Nedim Şener'den ikinci mektup
Abone olNedim Şener cezaevinden yazdığı ikinci mektubunda, sorguda savcının kendisine sormadığı görüşmeyi anlattı.
Nedim Şener cezaevinden yazdığı ikinci mektubunda,
sorguda savcının kendisine sormadığı, ancak daha sonra bazı
gazetelere sızdırılan Soner Yalçın'la yaptığı telefon görüşmesini
anlattı.
Nedim Şener mektubunda, sorguda kendisine sorulmayan, ancak daha sonra Zaman gazetesinde yayımlanan Soner Yalçın ile telefon konuşmasının öyküsünü şöyle anlattı:
"Savcılıkta Nedim Şener'e sorulmayan ancak Zaman'da yayımlanan
telefon görüşmesi, Tufan Türenç'in Eskişehir Belediye Başkanı
Yılmaz Büşükerşen'e yönelik olarak yapacağı iddia edilen yolsuzluk
operasyonuyla ilgilidir. Türenç'in yazısında isim vermeden bir ilin
emniyet müdürünün hükümetle anlaşarak, bir sosyal demokrat belediye
başkanına yolsuzluk operasyonu yapacağı anlatılıyordu.
Önemli bir haber olduğu için Milliyet gazetesi adına haberi
araştırdım. Ve adı verilmeyen emniyet müdürünün Hanefi Avcı,
belediye başkanının Yılmaz Büyükerşen olduğunu gazetemde yazdım.
Büyükerşen, telefonlarımıza cevap vermedi ama Hanefi Avcı,
Türenç'in yazısında kastedilen kişinin kendisi olabileceğini ama
operasyon için kimseden emir almayacağını ama bir yolsuzluk varsa
da görevini yapmaktan çekinmeyeceğini söyledi.
YANLIŞ HABERE İMZA ATMAMAK İÇİN
Bu görüşme Milliyet'te 20 Ekim 2009 günü yayımlandı. Türenç 21
Ekim 2009 günü, söz konusu yazısında Hanefi Avcı'yı kastetmediğini,
o ilin Eskişehir olmadığını yazdı.
Türenç'in yazısını okuyunca yanıldığımı ya da yanlış haber
yaptığımı düşünerek taraflarla yeniden görüştüm. Türenç'in
açıklamasının OdaTv'de de yayınlanması üzerine Soner Yalçın ile
telefon görüşmesini, yalan yanlış bir haber yapıp yapmadığımı
anlamak için yaptım. Telefon görüşmesi 'Soner Bey' diye başlıyor ve
haber üzerine konuşmakla sürüyor.
Zaman'ın haberinde Avcı'nın itibarını korumak iddiasıyla yapıldığı
ileri sürülen görüşmenin amacının yalnız ve yalnız, yanlış bir
habere imza atmamak olduğu ortadadır. Çünkü 20 Ekim 2009 günü
yayınlanan haberde kastedilen il emniyet müdürünün Avcı ve belediye
başkanının Büyükerşen olduğu tarafımdan ortaya çıkarılmış. Avcı'nın
da görüşü alınarak yayınlanmıştır.
Savcılık sorguda Avcı ile yaptığım telefon konuşmasını sorarken S. Yalçın ile görüşmeyi sormamıştır ve Zaman'da yayınlanmıştır.
Telefon görüşmesi 'Soner Bey' diye başlayıp 'Gözlerinden öpüyorum' diye bitiyor. Zaman'da konuşmanın bitiş cümlesi samimiyet ve yakın ilişki olarak yorumlanıyor. İki yıldır beni dinleyen polis ve savcılık dahil herkes bilir ki ben genellikle 'üstat' veya 'gözlerinden öperim' cümlelerini çok kişiye kullanırım Bu samimiyet göstergesi değildir. Ağız alışkanlığı. Sorguda Zekeriya Öz'e bile üstat dediğim olmuştur."
Nedim Şener'in Hanefi Avcı ve Yılmaz Büyükerşen'le ilgili haberi 20 Ekim 2009'da Milliyet'te çıkmıştı.
İşte 21 Ekim 2009 tarihli konuşma
HÜSEYİN SONER YALÇIN: Efendim!
NEDİM ŞENER: Soner Bey!
S.Y.: Efendim!
N.Ş.: Nedim Şener, Milliyet'ten.
S.Y.: Ha üstat! Ne var ne yok?
N.Ş.: Teşekkürler, siz nasılsınız?
S.Y.: İyidir!
N.Ş.: Rahatsız ediyorum, şimdi bu şeyi okudum da, Tufan
Türenç'in açıklamasını...
S.Y.: He!
N.Ş.: Şimdi daha dün yazınızda siz kendi analizinizde
diyorsunuz ki bu Eskişehir'dir ve bu Hanefi Avcı'dır diye. Oysa
bugün onun açıklamasını koyarken ben onu kastetmedim diyor. Böyle
manipülatif yani böyle kendi dün yazdığını bugün inkâr edecek
noktada bir açıklama hakikaten benim kafamı karıştırıyor
yani.
S.Y.: Bize mi kızıyorsun, Tufan Türenç'e mi
kızıyorsun?
N.Ş.: Türenç'e kızıyorum, ama sizin olaya yaklaşımınız da
ayrıca şey ilginç.
S.Y.: Ama ben aynayım.
N.Ş.: Ama şimdi...
S.Y.: Ben aynayım (...)
N.Ş.: Tamam, gözlerinden öpüyorum sağ ol...