Nefesle doyabilirsiniz!
Abone olNefes tekniklerini kullanarak doyacak ve bedendeki yıpranmayı en aza indirerek yaşam kalitemizi belki de süresini arttırabileceksiniz.
Her ne kadar siz doymayı yalnızca midenizle sınırlasanız da ben
size doymanın midenizle sınırlı olmadığını anlatacağım. Yemek
yemenin temel amacı bedene yaşamak için ihtiyaç duyduğu enerjiyi
vermesidir. Beden, besinlerden elde ettiği katı maddeyi kendi
içinde bir dizi işlem sonucunda nefes almak, düşünmek, hareket
etmek ve yaşamsal sistemlerini ayakta tutmak için ihtiyaç duyduğu
enerjiye dönüştürür. Bu, oldukça karmaşık bir işlemdir ve bu
işlemin sonucunda beden "sağlıklı" olarak
kabul eden bir denge durumunda yaşamayı sürdürür.
Bütün canlıların yaşamak için enerjiye ihtiyaç duydukları bir
gerçektir. Aslına bakarsanız bir enerji okyanusunun içinde
yaşıyoruz ve gördüğümüz her şey enerjinin bir türü. Yaşam dediğimiz
şey ise farklı türdeki enerjilerin birbirlerine dönüşümünden başka
bir şey değil. Enerjinin en yüksek formu ise ışıktır.
Bir bitki besinini güneşten, dolayısıyla ışıktan ve topraktan alır.
Güneşten gelen enerjiyi topraktan gelen besinler ile birleştirerek
yaşaması ve büyümesi için gerekli olan yaşamsal enerjiyi üretir.
Varoluşu için bu iki kaynaktan faydalanması gerekir ama bu
kaynaklar içinde en çok güneşe ihtiyacı vardır.
Aslına bakarsanız bir hayvanın da güneşten ya da ışıktan gelen
enerjiye ihtiyacı vardır. Fakat hayvanın bedeni ışıktan gelen
enerjinin tamamını ömüzseyecek güçte değildir. Bu nedenle de bitki
ile beslendiğinde, bitkinin içinde bulunan ve güneşten elde ettiği
enerjiyi kendi bedenine almaktadır.
Et ile beslenen bir hayvan ot ile beslenen hayvana göre ışıktan
daha az enerji alabilmektedir. Bu nedenle, et yiyen hayvan ot yiyen
hayvanla beslenerek, bu hayvanın içinde bulunan ışığın enerjisini
kendi bedenine almaktadır. Sizin anlayacağınız bitki, enerjisinin
büyük kısmını ışıktan elde etmektedir. Ot yiyen bir hayvan ihtiyaç
duyduğu ışığın enerjisinin büyük kısmını bitkiden, et yiyen hayvan
ise ot yiyen hayvandan elde eder.
Sonuçta, et yiyen hayvan da ot yiyen hayvan da, bitki de yaşamını
sürdürebilmek için ışığın içinde bulunan enerjiye ihtiyaç duyar.
Doğrudan doğruya ışık ile beslenen bir canlı, daha katı maddeler
ile beslenen bir canlıya oranla daha uzun yaşamaktadır. Bu anlamda,
bitki ile beslenen bir hayvan da et ile beslenen bir hayvandan daha
uzun yaşamaktadır. Örnek olarak kaplumbağalara bakabilirsiniz. Bazı
balina türleri ve kaplumbağalar en uzun yaşayan hayvanlardandır.
Elbette uzun yaşayan balina türlerinin sebze ile değil plankton ile
beslendiklerini biliyorsunuz. Peki planktonların, denizlerde
yaşayan mikroorganizmalar olduğunu ve tıpkı bitkiler gibi atık
olarak havaya oksijen karıştırdıklarını biliyor musunuz? Aslına
bakarsanız atmosferimizde bulunan oksijenin büyük bir kısmı
planktonlardan gelmektedir.
Gördüğünüz gibi en uzun yaşayan hayvanların tamamı bitki ya da
plankton ile beslenmektedir. Peki dünya üzerinde bilinen en uzun
yaşayan canlı nedir? Bildiniz, ağaçlar!
Bana bitkilerle beslenen ama uzun yaşamayan hayvanların da olduğunu
söyleyeceksiniz. Haklısınız. Aslına bakarsanız bunun basit bir
nedeni var. Bir hayvanın uzun yaşamasını sağlayan şey yalnızca
bitki ile beslenmesi değil aynı zamanda solunum alışkanlığıdır.
Uzun yaşayan hayvanların büyük bir kısmının 1 dakikadaki solunum
sayısı, daha kısa yaşayan hayvanlardan azdır. Kaplumbağa ve balina
gibi uzun yaşayan hayvanların solunumları yavaş, uzun ve
derindir.
Bir örnek olması açısından aşağıda bazı canlıların dakikadaki
solunum sayılarını ve kaç yıl yaşadıklarını görebilirsiniz:
Canlı | Solunum Sayısı (dakikada) | Ömür (yıl) |
Fare | 163 | 1,3 |
At | 8/15 | 50 |
Fil | 4/6 | 69 |
Dev Kaplumbağa | 2/3 | 190 |
Balina | 2 | 220 |
İnsan | 12-15 |
Gördüğünüz gibi solunum biçimi, süresi ve uzun yaşam arasında bir
bağlantı vardır. Bir insan nefes teknikleri kullanarak kendisi için
biçilmiş olan dolu dolu kullanabilir. Bir insanın potansiyel olarak
gerçek ömrünün ne kadar olduğu bilinmemekle birlikte, 160 yıl
civarında olduğu tahmin edilmektedir. Doğru nefes teknikleri bu
süreye yaklaşmamızı, yaklaşamasak bile yaşam kalitemizin artmasını
sağlayabilir.
Bu nedenle, sağlıklı bir yaşam sürmenin koşullarından önemli iki
tanesi doğru besin seçimi ve doğru nefes alışkanlığıdır. Doğru
nefes alışkanlığı hem içimize aldığımız havanın miktarını hem
bedenimizden attığımız karbondioksidin miktarını hem de hava ile
birlikte içimize çektiğimiz canlılığı anlatmaktadır. Nefesi etkili
bir şekilde kullandığımızda yalnızca bedenimizi oksijenle doldurup
karbondioksitten arınmakla kalmaz aynı şekilde içimizi yaşam
enerjisi ile de doldurabiliriz. Bu enerjinin artması ise bedenin
enerji depolarını dolu tutarak besinlerden aldığımız enerjiye olan
ihtiyacımızı azaltmaktadır.
Bedenin doyması demek, hücrelerimizin ve tüm sistemlerimizin
yaşamak için ihtiyaç duyduğu enerji ile dolması anlamına
gelmektedir. Yanlış beslenme ve yanlış soluma alışkanlığı olan bir
insan, midesini ne ile doldurursa doldursun doyamayacaktır. Doymak,
mide ya da sindirim sistemi ile ilgili bir mesele değildir. Doymak,
hücrelerimizin işlevlerini sürdürmek için ihtiyaç duydukları
enerjiyi temin etmesi ile ilişkilidir. Bu nedenle eğer
hücrelerimizi enerji ile dolduracak şekilde nefes almayı
başarabilirsek besinlerden alacağımız enerjiye duyduğumuz ihtiyaç
biraz daha azalacaktır. Bu sayede nefesle doyacak ve bedendeki
yıpranmayı en aza indirerek yaşam kalitemizi belki de süresini
artırabileceğiz. (Cem Şen)
Cem Şen kimdir?
1968 yılında doğdu. 1981
yılında savaş sanatları eğitimi almaya başladı. 1987 yılında Zen
Budizm’in Türkiye’deki temsilcisi olan İlhan Güngören ile tanıştı
ve 1987-1990 yılları arasında Güngören’in asistanlığını yaptı. Bir
yandan Güngören’i Zen çalışmalarında ve Tai Chi Ch’uan derslerinde
destekleyen Cem Şen aynı zamanda Namık Ekin, Mustafa Aygün gibi
eğitmenlerle savaş sanatları eğitimini sürdürdü. 1990 yılında ilk
çeviri eseri yayınlandı.
Sırasıyla Mantak Chia, Master Wang, Master Wu, Eric Steven Yudelove gibi ustalardan eğitim alan Cem Şen aynı zamanda bu ustalardan farklı sistemleri öğretme yetkisi de aldı. Halen ustalar ile çalışmalarını ve dünyanın farklı yerlerinde bulunan yaşayan büyük bilgelerle iletişimini ve arayışlarını sürdürmektedir. Cem Şen Yaşam Merkezini kurmuş olan Cem Şen’in içlerinde “Enerjinin Dansı: T’ai Chi Ch’uan” ve “Dolmuşa Binme ve Dolmuştan İnme Sanatında Zen” adlı kitaplarının da bulunduğu 8 kitabı ve yaklaşık 40’a yakın çeviri eseri bulunmaktadır.