Ne Devlet sırrı ne değil?
Abone olTürkiye'de 1990'lı yıllarda işlenen birçok faili meçhul cinayetlerin üzerindeki 'karanlık perde' hala kaldırılamadı.
Soruşturmaları yürüten savcıların önündeki en büyük
engel ise devlet sırrı olması. Olaylara ilişkin bilgi, belge, şahıs
ve kurumlar tarafından sürekli 'devlet sırrı' denerek saklanmaya
çalışılıyor.
Susurluk Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, Türkiye'de geçmişte
yaşanan karanlık olayların aydınlatılamamasının sebebinin 'devlet
sırrı' kavramı olduğunu söyledi.
Susurluk Komisyonu'nda da 'devlet sırrı' ile karşılaştıklarını
vurgulayan Elkatmış, en azından kanuni değişiklikle 'devlet sırrı'
tarifinin yapılması gerektiğini belirterek "Ne devlet
sırrı, ne değil; devlet sırlarını kimler bilecek; ne zamana kadar
sır olarak kalacak? Bütün bu konuların aydınlığa kavuşturulması
lazım." dedi.
26 Kasım 1996 tarihinde kurulan Meclis Susurluk Komisyonu'nun
Başkanı Mehmet Elkatmış, Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) konuştu.
1993 yılında bombalı tuzakla öldürülen gazeteci-yazar Uğur
Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'nun suikasttan 3 yıl sonra 'Yeşil' kod
adlı Mahmut Yıldırım'ın evlerini ziyaret ettiğini açıklamasını
değerlendirdi. Güldal Mumcu'nun beyanlarının yeni olmadığını dile
getiren Elkatmış, sadece Yeşil'in ev ziyaretinin yeni olduğunu
ifade etti. Mumcu cinayetini Meclis komisyonunun değil yargının
tekrar açması gerektiğini vurgulayan Elkatmış, Mehmet Ağar başta
olmak üzere savcının 'devlet yaptı, devlet isterse bunu çözer' gibi
birtakım ifadelerin komisyonda söylendiğini hatırlattı. İddiaların
yeni olmadığını, ancak kuşkular bulunduğunu anlatan Elkatmış,
bunların karşısında yeniden savcılığın tahkikatı derinleştirmesi,
dosyanın yeniden ele alınması gerektiğini söyledi.
Meclis'te kurulan komisyonların yargılama yetkisi bulunmadığına
dikkat çeken Elkatmış, zaman aşımının da dolmak üzere olduğunu
kaydetti.
"SAVCI'NIN YETKİLİLER HAKKINDA 'ADLİ HİZMETİ ENGELLEMEKTEN'
DAVA AÇMASI GEREKİRDİ"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast iddialarıyla ilgili
Kozmik Oda'ya girilmesi konusunda ise Elkatmış, Kozmik Oda'ya
savcının değil hakimin girdiğini hatırlattı. Hakimin de fotokopi
almasına izin verilmediğini, sadece bilgileri okuduğunu anlatan
Elkatmış, "Davayı kim açar, soruşturmayı kim yapar; savcı yapar.
Savcı girer, delilleri toplar, soruşturmasını yapar, tahkik eder,
ondan sonra iddianamesini hazırlar, mahkemeye verir. Mahkeme bunu
kabul ederse artık yargılama mahkemenin inisiyatifinde devam eder.
Şimdi savcı görmediği, bilmediği, okumadığı belgeye, bilgiye nasıl
dayanacak, nasıl dava açacak? Ben olsaydım o zaman savcının
yerinde, 'adli hizmeti engellemekten' dolayı yetkililer hakkında
dava açardım." diye konuştu.
"DEVLET SIRRININ TANIMI YAPILMALI, YASAL BOŞLUKLAR
DOLDURULMALI"
Savcıların geçmişteki bütün bu olaylarla ilgili ciddi bir inceleme
yapması gerektiğinin altını çizen Elkatmış, öyle usulen yapılan
incelemelerden bir sonuç çıkmayacağına dikkat çekti. Türkiye'de
asıl problemin 'devlet sırrı' kavramında olduğunu ifade eden
Elkatmış, şöyle devam etti: "Hazırladığımız Susurluk Komisyonu
raporunda biz de devlet sırrı engeliyle karşılaştık. En azından bir
tarifinin yapılması lazım. 'Ne devlet sırrı, ne değil; devlet
sırlarını kimler bilecek; ne zamana kadar sır olarak kalacak' bütün
bu konuların aydınlığa kavuşturulması lazım. Yasal boşlukların
doldurulması lazım diye bizim hazırladığımız raporda bu var. Ama
maalesef bu hala tartışılıyor. Bir yasal değişiklik yapılmadı.
Hükümet bir tasarı hazırladı, ama bildiğim kadarıyla kanunlaşmadı.
Bütün sıkıntı burda, yani devlet sırrı, ticari sır. Düşünün
çetenin, mafyanınki de ticari sırra giriyor. Biz bununla
karşılaştık. Devlet sırrına giriyor, olmaz böyle bir şey."
Devlet sırlarının da birtakım demokratik ülkelerde belli bir zaman
sonra kamuoyuna açıklandığına dikkat çeken Elkatmış, "Gerek CIA'nın
bir takım gizli belgeleri hatta KGB'nin birtakım gizli belgeleri
dahi belli bir zaman sonra kamuoyuna açıklanıyor. Yani ilanihaye
gizli olmaz ki. Bizde maalesef ilanihaye. Hatta Meclis'in gizli
oturumları bile 10 yıl sonra açıklanıyor. Hadi ülkenin uluslararası
güvenliğiyle ilgili belgeler açıklanmaz bunu anladık, ama ülke
içine dönük birtakım şeylerin açıklanması lazım. Bunu kabul etmek
mümkün değil. Bunun bir süresi olması lazım en azından. Yabancı
ülkeler açıklıyor. Ama bizde Cumhuriyet döneminden beri olan şeyler
dahi hala sır olarak duruyor." diye konuştu.
Devletin geçmişteki birtakım karanlık olayları aydınlatamaması
halinde tartışmaların devam edip gideceğini belirten Elkatmış,
devletin de daima bir şaibe ve töhmet altında kalacağını vurguladı.
Geçmişte bunların konuşulup tartışılamadığını ifade eden Elkatmış,
"Şimdi bunlar tartışılıyor, konuşuluyor. Eminim ki bir zaman sonra
gelecek ki artık bunlar hep gün yüzüne çıkacak." şeklinde sözlerini
tamamladı.