Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nizamülmülk’ü hatırladınız mı?
Şimdi nereden çıktı diyenleriniz vardır…
Hatırlamakta çok ama çok fayda var...
Bakın bu büyük milletin tarihini okumak öyle bir aydınlık
ki bu şanlı tarih bu milletin aydınlık yarınları için
iyi kulanıldığı zaman bir klavuz gibidir…
Selçuklu Devletinden Türkiye Cumhuriyeti Devletine kadar
geçen süreçte bu millete bu devlete öylesine güzel yönetim ve şer
cephelerine karşı yapılması gereken öylesine miraslar kalmış ki
hepsi birer derstir…
Üstat Mustafa Güldağı’nın “ Tarihten bugüne oynanan
oyunların perde arkası…Coğrafi ve Zihinsel işgalin Arka Planı ;
KUŞATMA” kitabını okudunuz mu bilmem…
Muhteşem bir eser…
Kitap’ta yer alan ”Muhteşem savunma kalkanı”
başlıklı yazıyı sizlerle izni ile sizlerle paylaşmak
istiyorum…
Çok ama çok şey anlatıyor…
Gelin okuyalım…
***
Tarih 1063 yılını gösteriyordu.
Büyük Selçuklu Devleti'nin başında büyük bir bela
vardı. Girdiği savaşları yeniyor, düşmanı perişan ediyordu.
Kılıçla fiziki düşmanı yeniyor dağıtıyordu. Fakat bir düşman vardı
ki bunla mücadele edemiyordu. Sultan Alparslan da,
ondan sonra gelen Melikşah da ve vezirleri
"Nizamülmülk" de bu sorunu aşmak için çok
düşünüyorlardı.
Özellikle Nizamülmülk, Müslümanların da devletin de
geleceğini yok edip bitirecek olan bu sorunu aşmak için geceli
gündüzlü çözüm arayışına girdi.
Peki bu kadar büyük olan bu sorun neydi?
O halde anlatacaklarımı atlamadan dikkatlice okuyun.
Büyük Selçuklu Devleti fiziki düşmanı okla, kılıçla, mızrakla
yeniyordu ama Güney'den gelen "Şİİ" tehlikesi ve
Batı'dan gen "Yunan akımlarına" karşı çok
savunmasızdı.
Özellikle Şii ve Batınilik tehlikesi gitgide büyük bir sorun halini
alıyordu.
Şiiler Selçuklu Devleti'nin içine ajanlarını sızdırıp Şiiliği
yayıyorlardı.
Şii propaganda gittikçe artıp etkili oluyordu.
Batı'dan gelen "akılcılık" akımları ise hadis ve
ayetlerin inkâr edilmesine sebep oluyordu. Bu tehlikeye karşı
kılıç, kalkan ve okla set çekilemezdi. Bunun önüne
"ilim" ile geçilecekti.
Nizamülmülk, ilim adamları ve danışmanları ile yaptığı istişare
sonucu gelen tehlikeye karşı büyük ilim merkezleri kurma kararı
aldı.
Bunların adı bildiğiniz gibi "Nizamiye Medreseleri"
Bu ilim yuvalarıyla Şiilik, Batınilik ve Yunan akımlarına karşı
destansı bir mücadele verilecekti.
Nizamiye Medreseleri'nde yetişen ilim ehli Şiilik,
Batınilik ve Yunanların sapık fikirlerini öyle çürüteceklerdi ki bu
sapkın fikirlerin yayılması bir anda duracaktı.
İşte "stratejik, psikolojik savaş" diye buna
denir.
Bazen ordunun yapamadığını "eğitim kurumları"
yapar.
Nizamülmülk ilimle savaşacak talebeler yetiştirecek bir baş
müderris aramaya koyuldu. Öyle ya, baş müderris öyle donanımlı ve
örnek öncü olmalıydı ki mücadele kesintiye uğramadan devam
etsindi.
Aramaya koyuldu.
Çok okuyan, birçok alimden ders almış, Batı ve Doğu'nun
inançlarını iyi bilen, vaazları etkili olan bir gençten söz
ettiler.
Nizamülmülk bu gencin bulunduğu yere kadar gitti. O genci bulup
Nizamiye Medresesi projesini ve amacını anlattı.
Ve büyük mücadele için genci en büyük Nizamiye Medresesi'nin
başmüdürü yaptı.
Genç, yetiştirdiği talebelerle, yazdığı kitaplarla Yunan
akımlarına, Şii-Batıni faaliyetlere ve fikirlere darbe vurdu, engel
oldu.
Peki bu genç kimdi?
Tabi ki de "İmam Gazali'den" başkası değildi.
İlk Nizamiye Medresesi Bağdat'ta açıldı.
İslami ilimlerin yanı sıra tıp, astronomi, matematik, felsefe,
tarih gibi ilimler de öğretildi. İslami ilimlerin yanında bu
ilimleri de öğrenen talebeler sapkın Yunan akımlarının karşısında
çelik gibi sert durdular.
Devlet, Nizamiye Medreseleri ile bir kalkan gibi
çevrilmişti.
Muazzam bir savunma kalkanı oluşturulmuştu.
Nizam-ül Mülk, Nizamiye Medreseleri ile özellikle Şiilik ve
Batıniliğin önüne ciddi set koydu.
Nizamiye Medresesi'nin hocaları ve öğrencileri özellikle
"Şii-Batıni Komitenin"önüne ciddi engel koyunca Nizamülmülk'ü
"öldürme" kararı aldılar.
Çünkü Nizamülmülk, Şii-Batiniler ile çok uğraşıp onları tasfiye
etmişti.
Peki öldürme işini kim yapacaktı?
"Şii-Batıni Komiteye" bağlı en büyük suikast
örgütlenme olan "Hasan Sabbah'ın" lideri olduğu
"Haşhaşiler" yapacaktı.
Ve Nizamülmülk, 1092'de Hassan Sabbah'ın bir fedaisi
tarafından öldürüldü.
Savaş bu boyutlara gelmişti.
Peki mücadele durdu mu?
Hayır.
Selçuklu' dan sonra Nizamiye Medreseleri örnek alınarak
köylere kadar medreseler açıldı. Abbasiler, Osmanlı ve birçok İslâm
devleti, Nizamiye Medreselerini örnek alarak buna benzer medreseler
açtı.
Başta Osmanlı her yeri medrese ile kuşatıp ilmi set
oluşturdu.
Şimdi de bu savunma kalkanına o kadar çok ihtiyaç var ki. Bugün de
Doğu’dan ve Batı'dan gelen inanç ve fikir akımlarıyla ayet ve
hadisleri tahrif etmek istiyorlar.
Çelik gibi ilmi savunma kalkanlarına ihtiyaç
var.
Savaş büyük.
Mücadele edeceğiz.
Durmak yok…
***
Evet sevgili okurlar Güldağı’nın yazısı bu cümlelerle bitiyor…
Diyeceğim şu ki Selçuklu’ dan bugüne bu topraklar üzerinde oynanan
oyun aynı…
Değişen sadece yöntemler…
O nedenle Nizamülmülk ve İmam Gazali örneği çok ama çok
önemlidir….
Bu topraklar üzerindeki oyun bitmeyecektir…
Nizamülmülk,Nizamiye Medreseleri,İmam Gazali ders alınması
noktasında çok ama çok önemli birer örnektir..