Neden uyuruz?
Abone olBazı insanlar sekiz saate ihtiyaç duyarken bazılarına dört saat yetiyor. Ama herkesin nefes almak ve yemek gibi uykuya da ihtiyacı var. Fakat bilim insanları bunun nedenini hâlâ çözebilmiş değil. En uzun süreli uyanık kalma rekorunun 11 gün olduğu biliniyor.
Bu konuda ilginç teoriler ve ipuçları var. İpuçlarından en
belirgin olanı, yeterince uyuduğumuzda kendimizi iyi, mahrum
kaldığımızda ise çok daha kötü hissetmemiz. Birkaç günlük
mahrumiyetin ardından uyku ihtiyacı öylesine ağır basar ki hiçbir
şey uyanık kalmamızı sağlayamaz. Yapılan deneylerde bu haldeki
insanların aşırı yüksek müzikte, ayakta, hatta tekmelenirken bile
uyuduğuna tanık olunmuştur. Birkaç günlük uykusuzluk hali insanda
kafa karışıklığı, unutkanlık ve halüsinasyona neden olur. (En uzun
süreli uyanık kalma rekoru 11 gündür.)
Fakat yorulduğumuz için uyuduğumuzu söylemek acıktığımız için yemek yediğimizi söylemek gibi olur; uyuma nedenimiz budur, ama neden uykuya ihtiyaç duyduğumuz sorusunun yanıtı değildir bu.
BELLEK YARDIMI
Son yıllarda ortaya çıkan bir teoriye göre uyku, yeni bellek
oluşumunda ve pekiştirilmesinde önemli rol oynar. Hafıza sistemimiz
psikolojik gizemini korurken, birçok araştırma uykunun perde
arkasında bakım ve muhafaza işlevi gördüğünü iddia ediyor.
BBC'de yer alan makaleye göre California Üniversitesi’nden Matthew Walker ve ekibi, deneklere bilgisayarda sırasıyla çeşitli şekiller gösteriyor. Deneklerin yarısı bu şekilleri sabah, diğer yarısı ise akşam izleyip ezberlemeye çalışıyor. Daha sonra laboratuvara dönen deneklerin sabahçı olanları tüm gün boyunca uyanık kaldıktan sonra, akşamcı olanlar ise gece uyuduktan sonra hafıza testine tabi tutuluyor. Uyumuş olanların şekillerin sıralamasını çok daha iyi hatırladığı ortaya çıkıyor.
GÜN İÇİNDE KISA UYKU HAFIZAYI
GÜÇLENDİRİYOR
Gün içindeki kısa uykuların da hafızayı
güçlendirdiği düşünülüyor. Bazı araştırmacılar uykunun tazeleme ve
yeniden düzenleme yoluyla belleğimize yardımcı olduğunu ifade
ediyor. Sıçanlara labirent içinde yol bulma eğitimi verilerken
beyinlerinde gerçekleşen aktivite biçiminin gece uyku sırasında da
tekrarlandığı görüldü. Buradan, gündüz edinilen tecrübenin uyku
sırasında da tekrarlandığı sonucuna varıldı.
Dinlenmek ayrıca kötü deneyimlerin etkisinin azaltılmasına da yardımcı oluyor. Walker’in araştırmasında, kötü ve travmatik olayların yarattığı olumsuzluklarla beynin uyku sırasında baş etmeye çalıştığı da iddia ediliyordu.
RÜYA ALEMİ
Burada rüya olgusu da devreye giriyor. Belleğimizin uyku sırasında
yaşadığı çılgın maceralar olarak ifade edebileceğimiz rüyaların,
belleğin tazeliğini korumak için rastgele harekete geçmesi ve
yaşanan olaylar arasında bağlantı kurma çabasının ürünü olduğu
sanılıyor. Uyku mahrumiyetinin halüsinasyona yol açmasının nedeni
de bu olabilir. Uyku yoluyla belleğimizi yeniden düzenleme
fırsatından mahrum bırakıldığımızda rüyalar davetsiz bir şekilde
uyanık dünyamıza girerek gerçek olanla olmayanı birbirinden
ayırmamızı zorlaştırıyor.
Bütün bunlar aslında bazı verilere dayanan spekülasyonlar. Beynimize çeki düzen vermenin yanı sıra, vücudumuz uykuyu hasarlı hücrelerin onarımı gibi bazı düzenleme ve idare işlerini yapma fırsatı olarak da değerlendiriyor olabilir.
Bazı bilim insanları ise uykunun düzen ve onarım amaçlı olmadığını savunuyor. “Neden uyuyoruz?” sorusu yerine “Neden uyanığız?” sorusunun sorulması gerektiğini belirtiyorlar. Sıcak, güvende ve tok haldeyken, yani temel ihtiyaçlar giderilmişken etrafta dolaşmanın ve uyanık kalmanın enerji israfı olduğunu ifade ediyorlar.
Net olan şey, uykunun akıl ve beden sağlığı için gerekli olması. Herkesin ihtiyacı farklılık gösterse de ortalama 7 saat uyumak gerekiyor. Daha az uyuyanların kalp hastalıkları gibi bazı hastalıklara daha açık hale gelme riskinin yanı sıra yaşam sürelerinin de kısaldığı düşünülüyor.
Yani, bir dahaki sefere uyumak istediğinizde suçluluk duygusuna kapılmak yerine, uykunun size ne kadar iyi geleceğini düşünmek daha doğru olabilir.