NTV Tarih haziran'da yeniden raflarda
Abone olGezi olaylarını kapak yaptığı bahnesiyle kapatılan NTV Tarih dergisi, bağımsız olarak, aynı kadroyla yeniden yayına hazırlanıyor. İlk sayısını haziranda çıkaracak derginin adı henüz netleşmedi.
Gezi olaylarıyla simge haline gelen
kırmızı elbiseli kadını minyatür yaparak kapağına taşıyan NTV
Tarih, piyasaya verilmeden apar topar kapatılmıştı. Dergi ekibinin
toplu istifası, basılmayan sayının “Yaşarken Yazılan Tarih” adıyla
Metis Yayınları’nca kitaplaşmasıyla yeni bir safhaya
taşınmıştı.
Derginin yayın hayatına devam edip etmeyeceği merak konusuydu. Genel Yayın Yönetmeni Gürsel Göncü,okurların merakla bekledikleri müjdeyi sonunda verdi: Hazirandan itibaren aylık formatta tekrar raflardayız.
İSMİ BELLİ DEĞİL, FİYATI
ARTABİLİR
Yeni derginin ilk sayısı, Gezi olayları ardından yaşanan krizde
Doğuş Yayın Grubu'ndaki CEO görevinden istifa eden Cem Aydın'ın
büyük ortağı olduğu Stüdyo Yapım tarafından haziranda çıkacak.
İsim konusu ise henüz netleşmiş değil. Yeni derginin fiyatının
biraz daha yüksek olacağına dikkat çeken Göncü (daha evvel 7,5
TL’den satılıyordu), “Fiyatı da henüz net değil. Ama biraz
artması muhtemel” dedi.
SİYASİ BİR TUTUM ALMADIK, İŞİMİZİ YAPTIK
Derginin Gezi Parkı hadiseleri nedeniyle kapatıldığına ilişkin yaygın kanıya yönelikse Göncü, bu algının eksik tarafları olduğunu şu sözlerle anlattı: “Biz o sayıda da siyasi anlamda tutum alan bir dergi hazırlamadık. Kitap olarak da çıktı zaten. Başka bir örnek vereyim. Eğer reaksiyonel bir ayaklanma olsaydı, 31 Mart isyanı gibi, bunu da kapak konusu yapardım. Çünkü işimiz bu. Varolan gündelik etki yapan tarihi arka planını insanlara sunmaya çalışmak. Hadiselerin siyaseten yorumlanması değil, kamuoyunda yarattığı etkisi önemli. İşimizi yaptık.”
ESKİSİNDEN DAHA ÇOK UMUTLUYUM
Aktüel siyasete endekslenmiş bir ülkede, insanların farklı alanlarda iyi ürünlere arzulu ve muhtaç olduğunu belirten Göncü, “Klasik bir dergi değildi. Tarih kültürü, genel kültür dergisiydi. İnsanların yine teveccüh göstereceğini düşünüyorum. İnsanların keyifli zaman geçirecekleri mecralara ihtiyacı var. O kadar büyük bir baskı ve karamsarlık hali var ki geldiğimiz noktada, bunlardan ayrı kalmamız zaten mümkün değil. Ancak başka bir şekilde yaklaşacağız meseleye. Konunun bugününü değil, dününü de anlayarak yaklaşacağız. Başka açılar yaratacak. Eskisinden çok daha umutluyum. Umarım insanlar da öyle olur...”