2. Dünya Savaşı yıllarında, duyunca bile kan donduran şeylere imza atan Naziler'in icraatlerinin fotoğrafları tüyler ürpertiyor. İnsanları sabun yapmaktan, kadınların saçlarını zorla kesmeye kadar birçok vandallığa imza atan nazilerin korkunç hikayeleri. 2. Dünya savaşı yıllarında Naziler tarafından işgal edilen Fransa, savaşın bitiminde toplumsal bir arınma süreci başlattı. Nazilerin İşgal yıllarında onlarla işbirliği yaptığı düşünülen herkes cezalandırılıyordu. 10,500 kişinin idamıyla sonuçlanan bu dönemde en ağır sonuçları ödeyenlerden bir kısmı da Nazilerle cinsel ilişki yaşayan kadınlar oldu. İşin acı tarafıysa bunların bir kısmının da savaş sırasında tecavüze uğrayan kadınlardan oluşmasıydı. İşgal sırasında "kullandıkları" feminenliklerini ellerinden almak için saçları kazıtılıyordu. Genellikle traş, sembolik meydanlarda tiyatral organizasyonlarla yapılıyordu. Kadınların Nazilerle duygusal bir ilişki mi yaşadığı yoksa tecavüze mi uğradığı dikkat edilen bir husus değildi. Hepsi hükümetin ve halkın gözünde işgalcilerle işbirliği yapmış vatan hainleriydi. Bebekler çoğu zaman zorla annelerin elinden alınıyordu. 1944-1945 yılları arasında 20 bin ile 40 bin arası kadının saçları kazıtıldı. Birçok devlet, ideolojisini dayatmak için eğitimi kullanmıştır ama bunu Nazi rejimi kadar saldırganca yapanı azdır. İngiltere'de on beş yıl önce ders kitaplarındaki tarih eğitiminin sorunlarıyla ilgili bir soruşturmaya cevap veren tarihçi Eric Hobsbawm şöyle kestirip atmıştı: "Okullardaki tarih eğitiminin amacı, zaten çocuklara tarih öğretmek değildir. Devlete sadık vatandaşlar yetiştirmektir." Nazilerin iktidarı döneminde (1933-1945) Almanya'da ilk ve orta öğretim bunun en gelişmiş örneğiydi. Çocuklara okuma yazma öğrenmeye başladıkları yaştan itibaren dayatılan ders kitapları yeterince ürkütücüydü. 1933'te Naziler iktidara geldikleri andan itibaren eğitime önem verdiler. Hitler'in şu sözleri meşhurdu: "Hiçbir kız veya oğlan çocuk, saf kanın gerekliliği ve önemini tam olarak anlamadan okuldan ayrılmamalıdır." Böylece, ırk üstünlüğü, "ulusal topluluk" ve önderliğin baş köşeye oturduğu, bireyselliğin tamamen yok sayıldığı Nazi "dünya görüşü" (Weltanschauung) eğitim aracılığıyla çocuklara dayatıldı. İlk yıllarda, eski ders kitapları araya gamalı haçlar ve parti sloganları serpiştirilerek yeniden yayınlandı. Ama 1930'ların sonuna doğru, artık Eğitim Bakanlığı ile Nasyonal Sosyalist Öğretmenler Birliği'nin yazdığı yeni ders kitapları ortaya çıktı. Ders kitaplarının başında Hitler'e selam İlkokul okuma kitaplarının ilk sayfası "Heil Hitler" sözcükleriyle başlıyordu. Nazi sembolleri, en sıradan temaların içinde kullanılmaktaydı. Kitaplarda, Nazi ideolojisinin bütün öğeleri bulunuyordu. Örneğin 1938 tarihli İlkokul Almanca Okuma kitabında, işsizliği işleyen bir hikâye vardı. Aile öyle yoksul düşmüştü ki sadece patates çorbası içebiliyordu. Baba, I. Dünya Savaşı'nda ayağından vurulmuştu ve işsizdi. Sonunda Nazi rejimi onları kurtarıyordu. Örneğin 1935 tarihli İlk Kitabım adlı okuma kitabında, çocuklar evlerini gamalı haçlı bayrak ve güllerle süsleyen annelerine yardım ediyor, içlerinden biri de gamalı haç çiziyordu. Baba bir gün gururla eve dönüyor, 200 kişiyle birlikte yeni bir köprünün inşaatında çalışmaya başlayacağını ailesine müjdeliyordu… Nazilerin kadınlara biçtiği en yüce rol olan annelik, kitaplarda sık sık vurgulanıyordu. Bir okul kitabında Anneler Günü için yazılmış bir tiyatro oyunu çok açıklayıcıydı. Dört danışman, anneyi çeşitli görev ve yüklerinden nasıl kurtarabiliriz diye düşünüyorlardı. Tam anneye bir yardımcı ayarlamak gerektiğini düşünürken, bir anne içeri giriyordu. Dört danışman ona ailesine bakıp bakmadığını sorduklarında "Elbette" diye cevap veriyordu. "Sabahın köründen gece yarısına kadar." Ama, bir yardımcı isteyip istemediği sorulduğunda, anne hemen reddediyordu: Anneler sabahtan akşama ailelerine bakmaktan memnundular, işlerini seviyorlardı… Nazi kitaplarında matematik soruları "Akıl hastası bir insana bakmak günde 4 RM'a (Reich Mark) mal oluyor. 300 000 akıl hastası insan var. Bu insanlara bakmak toplam kaç RM'a mal oluyor? Bu parayla 1000 RM'lık kaç evlilik kredisi verilebilir?" Nazi ideolojisinin özelliklerinden biri de köylülüğü yüceltmesiydi. Kitaplarda bununla ilgili pek çok görüntü ve hikâye yer alıyordu. Köy Halkı ve Tarım İşleri adlı bir okul kitabında (1939), köylü ailesi "gerçek aile modeli" olarak sunuluyordu. Görsel: Bir Nazi ders kitabından alınan görsel. "Yahudi burnunun ucu kıvrıktır; 6 rakamına benzer" konusu işleniyor. Bu kitapların bol bol 'ırk bilimi', 'Aryan' ırkla 'aşağı' ırklar arasındaki farkların fiziksel özelliklerle açıklanabileceği safsatalarıyla dolu olduğunu belirtiyor. Tarih derslerinde çocukların genel olarak sadece Alman tarihini okuduklarını öğrenmek şaşırtıcı olmasa gerek. Fotoğraf: Beyaz Gül hareketinden bir grup genç. Ama öyle bir ders vardı ki hepsinden önemliydi Küçük grupların en ünlüsü, Münih Üniversitesi öğrencilerinin "Beyaz Gül" hareketidir, bildiriler dağıtan grubun altı üyesi 1943'te idam edildi. "Hitler Gençliği"ni benimsemeyenler Görsel: Genç bir Alman, afişte yazdığı gibi aynı zamanda "geleceğin subayı"ydı da. Çocuk oyunlarında dahi Nazi sembolleri sıklıkla yer alıyordu. Eğlence Bile İdeolojik! Naziler, akşamları evlerde ailenin oynadığı masa oyunlarına bile el atmıştı. Bunlardan en ünlüleri Juden Raus!adlı oyunlardı. Ancak asıl ilginci, peri masallarının bile Nazi ideolojisine göre farklılaştırılıp çocuk filmlerine konu olmasıydı. Ekim 1939'da gösterime giren "Kırmızı Başlıklı Kız" adlı filmde, küçük kızı Kötü Kurt'tan SS üniforması giymiş bir adam kurtarıyordu. Pamuk Prenses'in babası, doğuya doğru Almanların Rusya seferini andıran bir savaşa gidiyor, Çizmeli Kedi bir Hitler figürü gibi çocukların "Heil Çizmeli Kedi! Sen bizim kurtarıcımızsın!" tezahüratıyla karşılanıyordu.