Televizyonda sezonun en çok konuşulan programlarından 'Bu Tarz Benim' yarışmasının jüri üyelerinden modacı Nur Yerlitaş, Radikal'e konuştu. Eskiden starlara kıyafet dikerdin. Şimdi ise starlardan daha star oldun. Sence bu starları rahatsız edecek bir şey mi? sorusuna:Sanmıyorum. Onlar büyük bir star ve üreticiler, benim ise sadece balon bir gündemim var. olarak yanıtladı. Neden bu kadar büyük patlama dördüncü programla birlikte oldu? İlk defa burada mı gerçek Nur Yerlitaş’ı gördük? Evet. Çünkü burası benim için içimdeki her şeyi masanın üzerine koyabileceğim bir platform oldu. Yani içimdeki bohçaları açtım ben. Çocukluğumdan bugüne renkli bir ailede büyüdüm. Hem geniş hem de arabesk, Doğu ve Arap kültürüyle yaşayan bir ailede büyüdüm. Çocuk yaşta hep dergilere ve artistlerin fotoğraflarına baktım. Dünyadaki prenseslere baktım. Mesela hep prenses Süreyya’yı hayal ettim. Valiz ticareti yaparken butiğin vardı değil mi? -Evet, butiğim vardı. O dönemde ithalat yasaktı her gün baskınlar vardı. Ben de home office yapıyordum. Şişli’de evimin salonuna getirdiğim eşyaları asardım. Evlere servis yapardım, yollardım aklına kim geliyorsa. Düşünebiliyor musun 20 yaşındayım ve havaalanlarında yattığım oldu. Alitalia sürekli grevde ve korkuyorum kötü insanlar var etrafımda, ödüm kopuyor. “Türkiye’nin tarzı olan kadını” kim sence? * -Derin Mermerci, Özlem Önal ve Hande Ataizi... Hande Ataizi’yi özellikle çok b Erkeklerden tarzını beğendiğin bir adam var mı? -Geçen gün yarışmanın içine bir iki erkek dâhil olsa çok eğlenceli olmaz mı diye düşündüm. Çok eğlenceli olur. Türkiye’de bir erkeğin tarzı olsa hemen metroseksüel, gay gibi giyiniyor diyorlar. Ama Avrupa’da öyle değil. Avrupa’daki erkeklere bayılıyorum. O renkli pantolonlar ne kadar güzel, hiç de abes durmuyor. Biz kabul edemedik daha… Caps’lerini yapanlara kızdın mı? - Yok kızmadım. Çok enteresan İlber (Ortaylı) hocayı görmüştüm ben, ‘Çok sevdiğim, çok saydığım, tarihi cebinde taşıyan değerli bir hoca, kızmıştır şimdi’ demiştim. Arkadan benim başıma geldi. Ama Allah bana öyle bir surat vermiş ki her şeye uyum sağladı. Küçücük bebeğe de oldu, Obama’ya da… “Bu nasıl bir suratmış, bu nasıl bir bakışmış dedim.” Sende beni iyi tanırsın, benim öyle beğenmeme surat ifadem vardır. Bu bir çorba olsun, ayakkabı olsun, ‘Bugün hava ne kötü’ derim, suratımı öyle yaparım ben. İlk bana kız kardeşim çekimdeyken caps fotoğrafını attı, ben güldüm pek anlayamadım o an. Sonra milli takım maçı varmış ve beni Fatih Hoca’ya yapmışlar orada patladı tabii. Son basamağın ne? Dünyada marka olmak mı? - Artık dünyada marka olmayı taşıyacak ruhum yok. Bu kadarı yeter ama başarıdan başarıya koşmayı seviyorum. Yaptığım elbiseyi hemen unuturum, başka bir şey yapmalıyım. Onun tesirinde kalmam ve daha daha dahasını isterim. Başardım demek, bittim demek ve ben başardığımı kabul etmiyorum. Ben hala son merdivende değilim ve en tehlikeli yer son merdivendir, orada durmak… Çekimde olduğum için bazen telefonları açamıyorum. Empati yapıyorum, karşı tarafın ‘Acaba hava mı yaptı, burnu mu kalktı da telefonları açmıyor’ dediklerini düşünüyorum ve böyle böyle kendimi ve ruhumu yıpratıyorum. Geçmişe ve anılara bağlı kalarak yaşamayı çok seviyorum. Sen cumhurbaşkanılığı seçimleri sırasında Erdoğan’ın mitingine gittiğin ve bunu sosyal medyada paylaştığın ve pankart tuttuğun için çok eleştirildin...Yine olsa yine yaparım dedin mi? - Yine yaparım. Bana ihtiyaçları olsun yine giderim orada nöbet tutarım. Çünkü ben bir taraftayım ama öbür tarafa da saygısızlığım yok. Mesela Fenerbahçeliyim ama Galatasaray’a da lanet yağdırmam. Hak ettiği zaman aferin derim ama Fenerbahçeliyim. Ben de Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kere hayranıyım lider olarak. Liderlik vasfına hayranım. Bir kere güzel bir aile... Çok şeyler yazdılar, çizdiler menfaat dediler. Menfaate gelince de Halep orada arşın burada. Benim bulunduğum konumumda onlardan isteyebileceğim hiçbir şey yok! Emine hanımın kıyafetlerini sen mi yapıyorsun? - Kesinlikle hayır. Emine Hanım’a sanırım 3-4 yıl önce birkaç tane hazırlamıştım. Kesinlikle yok, ne zaman teşrif ederse de keyifle yaparım ama ne yazık ki öyle bir şey yok. Sadece kendisini ve ailesini seviyorum. Onların tarafındayım. Seveceğim de ömür boyu, son nefesime kadar. Türkiye’de dikilen elbiseleri en iyi kim taşıyor? -Ajda Pekkan. Onun üstü yok. Bir daha da gelmeyecek onun gibi biri... Fobiju ne demek? -Fobiju, bijuteri demek. Fobiju kadınıyım ben. Onlarla şıklaşıyorum. Benim çantam çok önemli. O elimdeki çanta çok ünlü bir marka olabilir. Ya da ‘no name’ bir şey olabilir. Toptancıdan da alabilirim ama tarzdır. Yani kendi tarzım vardır benim. Ahmet Çakar sana ‘televizyon hayvanı’ dediğinde kızdın mı? -Kızmış olsam onun suratına telefonu kapatır, iki tane de ağır laf söylerdim. Sanki hapse gireceğim. Öyle bir şey söylerdim ki… Kızmadım ama söylediği şeyin algısı zayıf bizim ülkede. Aslında İngilizlerin bir terimi var. Yani bu terimi İngilizler çok kullanırmış. “Siz hastasınız, yakında hastalanacaksınız” demesine kızdım. Hani sanki bir falcıya gitmişim gibi. Ben fal da baktırmam hayatımda. Çünkü etkilenirim. Sinirimi bozar. Gene de bana böyle bir şeyi demesini gereksiz buldum.