Numan Kurtulmuş yeni ekonomi politikalarını anlattı
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, kurulucak yeni hükümetin ekonomi politikaları Hadi Özışık'a anlattı.
İNTERNETHABER-ÖZEL
İÇERİK
28 Aralık'ta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı görevine başlaması sonrası yeni Başbakan ve yeni hükümet göreve başlayacak.
Yeni hükümetin önündeki en zorlu görev ise ekonomik yapıda yapılacak köklü değişiklikler olacak. Hükümetin yeni ekonomi politikalarına ilişkin planlarını anlatan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Bizim içeride güçlü, ayakları sağlam bir şekilde yere basan, üretim yapan, istihdam oluşturan, bunun için Anadolu’nun bütün ekonomik potansiyelini harekete geçiren bir yapıya ihtiyacımız var" dedi ve uyardı:
"Para politikalarına, faiz politikalarını aşamazsak, 'Allah muhafaza' o zaman orta gelir tuzağına düşeriz."
İnternethaber Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Özışık'ın sorularını
yanıtlayan Kurtulmuş'un yeni ekonomik yapılanmaya ilişkin
açıklamları şöyle:
Türkiye’nin sıkıntısı şu:
Üretim esaslı, orta direği güçlendirme esaslı, reel üretimi esas alan bir bakış açısına dönmek lazım. Ekonomi yönetiminin temel perspektifi sadece makro dengeleri sağlıklı tutmak olmamalıdır.
KİMSE KARA KAŞIMIZA KARA GÖZÜMÜZE GELMİYOR
Biz şunu söyledik: Tamam faiz politikaları, para politikaları, bunlar iyi de, kapitalist sistem içerisinde yaşıyoruz ve hiç kimse bizim karakaşımız, karagözümüz için para vermiyor; atalarımızın dediği gibi; “Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde gelmez." Dolayısıyla, bizim içeride güçlü, ayakları sağlam bir şekilde yere basan, üretim yapan, istihdam oluşturan, bunun için Anadolu’nun bütün ekonomik potansiyelini harekete geçiren bir yapıya ihtiyacımız var.
ALLAH MUHAFAZA
Geçmiş dönemlerde bankacılık sektöründeki problemler, Türkiye’nin makro dengelerindeki bozukluklar nedeniyle Türkiye, çok doğal olarak para politikalarına, faiz politikalarına odaklandı ama artık bunu aşmamız lazım ve eğer bunu aşamazsak -Allah muhafaza- işte o zaman orta gelir tuzağı dediğimiz sıkıntıyla karşı karşıya kalabiliriz. Evet, Milli Geliri 3 bin dolardan 10 bin dolara çıkarmak marifettir, çok büyük bir başarıdır, ama daha zor olan 10 bin dolarda sürekli kalmaktır,
MİLLİ GELİR HEDEFİ 25 BİN DOLAR OLMALI
10 bin dolarda da kalamazsınız, bunu mutlaka 15 bin, 20 bin, 25
bin dolarlara çıkarmamız lazım.
Sadece İstanbul Borsa’sı nasıl gidiyor, faiz 3 puan düştü
mü, 2 puan çıktı mı, bunları hesap ederek olmaz. Bu
başkalarının yani paradan para kazanmak isteyen, üretim derdi
olmayan, elini taşın altına sokmayan, sadece küresel piyasalarda
Türkiye’deki faiz yüksek olduğu için buraya gelen insanların
isteğidir, talebidir. Onlar da bizim karakaşımız için vermiyorlar
bu parayı, en iyi Türkiye’de kazandığı için buraya geliyor, en
yüksek faizi burada bulduğu için geliyor.
ONLAR GİTTİ BEDELİNİ BİZ
ÖDÜYORUZ
Şimdiye kadar gelen yabancı yatırımın sadece yüzde 20’si doğrudan yatırım. Adam fabrika açsın gelsin başımız üstüne, yatırım yapsın, başımız üstüne, bunların yüzde 80’i spekülatif para olarak gelmiş gitmiş. Onlar gitmiş ama bedelini şimdi biz ödüyoruz.
Güçlü ve kendine yeterli bir ekonomi için mücadele etmeliyiz. Kapitalist bir dünyada dostunuz olmaz, ortaklığınız olur, işbirliğiniz olur. Sistemin dengeleri içinde bir ilişki bu...
Denge bozulduğunda ne olacak? FED kararı sonrası borsa ve döviz ortada. Bizim çabamız, iç pazarı, girişimciyi, sanayiciyi, kobileri, esnafı, köylüyü güçlü kılma çabası, orta sınıfı güçlendirme çabası. Dalgalanmalara karşı duran, direnebilen bir Türkiye çabası bu.
YARINI GÖRMEMİZ LAZIM
Avrupa MB, FED ya da Japonya’nın yaptığından farkı yok yapmaya çalıştıklarımızın, her ülke kendi sıkıntıları ve dinamikleri çerçevesinde bir çözüm arıyor. Neo-liberal politikaların yol açtığı sorunlar ve krizler bunlar, bunları aşmamız lazım. Rahmetli Özal zamanında Chicago Okulu revaçtaydı, dün Neo-liberalizm. Ama biz yarın ne olacak, dünya nereye gidecek bunu görmek zorundayız, milletimizin ve ülkemizin selameti için.
Papağan gibi moda iktisadi akımların ezberlerini tekrarlamak, moda akımları, dogmaları, ezberleri; değiştirilemez tek çözüm gören bir yobazlığa saplanmak bizi ancak felakete götürür. Yüzlerce iktisatçı, kapitalizmin içinden ve dışından, bir çıkış yolu arıyor, tartışıyor, kitap, makale yayınlıyor, toplantılar, sempozyumlar düzenliyor. Bunları isim isim, ülke ülke sayabilirim, hepsi tanınan, saygın akademisyen, iktisatçı, siyaset bilimci, entelektüeller. Yeni bir kredilendirme yöntemi ve tartışmalarından; cari bankacılık sisteminin üzerinde dönen tartışmalardan; para teorisi üzerindeki yeni tezlerden ve tartışmalardan; eşleştirme teorisinden ve uygulamalarından, haberleri var mı, hiç bahsettiler mi? Tabii ki hayır, bahsetmediler.