Nazlıcanla evlendiğine bin pişman!
Abone olHalis Toprak bundan birkaç ay önce "çok kudretliyim, tüm kadınlar beni ister" derken şimdi bin pişman. Kendimi rezil ettim diyor.
Halis Toprak, 17 yaşındaki Nazlıcan ile evliliği Türkiye’de
gündeme oturmuştu… Bu tartışmalar sürerken TMSF Halis Toprak’ın mal
varlığına el koydu… Sabah Gazetesi’nden Sevilay Yükselir’e konuşan
Toprak, son evliliğinden duyduğu pişmanlığı şu sözlerle anlattı:
‘Son evliliği hiç yapmamalıydım. Nazlıcan da mutsuz.
Kendimi rezil ettim, bitirdim’
İşte Halis Toprak'ın itirafları:
- Pek bir zayıflamış ve halsiz gördüm sizi...
Ameliyat oldum biliyorsunuz... Daha tam toparlayamadım...
Ondandır...
- Nazar mı değdi size ne? Birkaç ay önce zımba gibiyim, bütün
kadınların aradığı erkek benim filan diyordunuz...
He vallahi doğru... Nazar mı yoksa bu son olan olaylar beni bitirdi
mi bilmiyorum ama doğru tatsızım...
- Son olan olaylardan kastın ne?
Daha ne olacak işte. Gördüğün gibi. Şu üzerinde oturduğum koltuk
bile benim değil artık. Anlayacağınız, evim yok, barkım yok, param
yok, ailem yok. Yok da yok. Facia ya benim durumum. Perişanım.
İLK EŞİMİN AHINI ALMIŞ OLABİLİRİM
- (Gülerek) bence siz ilk eşiniz Ayşe Hanım'ın ahını aldınız.
Ona ettiklerinizi mi çekiyorsunuz ne?
Aha o olabilir... Ayşe Hanım'ın üzerimde ki hakkı sorulsa benim
yatacak yerim yoktur! Burada da öbür dünya da. Ona hiç
rahat vermedim çünkü. Çok üzdüm. Bak Ayşe Hanım deyip
geçme. Ayşe Hanım, Ayşe Hanım'dır. Bir gün bir gazetede resmini
gördün mü? Tarihte gelmiş geçmiş en büyük kadın odur bana göre.
11 çocukla yalnız bıraktım onu. Hepsini adam gibi
yetiştirdi. Bir tanesinin burnu bile kanamadı. Ben çok
ettim ona ama...
- Görüşüyor musunuz peki?
Önceden görüşürdük. Hep bana dua ederdi. Ama Nazlıcan'dan
sonra görüşmek istemedi benimle. Çok kızmış bana. Zaten
dedi ilk duyduğunda. "Bir ayağın çukurda. Yakışır mı bu sana? Ayıp
ettin" diye...
- Özlediniz mi?
He valla çok özledim. Şimdi o olsa bana yemek yapar, bakar. Çünkü
eski topraktır.
- Nazlıcan bakmıyor mu peki sana?
Yav Nazlıcan nasıl baksın Ayşe Hanım gibi. O daha çocuk.
NAZLICAN MUTSUZ, TMSF'Yİ BİLMİYORDUM, BİLSEM GELMEZDİM
DİYOR
- Nerede şu anda?
Yok evde... Gazeteci geldi mi saklanır... Teyzesine gitti... Gitsin
bırak... Burada olsa ne olacak?
- Nasıl yani? Yoksa bir problem mi var?
Yav o da mutsuz. Biraz da anasının etkisinde kalıyor. Anası biraz
kafadan çatlak. "Biz böyle gelmedik" dedi. "Biz uçak vardı,
helikopter vardı, yat vardı diye geldik" diyor. Bunlara ne
oldu? Bunların hepsi gitti, sen bizden kötü oldun! Neredeyse biz
sana bakacağız" diyor. Kız da haklı olarak, "Ben bu TMSF'yi
bilmiyordum. Bilseydim seni almazdım" diyor.
- Neden haklı ?
Eee yav yazık... Ben de olsam yetmiş yaşındaki adamı niye alayım?
Esasını sorarsan odur yani...
- Yani seninle para için evlendiğini mi söylüyorsun?
Ne yapsın. Ben size şöyle diyeyim. Sen dünyaya geldin mi
istersin ki rahat edesin, dünyanın nimetlerinden istifade
edersin. Maalesef bunların olması için de itibarın olsun,
paran olsun bunların hepsi bende vardı. Paran varsa düşmanın senin
adamındır, paran yok ise dostlar bile düşman olur. Bir sürü
arkadaşlarımız vardı. Yedik, içtik, gezdik. Ama şimdi hele
bir bak. Bir tanesi telefon bile açmadı. "Ne
yapıyorsun?"demedi. Ama Kadir Eriş hariç... Kadir Ağabey
her zaman arar. Ben gidemiyorum ama yemeğe çağırır. O
başka...
NAZLICAN'LA EVLEDİNDİĞİME PİŞMANIM
- Peki Nazlıcan ile evlendiğinize pişman mısınız?
Yav tabi. Bu adam benim başıma bunları getirmeseydi. Ben
evlenmezdim.
- Hangi adam?
Hangi adam olacak? Ahmet Ertürk. Sıkılıyordum. Bunalmıştım
yaptıklarından. Dedim, "Bir evleneyim de onunla
uğraşayım" Valla gerçekten öyle. Bu Ertürk'ün yedi kat
cehennemde yeri yok. Mahvetti beni. Ailem dağıldı. Kimsem
kalmadı.
- Ama aileniz sizi aslında bu evlilik yüzünden terk etmedi mi?
Evet, ailenin yüzde 99'u küstü. Sadece iki oğlan iyidir.
Diğerlerinin hepsi küstüler.
REZİL ETTİM KENDİMİ
- Herkes kırıldı. Şimdiye kadar herkes sizin arkanızdaydı
oysa.
Benimle birlikte olan bu evlilikten sonra herkes değil sadece. Bu
herkesin üzerine bir herkes daha koy hiç kimse kalmadı!
- Değmedi yani sonuçta?
Değmek olur mu? Hiç değmedi. Rezil ettim kendimi. Bitirdim. Ne
gereği vardı şimdi bilmiyorum...
İLK EŞİMDEN AF DİLEYECEĞİM
- Peki başka evin filan kalmadı mı?
Hiçbir şeyim yok. Hepsine el konmuş. Lice'ye gideceğim. Lice de de
evim yok ama. Kiralık ev bulurum herhalde.
- Kaç kızınız var?
8 tane. Her birine aylık 15 bin dolar veriyordum. Sekiz tanesine
120 bin dolar. Ayrıca da bakıyordum. Onlara ev verdim,
dükkân verdim. Şimdi işleri çok iyi... En kötü içlerinde
benim durumum.
- Babalarına sahip çıkarlar herhalde...
Vallahi de billahi de çıkmıyorlar! Çıkarsa çıkarsa iki
oğlum çıkar. Bir de yine ümidim Ayşe Hanım. Durumu çok iyi
onun. Ayşe gibi kimse olmaz. O ayrı. Namazında, niyazında,
büyüklüğünde Allah'ın kudreti işte. Ona öyle bir varlık verdi ki
anlatamam. Düşün Kadir Topbaş kiracısı. O sağlam, onun var.
Daha yeni beş milyon dolara iki tane daire aldı.
Çocuklarına da alır. Asla faiz yemez...
- Galiba sonunda onun yanına gideceksin... Kürkçü dükkânı
misali...
He valla öyle olacak. En üzüldüğüm şey eskiden hep bana dua
ederdi. Şimdi etmiyormuş. Kesmiş. Onun için gideceğim
ona...Affet beni diyeceğim...
- Ee seni kabul edecek mi?
Kabul etmezzz... Çok gururludur ama iki oğlanın hatırını
kırmaz. Onlar araya girerse dayanamaz. Bir de ne olursa olsun bana
acır. Şimdi benim bu durumumu görse dayanamaz... İnsandır
çünkü Ayşe Hanım... Hem de büyük insan...
ZÜĞÜRT AĞA!..
Şu halime bak. Keşke merkeple mal sattığım günlerde kalsaymışım.
Neye yaradı yani onca çaba, onca gayret? Şimdi bu yaşımda
Lice'ye geri dönüp tekrar merkebe bineceğim... O koca Halis Ağa
şimdi oldu merkepli Züğürt Ağa... Öyle değil mi?