14 Şubat sevgililer günü geldi çattı. Sevgilisi olanlar romantik bir gün geçirecek veya günün nasıl geçeceği size bağlı. İnsanlık tarihi ile yaşıt olan aşkın sırrı belki de insanoğlunun en uzun süreyle cevabını aradığı sorulardan biri; temel soru şu "Neden aşık oluyoruz?" ya da "Nasıl aşık oluyoruz?". Bu soruyu bilim insanları cevapladı. Pek çok bilim insanına göre, aşk, tamamen biyokimyasal bir sürecin sonucu. Başka bir deyişle aşk kalpten ziyade beyinde meydana gelmektedir. Sinirbilimi alanı yaptığı çalışmalar ile bilinen Miami Üniversitesi Profesörü Berit Brogaard aşka yol açan nedenleri şöyle sıralıyor... Çevresel faktörlerin etkisinin sanılandan daha fazla olduğunun altını çizen Brogaard, pek çok kişinin sosyal ortama ayak uydurmak adına ilişkiye hatta evliliğe yelken açtığı görüşünde. Brogaard, bu baskının çoğu zaman insanların farkında dahi olmadan aşık olmaya şartlanmasına yol açtığı görüşünün de altını çiziyor. Gizemin aşkı besleyen bir başka duygu olduğunu belirten Brogaard, karşı tarafı tanımak ve onun da size karşı aynı duyguları beslediğini bilmemenin insanoğlunu aşk konusunda daha da hırslandırdığı görüşünde. Brogaard'a göre, aynı fikri ve inanışı paylaşan bireylerin birbirlerine aşık olması olasılık olarak daha yüksek. Brogaard, çeşitli araştırmaların aşık olmanın ve başkası tarafından beğenilmenin kişinin kendisine duyduğu güven ve sevgiyi de artırdığını işaret ettiğinin altını çiziyor. Saç ve göz rengi, yaş, fiziksel ve psikolojik özellikler, sosyal statü aşkın daha yoğun yaşanmasında önemli bir etken. Ancak buna karar veren yine beynimiz. Başka bir deyişle insan davranışları üzerine araştırmalarda bulunan pek çok bilim insanı yıllar içerisinde, çoğu zaman farkında olmadan belirlediğimiz kriterlerin kime aşık olacağımıza karar verdiği görüşünü savunuyor.