N'ayır n'olamazlar Yeşilçam'ı bitirdi
Abone olÇocukların kendisine"n'ayır-n'olamaz Ediz Amca" demesinden büyük rahatsızlık duyduğunu belirten Ediz Hun, bu tarz seslendirmelerin Yeşilcam'ı bitirdiğini söylüyor.
Türk sinemasının ünlü aktörlerinden Ediz Hun, Yeni Şafak'a
Yeşilcam'la ilgili anekdotlarını anlattı.
Askerlik için gittiği Ağrı'da bir arkadaşının tavsiyesi üzerine
sinemaya merhaba dediğini belirten Ediz Hun "Hayatta her şey nasip
ve kısmet üzerine. İnsanın hiç aklına gelir mi, askere
gideceksiniz. Size sinema ile bağlantı kurma fırsatı tanınacak.
Sinemacı bir arkadaşımın tavsiyesi ile 1963'te Ses Dergisi'nin
açtığı bir yarışmaya katıldım. Sinema ve müzik dünyamızın ünlü
isimlerinden Ajda Pekkan, Hülya Koçyiğit ve Süleyman Turan da bu
yarışmaya katılmıştılar. Ben birinci oldum. Film teklifleri böylece
başladı" diyor.
Hülya Koçyiğit beni hasta etti
En fazla, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit ve Filiz Akın 'la aynı
filmde rol aldığını söyleyen Ediz Hun, Hülya Koçyiğit ile başrolunü
paylaştığı bir filmi şöyle anlatıyor: "Hıçkırık filminde Hülya
vereme yakalanmış bir kadını canlandırıyordu ve filmin finalinde
ölmüştü. Günlerce o rolün etkisinde kalıp, kendime gelememiştim.
Hülya'nın güzelliği dillere destandı, ama onu film gereği kucağımda
taşıdığım zamanlarda belim ve sırtım acılar içinde kıvranıyordu.
Ama hiç şikayet etmiyordum. Çünkü erkekliğe toz kondurmamam
lazımdı."
1970'lerde başlayan açık saçık filmler ile n'ayır, n'olamazlı
seslendirmelerden nefret ettiğini belirten Hun, karşılaştığı
çocukların kendisine "n'ayır - n'olamaz Ediz amca" diye hitap
etmelerinden rahatsız olduğunu söylü-yor. Ediz Hun,
n'ayır-n'olamazlı konuşmaların hikayesini ise şöyle anlatıyor:
"Filmlerin dublajlarını kendimiz yapmazdık. N'ayır-n'olamazlı
seslendirmeleri Abdurrahman Palay ve Hayri Esen adlı iki
arkadaşımız yaparlardı. Bu iki kelime ne yazık ki Türk sinemasını
ciddiyetten uzaklaştırdı. Bunu yapanlar ne niyetle yaptılar
bilmiyorum. Ama sinemamıza zarar verdiği kesin. Ben hiçbir filmimde
n'ayır-n'olamaz demedim. "Türk sinemasında derin izler bırakan
oyuncuların kıymetinin bilinmediğinden de yakınan Ediz Hun, "Eşref
Kolçak, Göksel Arsoy, Ekrem Bora, İzzet Günay, Muhterem Nur gibi
yıldız isimlerin kıymeti bilinmedi. Televizyon ekranlarında Hulusi
Kentmen, Adile Naşit, Nejdet Mahfi Ayral- Ayhan Işık gibi oyuncular
keyifle seyrediliyor . Onların yerini dolduracak oyuncu bulmak zor"
diyor.
Ustalar Eczacıbaşı'na kırıldı
Sophia Loren'in onur konuğu olarak davetli olduğu 24. İstanbul Film
Festivali'nin açılış gecesinde eski oyunculara protokolde
25.sıranın reva görülmesine içerleyen Ediz Hun, şöyle konuştu:
''Sophia Loren'in onur konuğu olarak katıldığı festival gecesine
Sinema Oyuncuları Derneği Başkanı Yusuf Sezgin, Süleyman Turan,
İzzet Günay ve ben eşlerimizle birlikte davet edildik. Lütfi Kırdar
Kongre Merkezi'ne gittik. Salona girdiğimizde ön sıralara doğru
ilerledik. Görevli bir genç bizim yerimizin 25. sırada olduğunu,
diğer koltukların ise protokole ayrıldığını söyledi. O koltuklar
protokol da biz neyiz peki. Daha sonra onur konuğu Sophia Loren ile
Hülya Avşar ve birkaç kişi yemeğe davet edildi. Biz yine unutulduk.
Sayın Eczacıbaşı ve Festival Komitesi, Türk sinemasının ustalarına
ayıp etmiştir. Bir nezaketsizlik örneği sergilendi. Bu Türk
sineması adına üzücü bir hadisedir.''
Başörtüsü konusunda bir adım atılamadı
''Milletvekiliyken farklı partilerden 9 milletvekili arkadaşımla,
TBMM Başkanlığı'na 2547 Yükseköğretim Kanunu'nda değişiklik öngören
bir yasa teklifi sunmuştuk. 'Yükseköğrenim kurumlarında kılık -
kıyafet serbesttir. Kılık - kıyafetten dolayı kimsenin eğitim ve
öğretim hakkı engellenemez' görüşüne yer verilen bu yasa teklifinde
ayrıca, 'kılık - kıyafet nedeniyle yükseköğrenim öğrencilerine
verilen disiplin cezalarının bütün sonuçlarıyla ortadan
kaldırılması' hükme bağlanıyordu" diyen Ediz Hun "Aradan dört yıl
geçti. Ne yazık ki bir adım bile ileri gidilemedi. Bakın siz bir
öğrenciyi okula almışsınız, sonra bu genç, bin bir güçlükle
ailesinin imkânları ile okumuş, mezuniyetine bir sene ya da daha
kısa bir süre kalmış. Siz onun eğitim hakkını elinden alıyorsunuz.
Bu olacak iş değil."
Yeşilçam'dan parlamentoya
130 filmde başrol oynayan Ediz Hun, 1940'da İstanbul'da doğdu.
1963'te başladığı Yeşilçam serüveni, sinemadaki kriz nedeniyle
1970'lerde noktalandı. 1976'da ailece Norveç'e gitti. Oslo ve
Trondheim üniversitelerinde biyoloji ve çevre bilimleri eğitimi
aldı. 1981'de Türkiye'ye geri döndü, matbaa kurarak ticarete
atıldı. 1985'te Orhan Aksoy'un TRT adına yönettiği 'Acımak' adlı
dizisinde başrol oynadı. M. Ü. Sosyal Bilimler Fakültesi Turizm,
Mahalli İdareler ve Avrupa Topluluğu Bölümleri'nde ders verdi. Bu
görevini 1999'da ANAP milletvekili seçilinceye kadar sürdürdü.
1991-93 yılları arasında Çevre Bakanlığı Bakanlık Baş Danışmanı ve
İstanbul Çevre İl Müdürlüğü görevini üstlendi. 'Doğal Dengenin
Korunması' konularında yurt içi ve dışında konferanslar verdi.
Almanca, İngilizce, Norveççe bilen Ediz Hun, Yeşilçam'dan
Parlamento'ya gelen ilk isim unvanını koruyor.
Haber: Şamil Kucur
Kaynak: www.yenisafak.com.tr