Türkiye Cumhuriyeti kurulurken Türk olmanın
“cazibeleri” de sıralandı. Bir ikna süreciydi.
Türk kökenli olanlar açısından her hangi bir sıkıntıya sebep olmadı
“Türk’ün üstünlüğü” meselesi…
Sonraki yıllarda insan okur-yazar hale gelince bu ırk temeline
dayalı yükselişin(!) fazla çağdaş olmadığı konusunda fikirler ileri
sürdüler:
-Türk olmayanlar ne halt edecek?
Yeni devletin kurucuları arasında özel ve önemli bir yere sahip
olan Adalet Bakanı Esat Mahmut Bozkurt onu da
1930’da açıklayacaktı:
-Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır: O
da köle olmaktır, hizmetçi olmaktır!
Cumhuriyet’in temelleri böylesi bir ırkçı çimentoyla
atıldığından aşağıdaki tarihi cümlenin anlamı söylendiği kadar
kapsayıcı olamadı:
-Ne mutlu Türk’üm diyene!