Nobelli ekonomistten Türkiye'ye kötü mesaj
Abone olNobel ödüllü ekonomist Krugman, Türkiye ekonomisinin başının ciddi anlamda dertte olabileceğini söyledi
New York Times köşe yazarı ve Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman, 30 Ocak'taki köşesinde Türkiye'ye yer verdi.
"Her şey devam ederken şu an isteyeceğimiz son şey, siyasi krizin yaşandığı bir yerde yeni bir ekonomik krizin de patlak vermesi" ifadelerini kullanan Krugman, Türkiye'deki ekonomik sıkıntıların küresel ekonomiye direkt olarak etki etmeyeceğini, ancak "bulaşma" riskinin önemli olduğunu savundu.
Krugman, Tayland'daki ekonomik krizin 1990'lı yıllarda Asya krizine dönüşmesi ve Yunanistan'daki borç krizinin Avrupa genelinde bir borç krizi hâlini almasını hatırlatarak, benzer risklerin hâlen geçerli olabileceğini söyledi.
Öte yandan Türkiye'nin temellerinin, özel sektörün yüksek seviyelerdeki dış borcunun yanısıra, hükümetin düşük borç oranlarıyla birlikte genel finansal görünümün o kadar kötü olmamasından ötürü nispeten güven verici olduğunu yazan Krugman, "Fakat önceki her kriz iyimser beklentilere karşı geldi. Ve Türkiye'ye sermaye akıtan güçler, aynı zamanda dünya ekonomisini de genel olarak kırılganlaştırıyor" dedi.
Ekonomistler arasında büyük bir "uzun soluklu durgunluk" (secular stagnation) tartışması olduğuna dikkat çeken Krugman, bunun insanların tasarruflarının, yapmaya değecek yatırımların üzerinde olması anlamına geldiğini açıklayarak, bunun iki sonucu olabileceğini anlattı.
Krugman bu iki sonucu "Ya yatırımcıların gelirlerinin altında harcamalarından ötürü, kalıcı bir düşüş olacak ya da düşük getirilerden ötürü öfkeli olan ve getiri arayan yatırımcıların, yüksek getirili kredi ya gelişen piyasalara sermaye akıtmak gibi eksik planlanmış projelere para dökerek, balonlara neden olacak" şeklinde anlatarak, durumu "balonlar ve depresyon"un oluşturduğu bir "tahteravalli"ye benzetti.
Gerçek sorunun Türkiye ya da şu anda darbe alan ülkelerden biri olmadığını savunan Krugman, asıl sorunun, fazla tasarruf edip, çok az yatırım yapan, kemer sıkma politikalarının uygulamada olduğu ve deflasyon eşiğindeki gelişmiş ekonomiler olduğunu söyledi.
Krugman, "Evet Türkiye'nin başı cidden dertte, tıpkı daha büyük bir oyuncu olan Çin'in de çalkantılı olduğu gibi. Ancak bu durumu daha korkunç yapan, Batı ekonomilerinin temelindeki, çok ve çok kötü politikalarla daha da kötüleşen zayıflık" dedi.
Krugman, Tayland'daki ekonomik krizin 1990'lı yıllarda Asya krizine dönüşmesi ve Yunanistan'daki borç krizinin Avrupa genelinde bir borç krizi hâlini almasını hatırlatarak, benzer risklerin hâlen geçerli olabileceğini söyledi.
Öte yandan Türkiye'nin temellerinin, özel sektörün yüksek seviyelerdeki dış borcunun yanısıra, hükümetin düşük borç oranlarıyla birlikte genel finansal görünümün o kadar kötü olmamasından ötürü nispeten güven verici olduğunu yazan Krugman, "Fakat önceki her kriz iyimser beklentilere karşı geldi. Ve Türkiye'ye sermaye akıtan güçler, aynı zamanda dünya ekonomisini de genel olarak kırılganlaştırıyor" dedi.
Ekonomistler arasında büyük bir "uzun soluklu durgunluk" (secular stagnation) tartışması olduğuna dikkat çeken Krugman, bunun insanların tasarruflarının, yapmaya değecek yatırımların üzerinde olması anlamına geldiğini açıklayarak, bunun iki sonucu olabileceğini anlattı.
Krugman bu iki sonucu "Ya yatırımcıların gelirlerinin altında harcamalarından ötürü, kalıcı bir düşüş olacak ya da düşük getirilerden ötürü öfkeli olan ve getiri arayan yatırımcıların, yüksek getirili kredi ya gelişen piyasalara sermaye akıtmak gibi eksik planlanmış projelere para dökerek, balonlara neden olacak" şeklinde anlatarak, durumu "balonlar ve depresyon"un oluşturduğu bir "tahteravalli"ye benzetti.
Gerçek sorunun Türkiye ya da şu anda darbe alan ülkelerden biri olmadığını savunan Krugman, asıl sorunun, fazla tasarruf edip, çok az yatırım yapan, kemer sıkma politikalarının uygulamada olduğu ve deflasyon eşiğindeki gelişmiş ekonomiler olduğunu söyledi.
Krugman, "Evet Türkiye'nin başı cidden dertte, tıpkı daha büyük bir oyuncu olan Çin'in de çalkantılı olduğu gibi. Ancak bu durumu daha korkunç yapan, Batı ekonomilerinin temelindeki, çok ve çok kötü politikalarla daha da kötüleşen zayıflık" dedi.