlamadığı şeyleri konuşabilirsin: “Anne, bugün oyunculuk sınavına
girdim, şöyle geçti, böyle geçti.” Kadın ne anlar oyunculuk
sınavından ama dinler. Babanla şöyle olur: “Baba bugün sınava
girdim!” “İyi. Geçecek misin bari?” “Evet baba!”
ÜNLÜ OLUNCA KAFAYI
YİYECEKTİM
Asmalı Konak yıllarında sete 50 otobüs insan geliyordu. “Nurgül!
Özcan!” diye çığlık çığlığa bağırıyorlardı. Sonunda, “Ben kafayı
yiyeceğim galiba” dedim. Terapiste gittim. “E ne var ki bunda,
meşhurluk böyle bir şey” dedi, beni anlamadı. Allah’tan çıkış
noktamız iyiydi. Türkân Şoray- Şener Şen gibi bir ekiple çalıştığın
zaman, şımarmaya haddinin olmadığını da anlıyorsun.
KONSERE BORNOZLA GİTTİ MOSMOR
OLDU
Tamamen gençlik işte! O yüzden gençleri öldürmesinler ya! 21
yaşındaydım, o aralar da Fazıl Say herkese çemkiriyordu. Gerçi hâlâ
öyle ama... Biz de o dönem sevgilimle, “Konserine bornozla gitsek,
bize de çemkirir mi acaba?” dedik. Bunu nasıl istiyoruz anlatamam.
Tek derdimiz, Fazıl Say bizi görsün ve bağırsın. Giydik bornozları
gittik. Ay herkes, o kadar normal karşıladı ki mosmor olduk! Kimse
şaşırmadı. Sanki herkes konsere bornozla gelirmiş gibi. Amacımız,
çıkıntılık yapmaktı, beceremedik. Ama bu hikâye, bir efsane olarak
kaldı.
ESKİ KOCAM HAKKINDA
KONUŞTURMAM
Ne kendim olumsuz konuşurum ne de Cem hakkında olumsuz
konuşulmasını isterim. Kendini rezil etmedikçe, ben hiçbir şey
demem. Tabii ki, “Çocuk nasıl, n’aptı?” diye konuşuyoruz ama pek
ilişkimiz yok. Ama Cem, Nejat’ın kahramanı. Nejat, tüm masal
kahramanlarının yerine, kendisini ve babasını koyuyor. Benim
kahramanım olmasa da ona saygı duyuyorum.