Nesrin Nas bombardımanı!

Abone ol

Laik devletin Sünni eğitimi dayatmasının yanlış olduğunu belirten ANAP lideri Nesrin Nas, hükümete yüklendi.

ANAP kongresinde genel başkanlığa seçilen Nesrin Nas, Cumhuriyet'in sorularını yanıtladı. Devletin din eğitimini zorunlu tutmaması gerektiğini belirten ANAP lideri Nas, 'Din eğitimi seçmeli olmalıdır' diye konuştu. Hükümetin imam hatiplilere iş olanağı yaratmak için Kuran kursları düzenlemesi getirdiğine dikkat çeken ANAP Genel Başkanı Nesrin Nas, AKP'nin 'ümmetçi' bir duruş sergilediğini vurguladı. ANAP Genel Başkanı Nesrin Nas , devletin din eğitimini zorunlu tutamayacağını belirterek ''Din eğitimi seçmeli olmalıdır. İsteyen alır, istemeyen almaz. Siz laik bir devlet tanımı yapıp sünni eğitimi dayatamazsınız'' dedi. Hükümetin imam hatiplilere iş olanağı yaratmak için Kuran kursları düzenlemesi getirdiğine dikkat çeken Nas, AKP'nin ''ümmetçi'' bir duruş sergilediğini vurguladı. ANAP kongresinde genel başkanlığa seçilen Nesrin Nas, Cumhuriyet'in sorularını yanıtladı. Nas'a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle: - ANAP son kongresini bir otel salonunda gerçekleştirdi. Bu erimenin nedeni nedir? - ANAP 1983'ten bu yana 1991 seçimleri hariç hep böyle azalan bir trend izlemiş. Yani ANAP'ın sıkıntılı bir dönemde olduğu, toplumdaki değişimi çok iyi okuyamadığı, çağdaşlık çizgisini geleceğe akıtamadığı doğrudur. Ancak gelişmiş dünyaya baktığımız zaman siyasette propaganda çeşitlerinin çok değiştiğini görüyoruz. Aslında ANAP, farkında olmadan bilinçli bir biçimde değil ancak zorunluluktan dolayı ayağını çok doğru bir yere bastı. Artık bu tür gösterilerin sonu geldi. 'Türban sorunu ciddi bir engel' - Hükümetin türban konusundaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? - Türkiye'de başörtüsü sorunu mutlaka toplumsal uzlaşma ile çözülmesi gereken bir sorundur. Bu sorun eğitimin yeniden yapılanmasının önünde çok ciddi bir engel olarak duruyor. Kadınlara karşı bir ayrımcılığa dönüşüyor. Türban demiyorum bakın çünkü o bir siyasal simgedir. Kadınların yüzde 65'inin başının örtülü olduğunu düşünürsek, bu durum kadının sosyal yaşamdan, eğitimden dışlanmasının bir unsuru haline geldi. AKP kadının başının başörtülü olduğunda insan hak ve özgürlüklerine sığınıyor. Ama kadının başının açıklığı söz konusu olduğunda günah ve sevap kavramlarıyla yaklaşıyor. Günah ve sevap kavramlarıyla yaklaştığı zaman benim haklarıma tecavüz ediyor. Benim insan olarak özgürlüğümü kısıtlamaya gidiyor. Allah ile benim arama giriyor. - Kuran kursları düzenlemesine bakışınız nedir? - Devlet din eğitimi verebilir ve vermekte zorundadır. Ama devlet din eğitimini zorunlu tutamaz Devletin zorunlu din eğitimi, devletin laik tanımı ile çelişir. Siz laik bir devlet tanımı yapıp sünni eğitimi dayatamazsınız. Şu anda bizim din derslerimizdeki eğitim sünni eğitimdir. Biz tüm inançlara eşit mesafede olmak ama nüfusumuzun çoğunluğunun da sünni müslümanlar olduğunu dikkate alarak ona göre bir din eğitimi planlaması yapmalıyız. Ancak bunu mutlaka seçimlik hale getirmek zorundasınız. Bunu yaparsanız Kuran kursları tartışması da biter. Ancak kursların imam hatipli öğrencilere iş bulma amacı taşıması herkesi yaralar. 'Hükümet kararsızlık gösterdi' Hükümet aynı kararsızlığı teröre ilişkin görüşünde de ortaya koymuştur. Başbakan terörün, radikal İslamcı terör olduğunu bir türlü ağzına alamamıştır. Ancak orda daha önemli bir şey var. Başbakan radikal İslamcı terör diyemezken, teröristlerin Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olduklarını açıklamakta hiçbir sakınca görmemiştir. Onu ağzıma almaktan utanıyorum dememiştir. Yani satır arasında öylesine ümmetçi bir duruş varki. - Yerel seçimlere Yüce Divan gölgesi altında gireceksiniz. Ne yapmayı düşünüyorsunuz? - Sadece ANAP değil DSP ve MHP de aynı şekilde. Hükümet zamanlamayı öyle oluşturdu ki bizi Yüce Divan gölgesi altında yerel seçimlere götürmek istiyor. ANAP şu anda belediyelerde iktidarda olan bir parti. Bu nedenle AKP'nin en fazla dikkatini çeken parti, hedefindeki parti ANAP'tır. - DYP ile birleşme fikrine nasıl bakıyorsunuz? - ANAP'ın yeni dünya paradigmalarını doğru okuyarak yepyeni politikalar ortaya koyması gerektiği bir süreci tek başına yaşaması gerektiğine inanıyorum. Yerel düzeyde, iller bazında, il başkanlarımız, belediye başkanlarımız işbirliğine gidebilirler. - Hükümetin dokunulmazlıklar konusundaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? - Hükümet bu konuda inandırıcılığını yitirdi. Bir gün önce diğer siyasileri Meclis aracılığıyla yargıya gönderiyorsunuz, 24 saat sonra yargıya güvenmediğiniz için dokunulmazlıklar kalkmasın diyorsunuz. HABER RÖPORTAJ: MUSTAFA ÇAKIR

Günün Önemli Haberleri