Nükleer tıp kanser tedavisinde önemini arttırdı!
Abone olTürkiye Nükleer Tıp Derneği tarafından Bursa’da düzenlenen 2016 Nükleer Tıp Kış Sempozyumunda, güncel bilimsel çalışmalar ve yenilikler masaya yatırıldı.
Doktorlarsitesi.net yazarı Uzm. Dr. Fatih Batı’nın aktardığına
göre, Sempozyum Başkanı Doç. Dr. Murat Fani Bozkurt, nükleer tıbbın
son yıllarda büyük değişim ve gelişim gösterdiğini, yeni tanı ve
tedavi yöntemlerinin gelişmesi ile da tüm dünyada öne çıkan bir
branş haline geldiğini söyledi.
Sempozyumun ana temasının ‘Teranostik Yaklaşımlar ve Nükleer Tıpta
Yeni Ufuklar” olduğunu ifade eden Doç. Bozkurt, teranostik
yaklaşımın; seçilmiş hastalara son derece özgün radyoaktif işaretli
ajanlar verilerek tedavi etkinliği yüksek, yan etkileri ise çok
daha az, hedefe yönelik tedavilerin gerçekleştirildiği nükleer tıp
uygulamaları olduğunu aktardı.
PROSTAT KANSERİ TEDAVİSİNDE TERANOSTİK YAKLAŞIM AVANTAJI
Teranostik yaklaşım uygulamalarının özellikle prostat kanseri
açısından önemli olduğunu dile getiren Bozkurt,
“Nükleer tıpta yeni uygulamaya giren özgün
radyofarmasötik ajanlar ile tedaviye dirençli prostat kanserinde
hedefe yönelik görüntüleme ve tedavilerle başarı şansımız daha da
arttı” dedi.
Dr. Bozkurt, nükleer tıpta kullanılan PSMA tanısal görüntülemenin,
prostat kanseri olgularında hastalık yaygınlığı ve yeniden evreleme
sağladığını, yanı sıra diğer tedavi seçeneklerine yanıt vermeyen
hastalarda da internal radyasyon tedavisi imkanı sunduğunu
söyledi.
Prostat kanserinde uygulanan bu yöntemin tüm dünyada ümit vaat edan
bir uygulama olduğunu vurgulayan Bozkurt, “Bu sayede,
daha yüksek radyasyon dozları ile hedefe yönelik tedavi
gerçekleştirilirken, normal dokuların alacağı zararlı ışınların
minimal düzeyde kalması sağlanmış oluyor”
değerlendirmesinde bulundu.
Son bilimsel çalışmalara göre prostat kanserindeki bu tedavi
yaklaşımı seçilmiş hastalarda uygulanıyor ve multidisipliner bir
çalışma gerektiriyor. Yani ürologlar, üroonkologlar ve medikal
onkologlarla hasta seçimine karar verilip yapılan bu tanı tedavi
yöntemleri, ülkemizde de dünya ile eş zamanlı olarak başarı ile
uygulanabiliyor.
NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERDE UMUT VEREN
AJANLAR
Sempozyumun ana başlıklarından biri de son yıllarda görülme sıklığı
artan nöroendokrin tümörlerdi. Nükleer tıbbın, nöroendokrin
tümörlerin tanısında, seyrinde ve uygun tedavi seçeneklerinin
belirlenmesinde önemli rol oynadığını aktaran Bozkurt, yeni
kullanılmaya başlanan ve gelecek vaat eden radyofarmasötik ajanlara
da dikkat çekti.
Doç. Bozkurt, bu yeni ajanların onkolojinin yanı sıra nöroloji ve
kardiyolojide de kullanım imkanı ve önemli avantajlar sunduğunu
sözlerine ekledi.