Nasreddin Hoca nereli ?
Abone olFıkraları ve özlü sözleriyle Türk halkının gönlünde taht kuran Nasreddin Hoca’nın nereli olduğuyla ilgili tartışmalara yeni bir boyut ...
Fıkraları ve özlü sözleriyle Türk halkının gönlünde taht kuran
Nasreddin Hoca’nın nereli olduğuyla ilgili tartışmalara yeni bir
boyut getirecek bir iddia da Kayseri’den geldi. Diş Hekimi,
Araştırmacı-Yazar Halit Erkiletlioğlu, Nasreddin Hoca’nın mezar
taşının Kayseri’de bulunduğunu ve bu taşın Nasreddin Hoca’nın
Kayserililiğinin en büyük kanıtı olduğunu ileri sürdü.
Nasreddin Hoca’nın nerede yaşadığı, mezarının nerede bulunduğu
konularında çeşitli söylenti ve rivayetlerin dolaştığını ancak bu
söylenti ve rivayetleri doğrulayacak hiçbir delil bulunmadığını
ifade eden Halit Erkiletlioğlu, ’’Nasreddin Hoca’nın Kayseri ile
ilgisi, benden önce 1934’lü yıllarda Kayseri’de Müze Müdürlüğü
yapan Naci Kum tarafından dile getirilmiş. Naci Bey, kümbetlerdeki
mezar taşlarının tahrip oldukları ve bakımlarının yapılamadığı
gerekçesiyle bir yerde toplanması kararı çerçevesinde toplanan
mezar taşlarından birisinin üzerindeki yazıyı incelediğinde, mezar
taşının Nasreddin Hoca’ya ait olduğunu belirliyor ve bunu
yayınlıyor’’ dedi.
Nasreddin Hoca’nın memleketiyle ilgili çok fazla şeylerin yazılıp
çizildiğini, birçok araştırmacının ise Nasreddin Hoca’nın Kayserili
oluşunu çeşitli defalar gündeme getirdiğini belirten Halit
Erkiletlioğlu, şunları kaydetti:
’’Nasreddin Hoca’nın Kayserili oluşuyla ilgili olarak sayın Naci
Kum yayımladı, Abdullah Satoğlu yayımladı, Mehmet Çayırdağ
yayımladı, Muhsin İlyas Subaşı yayımladı ve birçok defa bu konu
dile getirildi. Nasreddin Hoca bilindiği gibi 1200’lü yıllarda
yaşayan bir mütefekkir, aynı zamanda müderris, din adamı, filozof
ve çok zeki bir kimse. Nasreddin Hoca’nın o günden bugüne fıkraları
anlatılıp geliyor. Tabi böyle önemli filozof yapılı, önemli
kişilere sahip çıkan çok olur. Bunlardan biri işte Hortu köyünde
doğduğunu iddia eden Eskişehirliler, diğeri Akşehirliler. Daha çok
onlar sahipleniyorlar ve biz de elimizde belgeler göstererek
sahipleniyoruz. Belge deyince ya mezar taşı olması lazım ya bir
kitabe olması lazım ya da sikkelerde adı geçmesi lazım, eğer kişi
sultan ise. Ne Eskişehirlilerin ne de Akşehirlilerin ellerinde
böyle gerçek bir belge yok ama bizim elimizde Nasreddin Hoca’nın
olduğuna inandığımız bir mezar taşı var. Mezar taşının üzerinde
’Nasreddin Hoca’ diye boylu boyunca adı o günkü adıyla ’Nasreddin
Havace’ diye yazılı. Hicri takvime göre 611 yılında, miladi takvime
göre 1214 tarihlerinde öldüğü anlaşılan, babasının adının Arapça
’Cim’ ve ’Vav’ ile başlayıp orada kırılan ayakucu taşı. Alt
kısmında bir ayet ve sure bulunan bir mezar taşı var elimizde. 1
metre 80 santim boyunda olan bu taş, tamamen Selçuklu usulü ile
Selçuklu alfabesi ile kabartma olarak yazılmış. Tam Selçuklunun en
güzel dönemine rastlayan, önemli bir insana ait olduğu anlaşılan
bir taş ve üzerinde de boylu boyunca ’Nasreddin Havace’ yazıyor. O
döneme baktığımızda 3 tane Nasreddin var. Biri Nasreddin Havace,
biri Nasreddin-i Tuğsi, bir diğeri de Ahi Evran’ın diğer ismi
Nasreddin. Bu insanların hepsi Kayseri’de bulunmuşlar. Bunlardan
olan Nasreddin Hoca’nın Kayseri’de olduğu muhakkak. Mezar taşı
burada.’’
Erkiletlioğlu, Kayseri’de hangi türbeden getirildiği belli olmayan
ve Etnoğrafya Müzesi’nde 1456 envanter numarasıyla kayıtlı bulunan
mezar taşında ’Nasreddin Hoca’ isminin yazılı olması, ölüm
tarihinin 1214 olarak Selçuklular zamanına rastlaması gibi net
bilgilerin Nasreddin Hoca’nın Kayserili olduğunu ve mezarının da
Kayseri’de bulunduğunu gösterdiğini ifade etti.
(İHA)