Numan Kurtulmuş'un şansı yok
Abone olMilli Görüş'ü yakından takip eden İnsan Aktaş ,çiçeği burnundaki yeni başkan Numan Kurtulmuş'a şans tanımadı.
AK Parti'ye yakınlığı ile bilinen GENAR Araştırma Şirketi
Başkanı İhsan Aktaş, Milli Görüş’ten doğan partileri yakından
izleyen bir isim olarak da tanınıyor.
Numan Kurtuşmuş’un AKP’ye alternatif oluşturamayacağını belirten
Aktaş, Saadet Partisi hakkında da “parti içinde Erbakan’ın,
AKP’ye zarar verme arzusunda olmadığı konuşuluyor”
iddiasında bulundu.
Birgün gazetesi, İhsan Aktaş ile Milli Görüş geleneğinden gelen
partileri, Numan Kurtulmuş’un şansını ve Erbakan’ın neler yapmak
istediğini konuştu.
Milli Görüş partilerinde neler oluyor?
Milli
Görüş partileri Türkiye siyasetine en fazla etki etmiş
geleneklerden birisidir. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Cumhuriyet
Halk Partisi ve çok partili hayatı başlatan Demokrat Parti ancak
siyasete bu kadar etki edebilmiştir. 12 Eylül’den önce Milli
Selamet Partisi iktidar ortağı olmuş, Refah Partisi belediyelerde
büyük etkinlik gösterip yine iktidarı paylaşmış, tek başına iktidar
olacağından korkularak da darbe yoluyla iktidardan
uzaklaştırılmıştır. Fazilet Partisi kapandıktan sonra kurulan AK
Parti iki dönemdir güçlü bir şekilde iktidarını sürdürüyor. Bu
geleneğin en küçük partisi olan Saadet Partisi’ndeki bir bölünme
dahi ülke gündeminde esastan yer alabiliyor. Buradan bakıldığında
bu geleneğin Türk siyasetinde hiç de azımsanmayacak bir etkisi
vardır. Bu bağlamda, Milli Görüş partilerinde olagelen şeyler kendi
varlıklarını yeni bir siyasal varoluşa dönüştürebilme
sancılarıdır.
Biraz eskiye gidelim, AKP’nin neden kurulduğundan, AKP’yi kuran
kadroların Erbakan ile olan çelişkilerinden bahsedebilir misiniz?
AKP’nin kuruluşunu anlamamız bu günkü bölünmeyi anlamamızı
kolaylaştıracaktır.
REFAH PARTİSİ FİKRİ BİR HAREKETTİ
Refah Partisi fikri bir hareketti. Ülke için yeni şeyler
söylüyordu. Anadolu insanını temel fikirleri etrafında birleştirdi.
İlk başlarda küçük bir cemaati andıran Refah Partisi zaman içinde
yüz binlerce örgütlü çalışanı olan Türkiye’nin en örgütlü yapısı
haline geldi. 28 Şubat sürecinde Refah Partisi’nin ve Fazilet
Partisi’nin kapatılması, partiyi yönetenlerin de bu hukuki
mücadeleyi varlık sebebi, yani partinin varlık sebebi kabul edip
aşırı derecede önemsemeleri o dönemin yöneticilerini neredeyse
başka bir şey yapamaz hale getirdi. Refah Partisi sürecinde ortaya
çıkan yeni kuşakların yenilik talepleri ve siyaset yapma istekleri
bir talep olarak AK Parti’yi doğurmuştur. Aynı dönemde sağ
partilerin de (ANAP ve DYP gibi) çözülme sürecinde olmaları bu
kitlelerin AK Parti’ye katılmasını sağlamıştır. Ülkenin içerisinde
bulunduğu ekonomik kriz hali AK Parti’yi elle tutulur tek
alternatif haline getirmiştir.
Peki, bugün Saadet Partisi’ne neler oluyor?
2002 yılındaki ayrışmada büyük bir travmayla karşı karşıya kalan
Saadet Partisi uzun yıllar bu travmayı atlatamadı. Dini içerikli
siyaset üretmiş bir partinin yüzleştiği problemler diğer partilerin
problemlerinden daha derindir. Çünkü bu parti yeni siyaset
üretirken zaman zaman dini alanda yeni fikirlere ve hatta yeni
içtihatlara da ihtiyacı vardır. Saadet Partisi kurulduğu günden bu
güne toplumun önüne yeni bir şey koyamadı. Ortaya yeni bir siyaset
zemini koyamayan, meseleyi temelden ele alıp fikri bir berraklığa
gitmeyen Saadet Partisi eski fikirlerle ayakta durmaya çalıştı.
Kitle hareketleri akarsuya benzer aksiyon olmayınca bozgun baş
gösterir. İçe dönük konular tartışılmaya başlar ki bu tür
tartışmaların ardı arkası gelmez. Mevcut yönetim anlayışı bu iç
gerilimi daha fazla taşıyamadı ve patlak verdi. Bugün ortaya çıkan
hadiseler bir başlangıç değil iç problemlerin dışa vurmasıdır.
Peki, Numan Kurtulmuş ne yapmaya çalıştı?
Numan Kurtulmuş gerek aile geleneği, gerekse yetiştiği çevre ve
aldığı eğitimle Saadet Partisi için ve kendisi için bir şans
olabilirdi. Kanaatim o ki, ne Saadet Partisi Numan Bey şansını ne
de Numan Bey Saadet Partisi şansını değerlendirebildi. Numan
Kurtulmuş’un önünde iki yol vardı; birincisi Saadet Partisi’nin
kangren olmuş fikri meselelerini berraklığa kavuşturup yeni bir
dil, yeni bir siyaset modeli ortaya çıkarmak, ikinci olarak yüksek
oranda oy arttıran parti olmak. Numan Kurtulmuş ikinci yolu tercih
etti. Partinin ağır problemleri mevcut hali esir aldı. Numan beyle
var olan parti dokusu arasında dışarıdan zor anlaşılacak bir doku
uyuşmazlığı vardı. Eğer Numan Kurtulmuş parti dokusuyla ünsiyet
kurabilseydi eski kadronun muhalefeti ona zarar veremezdi. Bu
uyumsuzluğun ana sebebi refah partisinin parti olduğu dönemlerde
Numan bey yurt dışında idi. Partinin çekirdek kadrosunda yoktu. En
eski Refah partilileri fazla tanımaz. Bir grup arkadaşının
tercümesi yoluyla kitleyi algılamak zorunda kalması partililer
üzerindeki nüfuzunu azaltmıştır. AK Parti kurulurken yapılan
tartışmalara bakılırsa bugünkü tartışmaların daha ağır olması da bu
sebeptendir.
ARADAN ÜÇ AY GEÇİNCE NETLİK KAZANIR
Numan bey eski kadronun yanında kendisini vesayet
altında hissetmiştir kanaatimce hem eski kadroyu hem de vesayet
konusunu fazla abartmıştır. Eski kadronun abartıldığı kadar bir
gücü yoktur. Partinin başındaki makul bir lider bu kitleyi
rahatlıkla dönüştürebilirdi. Olağan üstü kongre vesayetten kurtulma
kongresi olarak planlandı ama işler planlandığı gibi gitmedi
Numan Kurtulmuş’un siyaset arenasında dolduracağı bir boşluk var
mı?
Numan Kurtulmuş iyi yetişmiş bir insan. Düzgün üslubu, efendiliği,
Türk toplumunun takdirini kazanmasına neden olmuştur. Bugünkü
siyasi konjonktür yeni bir partinin var olmasına imkan tanıyacak
durumda değildir. AK Parti kurulduğundan bu güne, her yeni oluşum
kurulurken AK Partililerin hayallerine eş değer hayaller
kurmuşlardır. Abdüllatif Şener, Mustafa Sarıgül, Saadettin Tantan,
Erkan Mumcu vs. aynı beklentilerle yola çıkmıştır. Fakat hiç
birisinin kaderi AK Parti ile aynı olamamıştır. Bu çıkışların çoğu
siyaseti yorumlama konusunda arızalı olan ana akım medyayı
yanıltmaktan öteye gitmemiştir. Türk medyasının Saadet eksenli
kavgalara özel bir merakı var. Bugünkü medya ilgisi parti kuracak
bir lideri çok düşündürmelidir. Medyanın asıl amacının halkta
karşılığı olan bir lidere gereken değeri vermek şeklinde olduğunu
düşünmüyorum. Aradan üç ay geçince durum daha bir netlik kazanır.
Medyanın başka bir gayreti de bir türlü alt edemedikleri AK Parti
ye bu yolla bir fiske olsun vurabilme arzusudur.
BBP’den Abdullatif Şener’e kadar birçok partinin Numan
Kurtulmuş’a flört teklifi olmuştu. Kurtulmuş, bu partilerin
hangisine yakın, hangisine uzak durmaya müsait?
Bunlardan hiç birine yakın olduğu söylenemez. Numan Kurtulmuş,
Milli Görüş geleneğinden yetişmiş birisi. Bugünkü söylemlerine
bakılırsa yeni bir söylem de oluşturmayacak. Siyasette kimin
kiminle ittifak yapacağı siyasi çıkarlarla ilgilidir. Partilerin
bir araya gelerek oluşturdukları ittifaklar başarısız
ittifaklardır. Birkaç ayrı yapının tek parti gibi çalışma imkânı
yoktur. ANAP, DYP ve DP birleşmelerinin her defasında hüsranla
sonuçlanması buna bir örnektir.
Necmettin Erbakan Saadet Partisi’ni neden bu kadar
önemsedi? Bütün derdi Partiyi oğlu Fatih Erbakan’a bırakmak
mı?
Necmettin Erbakan ve arkadaşlarının partiyi ne
yapacaklarına dair anlaşılır bir düşüncelerinin olmadığını
düşünüyorum. Şimdilik açık olan bir şey var ki, partiyi hiç
kimseyle paylaşmak istemedikleridir. Ne yapacakları konusu ancak
birkaç yıl içerisinde açıklık kazanabilir. Saadet Partisi’nin
kendisini yeniden var etmesi ancak uzun fikri uğraşlar sonucu
başarılacak bir iştir. Bu durum yeni bina yapmakla eski bir eseri
onarmak gibidir. Şu an partiyi elinde tutanlar problem alanlarını
henüz tespit etmiş değildir. Geçen on yıl zarfında sadece dış
faktörlerin eleştirisiyle vakit kaybettiler. Kongrede ortaya çıkan
durum bugüne kadar olan iç çekişmelerin dışa yansımasıdır. Bazan en
absürt fikirler en anlaşılır fikirlerden daha açıklayıcı olabilir.
Partililer arasında konuşulan başka bir konu da, bu aşamada Erbakan
hocanın AK Partiye zarar verme arzusunda olmadığıdır.
Numan Kurtulmuş’un ayrılmasıyla Saadet Partisi bitti
diyenlere, etkisinin kalmadığını söyleyenlere ne
dersiniz?
Saadet Partisi bir parti ve bayrak olarak
yaşamaya devam edebilir. Bu haliyle ne kadar etkin olabileceği
konusu tartışılabilir. Refah Partisi döneminde ortaya atılan
düşünceler bu toplum için yararlı düşüncelerdi. Bir grup ortaya
çıkıp bu düşünceleri yeniden yorumlayabilirse, parti tekrar var
olabilir.
AKP kimlerin, hangi ideolojinin partisi?
AK
Parti ağırlıklı olarak Refah Partisi kadrolarının kurmuş olduğu bir
partidir. Bir partinin omurgasını oluşturan insanlar o partinin
fikriyatını da oluştururlar. Parti kendisine muhafazakâr demokrat
bir kimlik tanımlamıştır. AK Parti hem Refah Partisi düşünceleri,
liberal ekonomik düşünceler, muhafazakâr değerler, hatta bazı sol
değerleri bir yelpaze olarak bünyesinde barındırmaktadır. Bu
bağlamda saplantılı bir parti değildir. Yerine göre sol bir
partiden daha çok yoksul kesimlerle ilgilenebilen, yeri geldiğinde
de Türkiye’nin büyük iş adamlarıyla küresel seyahatler yapabilen
bir partidir.
Numan Kurtulmuş’un Partisi hangi değerler üzerine
oturmakta?
Numan Kurtulmuş’un partisinin tanıdığımız
kadarıyla Milli Görüş düşüncesinin daha ılımlı, daha anlaşılabilir,
biraz da içerisinde sol söylem barındıran bir duruşu olacaktır.
Mehmet Bekaroğlu gibi isimler bu partide yer alırsa, yoksulluk ve
sol söylem güç kazanabilir. Bir ülke için akşamdan yatıp sabah
kalkana kadar yeni bir siyaset üretilmeyeceğine göre, parti büyük
oranda eski söylemi kullanacaktır. Bu söylemi hem Saadet
Partisi’nin dillendirmesi hem Numan Bey’in dillendirmesi ve Refahçı
ve sağcı bütün seçmeni bünyesinde toplayan AK Parti gibi bir
partinin varlığı, yeni partinin söylem geliştirmesini büyük oranda
zorlayacaktır. AK Parti kuruluşunda bir durumu eleştirip yeni bir
tutum ortaya çıkarmıştı. Ortada A ve B siyaseti varken C’nin nasıl
konumlanacağı gerçekten benim de merak ettiğim bir şey.
Abdullatif Şener?
Ben henüz Abdullatif
Şener’in ne demek istediğini anlayabilmiş değilim. Türkiye’de olan
biten konulara ve siyasi meselelere orta boy bir memur cihetinden
bir bakış açısı var. Bu açıdan bir tarafı Kılıçdaroğlu’na, diğer
bir tarafı da Devlet Bahçeli’ye benzemektedir. Türkiye’deki bütün
partiler iktidar icraatlarını eleştirebilirler. Asıl önemli olan
şey ondan sonra ne söylediklerdir. Abdullatif Şener’in var olanı
eleştirmesinin ötesinde henüz ana fikir sayılacak bir söylemine
rastlamadım.