Neşet Ertaş kimdir nereli yaşayan insan hazinesi olarak kabul edildi

Bundan 5 yıl önce dünyadan göçüp gitti Neşet Ertaş. Akıllara duruluğu ve sazıyla kaldı. Her zaman mütevaziliğiyle öne çıkan Neşet Ertaş ölümünün 5.yılında Twitter'da en çok konuşulan konular arasında oldu.

Neşet Ertaş, 1938 tarihinde Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesinde dünyaya geldi. İlkokul çağındayken keman ve ardından bağlama çalmayı öğrenen Neşet Ertaş, babasıyla birlikte yaşadığı yörenin düğünlerinde sazıyla türkü söylemeye başladı.

Kırşehir ve Kırıkkale'de 2 yıl boyunca müzik hayatını düğün gibi organizasyonlarında çalarak sürdüren Neşet Ertaş, 1957 yılının sonunda İstanbul'a geldi ve ilk plağı olan "Neden Garip Garip Ötersin Bülbül"ü babasıyla birlikte bir türküyle çıkardı.

Halk tarafından oldukça beğenilen plakla birlikte Neşet Ertaş yeni plaklar ve kasetler çıkardı. İstanbul'da 2 yıl boyunca çalıştıktan sonra Ankara'ya yerleşti ve burada sahne hayatını sürdürdü.

Askerliğini tamamladıktan sonra çalıştığı bir gazinoda Leyla isimli bir kızla tanışır ve hemen evlenir. Babası, Neşet Ertaş'ın bu evliliğine şiddetle karşı çıkar ve birbirlerine küserler. Neşet Ertaş'ın, eşinden 3 çocuğu olur ve 7 yılın ardından boşanırlar.

Neşet Ertaş, 1978 yılında sigara ve alkol kullanımından dolayı parmaklarından felç geçirir ve bir süre işsiz kalır. Kardeşinin davetiyle birlikte Almanya'ya giden Ertaş, burada tedavi olur ve uzun bir süre Almanya'da kalır. 2000 yılında verdiği İstanbul konseriyle de sahne hayatına geri döner.

25 Eylül 2012 tarihinde İzmir'de ileri evrede prostat kanseri nedeniyle tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmiştir. Neşet Ertaş'ın cenazesi, Kırşehir Bağbaşı Mezarlığı'na babasının yanına defnedildi.

YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ

Neşet Ertaş, UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında yapılan ulusal envanterlerden Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanterine alınarak yaşayan insan hazinesi kabul edilmiştir.

Aynı zamanda 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuvarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüş, bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuvarlarda ders olarak okutulmuştur.