Nuray Mert patladı Sırrı Süreyya'ya ağır laflar
Abone olSırrı Süreyya Önder'in yazısı olay çıkardı, Nuray Mert'ten çok ağır bir karşılık geldi. Mert, Sırrı Süreyya'ya 'isyanın diplomatı' ismini taktı.
Sırrı Süreyya Önder'in çözüm süreci
konusunda AK Parti'yi savunup, Nuray Mert ile Hasan Cemal'i
eleştiren yazısı olay çıkardı.
Nuray Mert beklemeden diken isimli site üzerinden 'dokundurmalar'la
dolu bir karşılık verdi Sırrı Süreyya Önder'e 'hadsiz' diyen Nuray
Mert, 'isyanın diplomatı' diyerek bir de etiket
yapıştırdı.
İşte zehir zemberek o yanıttan
bölümler;
Yazdıklarım, söylediklerim, kişiliğim ortada. Ne yola
‘AKP’ye muhalefet olsun da ne olursa
olsun’ diye çıkmış ve o noktaya mıhlanmış biriyim, ne
de ‘Barış olacaksa da AKP döneminde
olmasın’ diyecek kadar kısa akıllı ve daha önemlisi
insafsız biriyim.
O TIYNETTE DEĞİLİM
Ayrıca, mesele sadece ben değilim; demokratikleşme sorunu
üzerinden söz söyleyen herkesin bu kategoride değerlendirilmesi
büyük bir haksızlık ve insafsız bir itham. En kötüsü, Sırrı
kardeşimiz ‘barışın diplomasisi’ için ter
dökerken, ‘Ama işin heyecanı kaçtı, Kürtler savaşsın biz
temaşa edelim’ diyecek tıynıyette biri olamam. Bu
tıyniyette olan var mıdır veya kaç kişidir onu da bilemiyorum.
SIRF AKP GİTSİN
DİYE...
Hal böyleyken, Sırrı Süreyya’nın ‘Barış söz konusu
olunca, sürece baskıcı bir hükümetin herhangi bir yöntemle
düşürülmesi olarak bakamayız’ ihtarı kime? Doğrusu
ben üzerime alınmayı zül sayarım. ‘Sırf AKP gitsin
diye’ başlayan ithamlar neyin nesi? ‘Barış süreci
üzerine tartışmalarda tarafların kim olduğuna değil mahiyete
bakmalı’ akıl öğretmesine kimin ihtiyacı olduğunu düşünüyor?
HADSİZ!
Belli ki muhatabı benim ama, doğrusu böylesi bir hatırlatmaya
maruz bırakılmayı sadece hadsizlik olarak
görebilirim.
SIRRI SÜREYYA'NIN
DOKUNDURMALARI
Kürt siyasetinin ‘bizim güzel akıllarımıza’ değil, kendi mücadelesi temelinde hareket ettiği ve ‘sesimizin yukardan gelmesi’ dokundurmalarına gelince… Bunlar çok bildik ‘Kürtler barış istiyor ama bazı Türk entellektüelleri, Nişantaşı solcuları bundan rahatsız oluyor’ ithamının tekrarından başka bir şey değil.
Sevgili kardeşim, kusura bakma ama bu iktidar
borazanlarından çok duyduğum(uz) bir itham. Onların derdi,
Kürtler ve dostları arasına çizgi çekme, Kürt siyasetini rehin alma
çabası. Seninki ne, anlayamıyorum.
Asıl cevap ‘yukarı’dan
Hem nereden çıktı sesimin bu kadar ‘yukardan’ geldiği? Ben bir vatandaş olarak mütevazi sorular sordum. Asıl cevabı yukarıdan, ‘barışın diplomatlığı’ mevkiiden geldi.
Diğer taraftan, Sırrı kardeşimiz kadar entelektüel
olmasam da devletin, barışın, isyanın, diplomasinin ne
olduğuna dair derse ihtiyacım olmayacak kadar ortalama bir akıl ve
bilgiye sahibim. Tabii ki, herkesin bir diğerinden öğreneceği çok
şey vardır, ama bunlar arasında (benim açımdan) otoriterleşmeye
kılıf haline getirilmeye çalışılan darbe analizleri ve
‘darbe mekaniği’ teorisi yok.
(...)
İşte böyle güzel kardeşim… Benim meselem ‘öfke,
kızgınlık’ değil, olamaz, sana yönelik bir öfke benden sadır olmaz,
neden olsun? Bırak bu kuruntuları, hem önemli olan kimin
niye söylediği değil söylenen şeyin ‘mahiyet’i. Sen böyle demiyor
muydun?
MADEM DAĞ BİZİM ABD'Yİ NİYE
ÇAĞIRDIK?
Son olarak, şu dış mihraklar meselesine gelince, yine güzel bir söz devreye girmiş ‘Dağ bizim, maral bizim, avcı burda ne gezer.’ Gerçekten bu konuya girmek istemezdim, ama madem ‘Dağ bizim maral bizim’ başta ABD olmak üzere koalisyonu Kobani’ye yardıma niye çağırdık? Niye ‘Dağ, maral, dahası gerçekten de büyük bir direniş var ama ağır silahsız olmuyor’ dedik?