Nobel ödüllü Aziz Sancar'da Türküm çıkışı!
Abone olNobeli alan Aziz Sancar, "BBC'nin bana sorduğu ilk soru, 'Siz Arap mısınız?' oldu. Ben de 'Türküm, o kadar. Mardin'de, Kars'ta da doğmuşsam ben Türküm' dedim." dedi.
İsveç Kraliyet Bilim Akademisi
tarafından Nobel Kimya Ödülü'ne layık görülen Prof. Dr. Aziz
Sancar, yıllarca verdiği emeklerin ardından ödüle layık görülmekten
büyük memnuniyet duyduğunu belirtti.
Sancar, "En çok ülkem için sevindim. Türkiye'ye bilim
lazım, güç durumdan çıkıp Avrupa düzeyine varılması için bilim
gerekli. O yönden katkı sunduğum için de çok sevinçliyim"
dedi.
İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin telefon ettiğini aktaran Sancar,
"Bana 'Arap mısınız, kısmen mi Türk'sünüz' diye sorarak saygısızlık
yaptılar. BBC'ye söyledim, 'Arapça konuşmuyorum, Kürtçe
konuşmuyorum, ben Türküm' dedim. Güneydoğulu olunca bundan
kaçamıyorsunuz ama kendimi öyle biliyorum, BBC'ye de söyledim size
de öyle söylüyorum" diye konuştu.
"BEN UYURKEN ARAYIP HABER VERDİLER"
Chapel Hill kasabasındaki Kuzey Carolina Üniversitesi Tıp Fakültesi
Biyokimya ve Biyofizik Bölümü'nde çalışmalarını sürdüren Sancar,
büyük ödül sonrası duygularını laboratuvarında Anadolu Ajansı
muhabiriyle paylaştı.
Sabah saat 5'te gelen telefona eşinin yanıt verdiğini ifade eden
Sancar, telefondaki kişinin Stockholm'den aradıklarını ve çok
önemli bir telefon görüşmesi yapmak istediklerini söylediğini,
eşinin de kendisini şaşkınlıkla uyandırdığını anlattı.
Sancar, eşi Gwen'in Stockholm'den aradıklarını söylemesini o anda
algılayamadığını belirterek, "Uyandım, telefona gittim,
bana Nobel Kimya Ödülü'nü aldığımı söylediler. Ben de uykulu
biçimde, gerektiği şekilde teşekkür etmeye çalıştım"
dedi.
Kendisine haberi veren kişinin ödülü kimlerin kazandığını yarım
saat içinde de basına bildireceklerini aktardığını kaydeden Sancar,
hazırlanarak hemen laboratuvarına geldiğini dile getirdi.
"KİMYA ÖDÜLÜNÜ BEKLEMİYORDUM"
Ödülü açıkçası bu yıl beklemediğini aktaran Sancar, daha çok tıp
ağırlıklı araştırmalara odaklandığını, dolayısıyla kimya alanında
bir ödülü beklemediğini söyledi. Sancar, "Ancak
çalışmalarımın hem tıp yönü hem de kimya yönü var. Tıp ödülünü
alacağımı düşünüyordum. Fakat o ödül iki gün önce verildiği için,
artık olmaz diye düşünüyordum. Dolayısıyla bu kimya ödülünü
beklemiyordum. Biraz sürpriz oldu" diye konuştu.
"EN ÇOK MEMLEKETİM İÇİN SEVİNDİM"
Sancar, bu yıl olmasa bile bir gün bu ödülü alacağını bildiğini
dile getirerek, "Yaptığım katkılardan dolayı bu ödülü alacağımı
evet biliyordum" ifadesini kullandı.
Ödülü almaktan büyük onur duyduğunu belirten Sancar, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Benim için, yaptığım araştırmalar, verdiğim onca emek için
tabii ki büyük memnuniyet verici bir ödül. Ayrıca ailem için
sevindim. Çünkü büyük bir aileyiz. Sekiz öz, iki üvey kardeşim var.
Onlar için tabi çok sevindim. Fakat en çok memleketim için
sevindim. Çünkü Türkiye için bence bilim lazım, Türkiye'nin
kalkınması için, bu güç durumdan çıkıp Avrupa düzeyine varması için
bilim gerekli. O yönden katkı sunduğum için çok
sevinçliyim."
Türkiye'den devlet büyüklerinin kendilerini aradığını ve tebrik
ettikleri bilgisini veren Sancar, "Türkiye'den sağolsunlar çok
arayan oldu. Başbakan Ahmet Davutoğlu aradı, konuştum çok memnun
oldum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan aradı ancak o anda
maalesef iletişim kuramadık. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu aradı"
dedi.
"BEN TÜRKÜM O KADAR"
Ödülü aldığının duyurulmasından sonra kendisine dünyanın birçok
medya kuruluşundan ulaştıklarını ve bundan memnuniyet duyduğunu
belirten Sancar, ancak bazı medya organlarının sorularından ve
sosyal medyada kendisinin kökenine ilişkin yorumlardan rahatsızlık
duyduğunu dile getirdi.
İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin telefon ettiğini aktaran Sancar,
"Bana 'Arap mısınız, kısmen mi Türk'sünüz' diye sorarak
saygısızlık yaptılar. BBC'ye söyledim, 'Arapça konuşmuyorum, Kürtçe
konuşmuyorum, ben Türküm' dedim. Güneydoğulu olunca bundan
kaçamıyorsunuz ama kendimi öyle biliyorum, BBC'ye de söyledim size
de öyle söylüyorum" diye konuştu.
Sancar, "BBC'nin bana sorduğu ilk soru, 'Siz Arap mısınız?' oldu.
Ben Türküm, o kadar. Mardin'de doğmuşsam, Cizre'de de doğmuşsam,
Kars'ta da doğmuşsam ben Türküm" dedi.
ÖDÜL GETİREN ÇALIŞMA
Kendisini ödüle götüren çalışması hakkında da bilgi veren Sancar,
şunları kaydetti:
"DNA onarımı insanı kansere karşı korumakta önemli. Çünkü kanser
yapan etkenlerin çoğu DNA'yı bozuyor ve o yolla kansere sebep
oluyor. Biz, 'DNA kendini nasıl onarıyor, hücreler kendini nasıl
kansere karşı müdafaa ediyor', bunu aydınlattık. Ayrıca bu DNA
onarımının bir de kanser tedavisi için önemi var. Çünkü kanseri
tedavi etmek için kullanılan ilaçların çoğu, kanser hücrelerinin
DNA'sını tahrip ediyor ve kanser hücreleri onu tamir etmeye
çalışıyor. Biz de orada girişim yapıp kanser ilaçlarının daha
etkili olmasına çalışıyoruz."
Sancar, çalışmalarının hastalara ulaşmasının zaman alacağına işaret
ederek, "Şimdilik tedavi bakımından bu mümkün değil. Ancak koruma
bakımından yaptığımız araştırmaların önemi var" değerlendirmesinde
bulundu.
"ONARIM HARİTASINI ÇIKARDIK"
Devam eden önemli başka çalışmaları olduğuna da değinen Sancar,
sözlerine şöyle devam etti:
"Ben Nobel ödülünü DNA onarımı konusunda aldım. Bir de gündelik
uyku düzenimizi, sağlık düzenimizi ayarlayan içimizde bir saat var.
O saatin mekanizması üzerinde çalışıyorum. Bunların arasındaki
bağlantıyı buldum. İkisinin bağlantısı da hem insanları kanserden
kurtarmak hem de tedaviyi daha etkili kılmak için çalışıyoruz.
Mayıs ayında bütün DNA genomunun onarım haritasını çizdik. Bunun
tedavi için önemli bir gelişme olduğunu düşünüyoruz. Onu
geliştirmeye çalışıyoruz. Bu içimizde bulunduğunu söylediğimiz saat
mekanizması üzerinde çalışan bir sürü bilim adamı var. Bu saat,
dört gen tarafından kontrol edilir ve bir genini biz keşfettik. Ben
bu Nobel'i, ya DNA onarımı ya da bu saat mekanizması üzerine alırım
diye düşünüyordum."
"İNANMAK OLDUKÇA GÜÇTÜ"
Sancar gibi Kuzey Carolina Üniversitesi'nde Biyokimya ve Biyofizik
Bölümü'nde öğretim üyesi olarak görev yapan eşi Gwen Sancar da
sabah saatlerinde gelen telefonla büyük sevinç yaşadıklarını
söyledi. Gwen, duygularını şöyle paylaştı:
"Bugün sabah saat 5 sularında telefon çaldı. Ben açtım. Aziz ile
görüşmek istediklerini söylediler. Ben de şu anda saatin sabah 5
olduğunun farkında olup olmadıklarını sordum. Onlar da çok önemli
bir telefon görüşmesi olduğunu ifade ettiler. Stockholm'den
aradıklarını söylediklerinde ben anladım ne olduğunu tabi. Hemen
Aziz'i uyandırdım. Telefonda ödülü kabul edip etmediğini,
Stockholm'e gelip gelemeyeceklerini sordular. Görüşme sonrası
Aziz'le oturduk ve bir süre birbirimize baktık. Bu gerçek mi diye
düşündük, inanmak oldukça güçtü. İkimiz de çok mutlu
olduk."