Nedir bu Fatih Terim sevdan!

Galatasaray’ın göğsünün üzerinde taşıdığı 4 yıldız gururunun ikisinin altında onun imzası var..

Osman DİYADİN o.diyadin@hotmail.com

Bu ülkenin en büyük özelliği yapılanları çok çabuk unutan nankör ve vefasız insan üretmek!..

Bu her alanda böyle…

Türk futbolunda da böyle!..

Bu acı gerçeği Fatih Terim ile hep yaşadık!..

Ve yaşamaya devam ediyoruz…

Ve ben buna hep isyan ettim..,

Sık, sık yazılarımda Fatih Terim vurgusu yaparken buna karşı bazılarından  “Nedir bu Fatih Terim sevdan?” tepkisi aldım!..

İnanın gurur duydum!..

Çünkü başarılı  olmak için hiç kimsenin  koltuk değneğine  ihtiyacı olmayan bir lider özellikli bir karaktere sevdam var...
 
Ama onu bilmek için iyi tanımak gerek...

Dışarıdan değil içeriden bakacaksın..

1982'de  kaptan iken Trabzon’da tanıştım...

5 numaralı formasını hediye aldım o gün..

O gün bugün 40 yıl oldu...

O gün bugün çizgisi inanın hiç değişmedi..

İyi ki tanıdım...
 
*
Çünkü;

Adamlığına...

Cesur yürekli oluşuna...

Yiğitliğine...

Biat etmeyen dik duruşuna...

Gözlerden uzak yardımsever oluşuna...

İlkelerinden asla taviz vermemesine...

Zamanın, şöhretin, mevkiinin, para ve pulun asla değiştirmediği omurgalı yürüyüşüne...

Göründüğü ve olduğu gibi oluşuna...

Ve herkese örnek olacak  şekilde aile bağı aidatına ...

Liderlik özelliğine..

Hayran kaldım...

*
Çok özel bir adam Fatih Terim...

Bakın karşısında kim olursa olsun doğru bildiğini söylemekten ve yapmaktan yani  biat etmeyen bir adam varsa  işte odur...

Omurgalı duruşun örneği dersem  odur…

Başarılarını yazmıyorum bile!

Çünkü bütün dünya biliyor!

İster sevsinler, ister sevmesinler Türk futbolunda milattır!..

Galatasaray’ın göğsünün üzerinde taşıdığı 4 yıldız gururunun ikisinin altında onun imzası var..

UEFA Kupası ise Türkiye’de sanırım hiç kimseye nasip olmayacak şekilde başlı başına onun devrimi…

Milan ve Fiorentina’nın teknik adamlığını yazmıyorum bile…

Yani...

Gerek G. Saray’da gerekse Milli Takım’da Türk futbolunda hayaldi gerçek oldu denilen başarıların yüzde 90’ı ona ait...

Bütün başarıları tırnakları ile kazıyarak elde etti...

Dünya futbolunda Türk futbolu adına en çok tanınan, en çok bilinen, en saygın yeri olan adam kim diye sorulsa karşınıza o çıkar…

*
Ama  kimseye biat etmeden başarılı olmanın karşılığıdır düşman üretmek!..

Hayatı hep mücadele ile geçti…

Çünkü bu onun ruhunda  var!

Tanıyanlar çok iyi bilir ki futbolcuyken neyse Teknik Direktör olarak da o!..

Dedim ya bu omurga meselesi...

Şöyle bakın...

Hep tek başına  savaştı...

Futbolcu oldu...

Teknik Direktör oldu ...

Yeri geldi kendini  taraftar, yönetici ve başkan konumuna koydu..

Çünkü  kulübünü savunma görevinden kaçmadı hiç bir gün!..

Kısas varsa  çekinmeden kısasa kısas yaptı!..

Oyun varsa o oyunu kuranlara karşı  kuralına göre oynadı...

Sevilmemişse kulübü için hep kendini feda etmesinden oldu…

Hiç ne şiş yansın ne kebap anlayışını hiç  taşımadı...

Dedim ya onu iyi tanımadan hakkında yorum yapmak abesle iştigal olur.

Peygamberimizin “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” sözünü sözde değil özde hep iliklerine kadar yaşadı. Çünkü haksızlık karşısında eğilmenin bir insanın hakkı ile birlikte  şerefini de kaybedeceğini bildi!..
 
*
 
Ama siz bakmayın sert imajına;

Samimi ve içten olan herkese gönlü açık bir adamdır o...

Kazandığı 4 milyon TL tazminatı, Çocuk Esirgeme Kurumuna bağışlayabilen adam o!

Ondan başka kim yapar?

Amma velakin…
Hep vefasızlıkla, nankörlükle, ikiyüzlülükle, ihanetle karşı karşıya kaldı...

Sürekli istemediği ayrılıklar yaşadı...

Çünkü öleceğini bilse asla biat etmez!..

Ama bir gün bile kulubünü yıpratacak tek sözü olmadı!

Yaşıyoruz işte!..

Ama sonunda  her defasında kazanan o oldu...

Her defasında “SABIR” diyen, takdiri “ALLAH’A” bıraktığını söyleyen adamdır o…

Kimsenin yaptığının yanına kar bırakmayacak kadar cesur yürektir!

*
Onu;

Yıktık dersiniz...
Yıkamazsınız...

Bitirdik dersiniz…
Bitiremezsiniz...

Gönderdik dersiniz...

Sadece ara verdirir sonra siz gidersiniz o gelir...

Medyada seveni nedense azdır!..

Çünkü palyaço yapamazlar onu!..

Çünkü ayar veremezler ona!..
 
*

Rakipleri onu nasıl sevsin ki?

Başlarına bela...

Çünkü futbolun sadece futbol olmadığını iyi bilir!

Kendi kulübünde herkes nasıl sevsin ki!

Bir Teknik Direktörden çok daha fazlası...

Gördük işte kongrede!
Gelmedi ama adı bile yetti!..

Bugünlerde ona karşı yapılmak istenen itibar suikastlığı cami duvarına iş….k gibidir ki öylede oldu…

Bu sezon ligin ilk yarısında yaşanan başarısızlığın karşısına Avrupa’da namağlup bir takımın ortaya çıkması gerçeğini koyamayanlar, bu futbolcuları kim aldı? diye sorgulayanların şimdi o futbolculara gelen teklifleri ve piyasa değerlerini anlatmaya çalışmaları aymazlık değil de nedir!..

“Sabırlı olunmalı “ diyerek yepyeni bir proje ile 3 yıllık anlaşma yapıp 6 ay olmadan görevine son verilmesi  kimin  tasarrufuydu!..

Avrupa’da “Acaba yeniden UEFA kupası mı?” denilirken bu satış ihanet değil de neydi!

Tarih elbet gerçekleri yazıyor..

Tarihide kimin yazdığını.!

*
 
Şimdide Torentseverler ortaya çıkmış “takım iyi çalışmamıştı şimdi iyi çalışıyor” diyerek algı yaratıyor..

Be utanmazlar..
Peki son 4 yılda 2 şampiyonluk elde eden üçüncüsünü bir gol averaj ile kaybeden takımı kim çalıştırdı  utanmazlar diye sormak gerekmez mi?

Başlarken dedim ya..

Nankör ve Vefasız üreten bir milletiz ne yazık ki!

Özetle…

Fatih Terim’i tanımak ve desteklemek bir gazeteciden öte bir insan olarak bana hep gurur veriyor…

Çünkü hiç bir güç onu palyaço yerine koyamaz...

İyi ki var!..

Peki bundan sonra ne yapacak!..

Bu şarkı burada bitmez..

Sabır...

Allah büyüktür...

İşte Fatih Terim bu!...

Var mı eşi benzeri!..

Buyurun...