Ahmet Hakan, bu yıl 10 Kasım'da ülke olarak Atatürk'ü bir başka
duygu ve sevgiyle andığımızı yazmış.
Haklı...
Ülke olarak son yıllarda Atatürk'ü geçen yıllara oranla daha bir
özlemle sevgiyle ve minnetle andığımız doğrudur.
Peki niye?
Ne oldu da AK Parti'nin iktidarda olduğu, muhafazakar kesimin hüküm
sürdüğü bir ortamda Atatürk'e karşı bir sevgi patlaması
yaşandı.
Sakın ha!..
"Bunların ülkeyi getirdiği durumu görünce Ata'nın kıymetini
daha iyi anladık" gibi ucuz sözlere
başvurmayın. Zira sebep bu değil, siz de biz de çok iyi
biliyoruz.
Niyesini ben söyleyeyim.
Bu ülkenin geçmiş yıllarında Atatürk'ü sevmek ve heykelinin
karşısında eğilerek anmak neredeyse kanunlarla
sağlanıyordu.
Hiç unutmam...
Post modern darbenin yaşandığı 28 Şubat döneminde Reha Muhtar,
dönemin Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ı karşısına oturtmuş,
"Siz babanızı mı yoksa Atatürk'ü mü daha çok
seviyorsunuz" diye sormuştu.
Bu soru, bu ülkede soruldu kardeşim!
Adamcağız ne babamı ne de Atatürk'ü diyememişti. Yaşadığı ıstırabı,
baskıyı, acıyı düşünebiliyor musunuz?
Bu verdiğim sadece basit bir örnek...
Atatürk'ün manevi şahsına saygısızlık yaptığı, hakaret ettiği için
bugüne kadar binlerce insan hapislere atıldı.
Fazla uzatmayacağım bu örnekleri...
Bugün Atatürk'ü herkes kanun zoruyla değil, darbe zoruyla değil,
gönlünden geçtiği şekliyle seviyor ve anıyor. Kimi camide Mevlid
okutarak, kimi ellerini açıp ruhuna Fatiha okuyarak, kimi büstünün
önünde saygı duruşunda bulunarak kimi ise Anıtkabir'deki naaşını
ziyaret ederek anıyor.
İsteyen istediği gibi seviyor ve anıyor.
Geldiğimiz tablo gösteriyor ki Atatürk'ün kanunlarla sevilmeye
de korunmaya ihtiyacı yok. Atatürk'ü Koruma Kanunu niye vardır ben
bunu hiç anlayamamışımdır.
Burası 81 milyon yurttaşı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir ve
birileri kabul etmese de Atatürk kurulan bu ülkenin ulusal
kahramanıdır. Osmanlı bakiyesi olan bu ülkenin vatandaşı oluğumuz
için Allah'a şükür, Atatürk'e teşekkür edeceğiz.
Mesele bu kadar basit!
Şimdi gelelim dün yaşanan hadiseye...
Edirne'de Emine Şahin isimli genç bir kız, 10 Kasım Atatürk'ü anma
törenleri sırasında söylediği sözlerle Atatürk'e hakaret ettiği
iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklandı.
Tutuklanmaya, kullandığı iki sözün, yani "Atatürk İlah
değildir" ve "Putlara
tapmayın" sözlerinin sebep olduğu
söyleniyor.
Eğer "Atatürk İlah değildir" sözü suç ise, müsaade
ederseniz bu suçu Emine Şahin gibi ben de işleyeceğim. Çünkü
tersini düşündüğünüzde ortaya, "Atatürk
İlahtır" anlamı çıkar ki ben bu sözü haklı
çıkaracak bir kanunu tanımam, tanıyamam.
Yok eğer, "Putlara tapmayın" sözünden
dolayı tutuklanmışsa. Buna da şiddetle itiraz
ederim.
Evet, Atatürk'e saygısını gönlünden geçtiği gibi gösteren bir
kesime söylenen bu söz çok çirkin. Oradaki kalabalığa yapılan
büyük saygısızlık, bunu kabul ediyorum.
Lakin bu sözün karşılığı tutuklama olamaz, olmamalı...
Atatürk'e hakaret eder, küfreder ve tutuklanır, bunu anlarım. Ama
sırf "Put" dedi diye tutuklanırsa, bu
olmaz.
Hani tam da bu
noktada "Andımız" üzerinden, "Türkçe
Ezan" üzerinden Türkçe sevdalısı gibi davrananlara da
bir hatırlatma yapalım.
Büst, Fransızca "Buste",
yani "insan gövdesinin üst kısmını temsil eden
heykel" sözcüğünden alıntıdır. Kızcağız
Fransızca değil de Arapça isim söyledi diye, alıp cezaevine
tıkmak vicdanla örtüşecek bir durum değil...
Bu kızcağızı hapse atarak son yıllarda artan Atatürk sevgisine en
büyük darbeyi indirmiş olursunuz.
Ki oldunuz da...
10 Kasım'da Atatürk'ü rahmet minnetle anan on binlerce insanın,
verilen karar sonrası ne yazdığına bakarsanız ne dediğimi daha iyi
anlarsınız.