Nihal Bengisu Karaca'nın cemaat yazısı konuşuluyor
Abone olHabertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, Adnan Oktar ve grubuna yönelik operasyon sonrası gündeme gelen cemaat ve tarikat tartışmasına ilişkin çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, bugünkü köşe yazısında
Adnan Oktar ve grubuna "cemaat" denilmesine isyan
etti. Oktar'ın ve ekibinin yaptıklarının dinle alakası olmadığının
altını çizen yazar, cemaatlerin hedef gösterilmesine tepki
gösterdi.
Karaca, "O gruba ‘cemaat’, Oktar’a da, ‘cemaat lideri’ demek için ya cahil, ya ecnebi olmak lazım." diye yazdı. Örgütten daha önce ayrılıp bomba ifşalarda bulunan Ceylan Özgül'ü hatırlatan yazar, "Tarih hep aynı yerden tekerrür edecek kadar sığ değildir. Yine de insan ‘yeni Fadime Şahin, Ceylan Özgül mü?’ diye sormadan edemiyor." ifadelerine yer verdi.
"Devlet cemaatleri yok etsin" diye dindarlara seslenen Karaca,
ayrıca cemaat ve tarikatlarla ilgili Diyanet İşleri eski başkanı
Mehmet Görmez'in önerisini paylaşarak yazısını tamamlıyor:
"Devlet dine müdahale ettiğinde o artık asla hakiki din
olmaz. Orijini bozulur, egemenin siyasi hedefine doğru
bükülür, esasını da esansını da kaybeder. Çünkü dinin evi gönüldür,
devlet gücüyle gönül fethetmeye kalkmak züccaciye dükkanında
tezgahtar olarak fil istihdam etmeye benzer. Buna razı mısınız?
NE İMTİYAZ, NE AYRIMCILIK
Ne cemaatim ne tarikatım var. Sözü geçen problemlerden dolayı
hiçbirine kanım ısınmadı. Ayrıca bazılarında gözlemlediğim güç
iştahı ve çoğunda gördüğüm kadın karşıtlığı, bu sosyal camialarla
aramda her zaman aşılması güç bir perde oluşturdu. Ama her işte bir
ölçü lazım ve ölçü diyerek kendi çözüm önerimizi, ideolojimizi ,
tehdit algımızı, güvenlikçi yaklaşımlarımızı, hayalimizdeki Türkiye
tasavvurunu dayatma lüksümüz yok. Bizi aşan bir sosyoloji var. Ve
sosyolojinin ayarlarıyla oynamanın uzun vadede gelecek hazin
sonuçları.
BU DAMARIN BUDANMAYA DEĞİL, İHYA EDİLMEYE İHTİYACI
VAR
Şunu biliyorum: Toplumun dindar ve sağlıklı gençler yetiştirmesi,
sadece gençler değil, her anı nefsle ve şeytanla sınanma olan şu
hayatta İslamı yaşamanın, Allah korkusu ve sevgisini sürdürülebilir
bir hayat stratejisi haline getirebilmenin yolu Kuran ve sünnetin
kimi zaman karmaşık olabilen güzergahında Ahmed Yesevi’nin,
Yunus’un, Halid-i Bağdadi’nin, Geylani’nin, İbrahim Ethem ve
Bayezid-i Bestami’nin hikayelerini, tecrübelerini rehber edinmekle
mümkün. Yüz binlerce insan için bugüne kadar çalışan, tatmin eden
manevi yol ve yöntem hep bu oldu. Bu damarın budanmaya değil,
ihya edilmeye ihtiyacı var.
CEMAAATLERİN PROGRAMINI GÖREBİLMELİYİZ
Devlet ve cemaat-tarikat arasındaki ilişki sadece ‘saygı’ olacak.
Devlet kadrolarına atama yapılırken vatandaşın cemaat ya da tarikat
mensubiyeti pozitif ya da negatif herhengi bir imtiyaz ya da
ayrımcılık kriteri olmayacak. Ayrıca çarşamba gecesi Türkiye’nin
Nabzı’na konuk olan eski DİB başkanı Mehmet Görmez’in dediği
hususların hayatiyet kazanması sağlanacak. Şöyle demişti:
“Cemaatlerin bir senedi olmalı. Nereden geldiğini nereye gittiğini,
amacını, hangi yolu kimlerle öğretmek istediğini, programını oradan
görebilmeliyiz. Aldığı bağışlar izlenebilir ve şeffaf
olmalı”.
Makul yollar tüketildi mi ki, kıralım, ezelim, yokedelim diskuru yürürlüğe giriyor?