Hürriyet Gazetesi Yazarı Emre Dorman, nasıl iyi müslüman oluruz sorusunun cevabını kalbe dokunan bir yazıda anlattı. İşte o yazı: Gerçek anlamda Müslüman olmak, “Müslümanım” demek kadar kolay değil. Müslüman olmaya, dini öğrenmeden önce, insan olmayı öğrenmekle başlanabilir.Önce erdemli bir insan olmamız gerekir. En sade ve en doğal insani davranışları önce içselleştirmemiz sonra da samimi bir şekilde uygulamamız gerekir. Dolayısıyla Müslüman olmanın ilk şartı insan olmaktır. İnsan yaradılışına ve onuruna uygun bir hayat yaşamaktır. ini mesajlar, yaradılışımızdan bizde mevcut bulunan güzelliklerimizi bize hatırlatmak ve yolumuzu şaşırdığımızda bizi yolumuza döndürmek için vardır. Örneğin Kuran’ın sıfatlarından biri ‘zikir’ yani ‘hatırlatıcı’dır. Kuran bize, her şeyden önce insan olduğumuzu hatırlatır. Sonra en başta bizi yaratan Allah’a sonra da Allah’ın tüm yarattıklarına karşı sorumluluklarımızı hatırlatarak bizi duyarlı kılmak için vardır. Müslüman olmak, gerçek anlamda Allah’a teslim olmaktır. İnsan olarak ihtiyaç duyduğumuz tüm güzellikleri bize veren, rahmetin ve sevginin kaynağı olan Allah’tır. Bu yüzden Allah’ın yüceliğine ve engin rahmetine layık olabilmemiz gerekir. NE ZAMAN İYİ MÜSLÜMAN OLURUZ? - Özümüze dönüp kendi elimizle bozmuş olduğumuz yaradılış ayarlarımızı düzeltmek için çabaladığımız zaman iyi bir Müslüman olmaya çeyrek kalmış demektir. - Allah’a olan kulluğumuzu her biri birbirinden güzel ve önemli olan namaz, oruç, hac ve zekât gibi ibadetler ile sınırlı görmediğimiz ve belirli ibadetlere indirgenmiş bir İslam inancı algısına sahip olmadığımız zaman. -- Doğru bir Allah, insan aklına ve yaradılışına uygun doğru bir din ve örnek alınabilecek gerçek bir peygamber algısına sahip olduğumuz, Allah var deyip yok gibi yaşamadığımız, Kuran’ı tek rehber ve ölçü, peygamberimiz Hz. Muhammed’i ise en güzel örnek olarak aldığımız zaman. - Gerçekten iyi bir Müslüman olabilmemiz için erdem sahibi olmamız gerekir. Birileri bize iyi desin ya da iyi görünelim diye değil gerçekten kalpten gelen bir istekle iyiliğe yöneldiğimiz zaman. - İnancımızı ya da Müslümanlığımızı birileri bize “Ne kadar Müslüman biri” desin diye gösteriş amaçlı yaşamadığımız zaman. - Yerdeki ekmeğe basmama hassasiyeti gösterdiğimiz kadar yalan söylememe, dedikodu yapmama, iftira atmama, ikiyüzlülük yapmama, kötülük düşünmeme, kötü söz kullanmama ve insanların arasını bozacak kötü eylem ve söylemlerden uzak durma hassasiyeti gösterdiğimiz zaman. - Birbirimizi anladığımız, öfke, kin ve nefret duygu ve söylemlerinden uzak durduğumuz ve bizi biz yapan ortak değerlerimizi öne çıkararak gerçek anlamda saygı ve sevgiyi öğrendiğimiz zaman. - Günah ve kötülüklere karşı çelik gibi bir iradeye sahip olduğumuz, bahaneler üretmediğimiz ve birtakım mazeretlerin arkasına saklanmadığımız zaman. - Sosyal adaleti, yardımlaşmayı ve paylaşmayı çoğaltıp sorumluluk bilincine sahip duyarlı insanlar olduğumuz zaman. Okuyup öğrendiğimiz, düşünüp araştırdığımız, bilim, sanat ve teknoloji üreterek insanlığa artı değer kattığımız yani eğitim ve öğretime olabilecek en kaliteli şekilde değer verdiğimiz zaman. - Alanında en iyi bilim insanlarını, en iyi akademisyenleri, yetenekli, dürüst ve ilkeli en iyi devlet adamlarını, en çalışkan sivil toplum kuruluşlarını, en donanımlı araştırmacı, yazar ve gazetecileri, en kaliteli sanatçıları, en iyi sporcuları, en güvenilir üreticileri, en ölçülü tüketicileri, en iyi esnafı ve her şeyden önemlisi en iyi aile ve en iyi bireyi yetiştirdiğimiz zaman. Kısacası insana ve insani değerlere yatırım yaptığımız zaman. - Adaletten, haktan ve hukuktan şaşmadığımız, adam kayırmadığımız, yalandan, hileden ve her türlü kötülükten uzak durduğumuz zaman. - Vaktimizi olabilecek en iyi şekilde değerlendirdiğimiz, hem kendimizi hem de çevremizi doğru şekilde bilgilendirdiğimiz, insanlığın faydasına olan sosyal sorumlulukların önemli bir parçası olduğumuz zaman. - İnsana, canlıya ve çevreye duyarlı olduğumuz, sokak hayvanlarını gözettiğimiz, yere çöp atmadığımız, yerlere tükürmediğimiz, denizleri kirletmediğimiz, yeşil alanları katlederek beton binalar dikmediğimiz zaman. - Estetik değerlerimizi yitirmediğimiz, yaşadığımız alanın doğal dokusunu bozmadığımız, daha fazla kazanmak uğruna yaşanılması güç yerler yaratmadığımız zaman. - Tarihi mirasımıza sahip çıktığımız, tarihi eserlerin üzerine gecekondu ya da çay bahçesi yapmadığımız, tarihi yerlere ve duvarlarına yazılar yazmadığımız ve tarihi camilerin avlularında kuşlar su içsin diye açılmış oyukları üzerimize su sıçratıyor diye beton dökerek kapama düşüncesizliğini göstermediğimiz zaman.