Necati Doğru'nun yanlışları
Abone olEngin Ardıç bu kez de memleketin aydın tiplerini yakın merceğe aldı. Ardıç'a göre Bekir Coşkun ve Necati Doğru çok dürüst ve sevimli ama ideolojileri "haybeden"...
Orijinal konularda kalem oynatmayı çok seven Engin Ardıç'a
göre bazı Türk aydınları kişisel olarak dürüst ve namuslu
olmalarına karşın, siyasi pozisyon alışları son derece sakat.
Ardıç'ın kategorizasyona göre söylersek 'haybeden' sosyalist olan
bu kimler? Birlikte okuyalım:
Yazı: Engin Ardıç
Kaynak:
- Bizim memlekette belli bir aydın türü var, saçmalığı muhalefet
sanıyor... Bunlar sosyalist, fakat azıcık 'haybeden' sosyalist.
İşin kötüsü, hemen hepsi de sevdiğim adamlar.
Al işte örnek... Sevgili dostum Ferhan Şensoy, Akşehir'de Nasreddin
Hoca kılığına girmiş ve demiş ki: 'Başbakanın 30 IQ'su var... Zaten
iki ayak üstüne basan herkeste bu IQ var... Bende 180 IQ
var...'
Ferhancığım, başbakanı günahın kadar sevmeyebilirsin, nefret
edebilirsin, gaddarca eleştirebilirsin, icraatını yerden yere
vurursun, fakat onun çok zeki ve işini bilir bir adam olduğunu
inkar edemezsin. Hakaret etmekle, ona aptal demekle muhalefet
yapmış olmuyorsun, yalnızca gülünç oluyorsun. Bunu da solculuk
sanıyorsun. Sen onu sıcaktan George W. Bush ile karıştırdın galiba,
o replik başka bir oyunda geçecekti!
Tıpkı, 'kalleş herif, Allahsız herif' sözlerinin de kimseyi
kurtaramadığı gibi, kötü çuvallamışsın.
(Bakalım şimdi kaç IQ düzeyinde kaç kişi de benim başbakana yağ
çektiğimi sanacak?)
Bekir Coşkun da bu tür aydınlarımızdan. Necati Doğru da öyle.
Bunlar sözleri sohbetleri yerinde, kafalı, namuslu, iyi
insanlardır. Fakat iş gazetecilik etmeye gelince, ota bota sürekli
karşı çıkıyorlar. Coşkun'a sorun, Atatürkçülük ayağından hala
Özal'a 'takıntılı' durumdadır.
Bu tür adamların, yürekleri güzel olsa bile 'fikriyyatı' son derece
basmakalıptır ve tornadan çıkmış gibi birbirine benzer: 1950
yılında karşı devrim olmuştur, 1971 ve 1980 yıllarında da
'bıraksalar' ne güzel sosyalist devrim olacaktı, Deniz Baykal
şöyledir böyledir ama gene de ona oy vermekten başka çare yoktur,
falan filan.
İşte Necati ağabey de, geçen gün İstanbul Belediye Reisi'ne
giydirmiş. Amaç, alavere dalavere, dönüp dolaşıp dincilere çatmak,
konunun kulpu da elbette şu ünlü İstanbul rehberi...
Fakat cehalet ile sosyalizm ne yazık ki uyumlu değil.
Necati ağabey, Atatürk dönemiyle İnönü dönemini fena halde
birbirine karıştırıyor ve Lütfi Kırdar'ı büyük adam kabul ediyor.
Neden? Sırf CHP'li olduğu için.
Haşim İşcan Geçidi'nin de o dönemde açıldığını sanacak kadar boş
bulunmuş, kırklı yıllarla altmışlı yılları birbirine
karıştırmış.
Necati ağabey, 'Maçka'nın, Teşvikiye'nin, Nişantaşı'nın da Kırdar
döneminde oluştuğunu' düşünecek kadar bilgisiz. Zahmet edip,
genellikle gazetecilere kültür hizmeti niyetine beleşe dağıtılan
eski İstanbul planlarından birine, örneğin 1922 tarihli Pervititch
sigorta planına baksa, cumhuriyetten önce hangi semtin ne durumda
olduğunu kabak gibi görecek.
Ancak, mimar Prost ile yazar Proust'u da birbirine karıştırmamak
şartıyla tabii!
Ağabey, o pek beğendiğin Açıkhava Tiyatrosu, berbat akustiği ve
çevre düzeniyle, en olmaması gereken yerdedir.
Ağabey, sarayın dibine futbol stadı yapılmaz. Eğer Fransız
sosyaldemokratları da günün birinde Louvre'un ya da Versailles'ın
yanına stadyum yaparlarsa senden özür dilerim.
Ağabey, Talimhane, senin sandığın gibi 'Dolmabahçe Sarayı'nda
padişahı bekleyen askerlerin talim yeri' değil, Lütfi Kırdar'ın
yıktırdığı Taksim Topçu Kışlası'ndaki askerlerin talim yeriydi.
Ağabey, 'minare boyundan daha yüksek bina yapımını yasaklamak'
ilericilikse, iktidara geldiğinizde bütün iş merkezlerini yıkın, ki
memleket batsın.
Fakat ağabey, bu kafada giderseniz, hayatınız boyunca iktidarı
ancak rüyanızda göreceksiniz.
Zarar yok, senin de benim de maaş tıkır tıkır işliyor, geçinir
gideriz.
Ben sana bir şey daha soracağım ağabey, madem aynı kaptan su içen
adamlardınız, Cumhuriyet Gazetesi'nden niçin ayrıldın?
Sakın emeği en yüce değer sayan devrimci aslanlar sana ayda hepi
topu yedi yüz lira verdikleri için olmasın?