NEW YORK TIMES'IN ANLATIMIYLA BÜYÜKADA ABD'nin saygın gazetelerinden New York Times'ın gezi eki, Büyükada'yı ön sayfasına taşıdı ve adaya üç tam sayfa ayırdı. Liesl Schillinger tarafından kaleme alınan yazıda, Büyükada'nın konakları, köşkleri, kiliseleri, atlı arabalarıyla adeta Osmanlı döneminin yaşayan bir modeli olduğu belirtildi. İstanbul'dan sadece 1 saatlik uzaklıkta olan Büyükada'da sessiz ve sakin sokaklarda faytonların seslerinin yankılandığını ve zamanın adeta durduğunu yazan Schillinger, Büyükada'nın insana 21. yüzyılın hatta 20. yüzyılın henüz gelmediği hissini verdiğini ifade etti. Biri kısa biri uzun olmak üzere iki kez geldiği Büyükada'yı “zaman kapsülüne” benzeten yazar, Büyükada'da çekilen pek çok fotoğrafa da yer verdiği yazısında, Büyükada'ya İstanbul'dan nasıl gelineceği, adada nerelerde kalınabileceği, nerelerde yemek yenilebileceği, nerelerde denize girilebileceği hakkında okuyuculara detaylı bilgiler de verdi. İşte Liesl Schillinger'in anlatımıyla Büyükada... Marmara Denizi’ndeki yemyeşil takımadalardan en büyüğü olan Büyükada'nın nüfusu 7 bin. Büyükada’dan bir Marmara Denizi manzarası… Atların çektiği arabalar fayton deniyor. Faytonlar için bir otopark. Ada hakkında bilgi almak ve küçük bir gezi yapmak için faytonlardan faydalanabilirsiniz. İsa Tepesi Büyükada’nın en yüksek noktası, burada bulunan Yücetepe Kır Lokantası ada ve deniz manzaralı. Adanın merkezindeki bir manastır Aya Yorgi’deki sanat eserleri. Aya Yorgi’nin içinden bir kare. Manastırın girişindeki mumlar. Manastırın girişindeki mumlar. Atlar ormanda otlarken. Ormanda beyaz bir at. Sokakta mola vermiş bir at arabası. Balıkçı Şükrü’den kendiniz için taze balıklar seçebilirsiniz. Şarap veya rakı balığınıza eşlik edebilir. Büyükada’nın merkezinde karşımıza dondurma yiyen bir grup çıkıyor Büyükada, Osmanlı döneminde karanlık geçmişini geride bırakarak büyük bir dönüşüm yaşadı. Ada 20. yüzyılın ilk yarısında Yunan, Yahudi, Ermen ve Türkler arasında popüler oldu. Burası bir Ortodoks Rum mezarlığı. Yunanlılar 1950’li yıllarda İstanbul’dan ayrıldı, yazlık ahşap evler bu yüzden bakımsız kaldı. Türk-Fransız mimae Alexander Vallaury tarafından 1898 yılında inşa edilen bu otel, Yunan yetimlere okul olarak kullanmaları için bağışlandı. Ama burayı yetimhane olarak kullanmak kolay olmadı bu yüzden şimdilerde restore ediliyor. 1908’de inşa edilen Splendid Palas Hotel’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün portresi. Naya Konuk Evi’ni Türk-Alman bir emekli işletiyor. Odaları kahvaltı dahil 80 euroya kiralıyor. Naya’da kadeh kaldırma anı.