Çevreci bir seçim kampanya süreci düşüncesi ve kararı kesinlikle
olumlu.
Her partinin buna uyması durumunda seçimler ekonomik ve temiz
geçecek. Yürekten desteğiz.
Ancak kampanyaların temiz çevre anlayışı içinde yürütülmesi
yetmiyor.
Çoğumuz “Seçmen” vasfı taşıyoruz. Oy kullanacağız. Yerel
yöneticilerimizi belirleyeceğiz. Muhtemelen pek çoğumuz zaten
kararımızı vermişizdir.
Kime oy vereceğimiz bellidir. Kime vermeyeceğimiz de.
Bir kısım seçmen ise kararını son dakikaya bırakır. Gerçekten
son ana kadar kime oy vereceğinden emin değildir.
Bir kısmı kime vereceğini bilse bile bazen öyle olağanüstü
gelişmeler olur ki, oyunun yönünü değiştirir.
Siyasi partiler seçim stratejilerini kendilerine oy verecek
kitleyi muhafaza ve pekiştirmek, kararsızlardan oy devşirmek ve
rakibine oy verecek olanın kanaatini kendi lehine değiştirmek üzere
kurarlar.
Bunu yaparlarken pek çok yöntemi devreye sokarlar.
Türk siyaseti genel olarak sert söylemlerle siyaseti
şekillendirse de iftira ve isnata pek itibar etmez,
kişiselleştirilerek yapılan işleri, özel hayata tasallut eden
hususları, iftira kabilinden iddiaları kabul etmezdi.
Sonra ülkemizde pek çok olayda olduğu gibi bu konuda da ölçü,
ayar bozuldu, özel hayata müdahale, şantaj ve montaj kokan “belge”
üretimi, kasetçilik siyasi tarihimizde yerini aldı.
CHP Lideri Deniz Baykal, MHP’li bazı siyasetçiler, 17-25
Aralık’ta AK Parti’li bakanlar ve yöneticiler bu ahlaksız
girişimlerden etkilendi.
Siyasetin dengesi kayboldu.
O zaman da belirttik, bu doğru bir gidiş değil, insanların
böylesine linç edilmeye çalışılması siyaseti çıkmaza sokar
dedik.
Nitekim bu ahlaksız gidişatın mimarları ülkeyi 15 Temmuz’a kadar
götürdü.
O günlerde rakibinin düştüğü zorluk karşısında açıktan veya
örtülü memnuniyet duyanlar aynı şeyler fazlasıyla kendi başlarına
da gelince olayın ne kadar vahim olduğunu ve hiçbir kamu yararı
taşımadığını gördüler.
Hepimizin beklentisi ve dileği, bu seçimlerin yumuşak bir
ortamda, kırmadan, dökmeden, incitmeden, temiz bir rekabet içinde
geçmesi.
Siyasal söylem ve eleştirilerin sertleşmesi, kişiselleştirilmesi
ve başta adaylar olmak üzere, ailelerinin ve yakın çevrelerinin
rencide edilecek boyutlara taşınması çok yaralayıcı oluyor.
Doğruluğu kuşkulu “belge” değeri taşımamakla birlikte, “belge”
gibi kullanılan bazı evrak ve görüntülerle seçim dönemi boyunca
rahatlıkla haysiyet cellatlığı yapılabiliyor.
Seçimler bitiyor, olan biten yargıya intikal ediyor, çoğunlukla
“belge”lerin gerçek dışı olduğu ispat ediliyor ama bunu yapanlar
amaçlarına ulaşmış oluyor.
Bu seçimlerin de aynı sahnelerle doldurulmasını arzu etmiyoruz.
İnsanların özel hayatlarına, ailelerine uzanan bir söylemi, “belge
ve bilgi üretimini” asla onaylamıyoruz.
Seçimler yereldir.
Gereksiz polemiklerle, tartışmalarla da vakit kaybetmeyelim.
Tartışmalarımızın odağı içinde yaşadığımız kentler, şehirler
olsun istiyoruz.
Kim, bizlerin hayat konforunu artırmak, şehrimizin tarihi,
kültürel, sosyal dokusunu korumak ve geliştirmek için ne yapacak,
bunlarla ilgiliyiz.
Adayların hepsinin mutlaka bir takım yetenekleri var ki,
partilerince kamuoyunun takdirine sunulduğu varsayımı ile hareket
ediyoruz.
Adayların ve arkalarındaki partilerin, niteliklerini göz önünde
tutarak bize sundukları değerli adaylarının özelliklerini ön plana
çıkarmalarını ve onları daha iyi tanıtmalarını bekliyoruz.