NASA, Güneş Sistemi'nin bize çok uzak olan bir ucunda yeni bir gezegen keşfetti. Distant Dwarf (Uzak Cüce) ya da kısaca DeeDee adı verilen gezegen, gezegenimize epey uzak bir noktada yer alıyor. Güneş Sistemi'nin uzak bir köşesinde bulunan ve keşfi bilim dünyası için son derece önemli olan DeeDee'ye ait ilk sinyaller aslında 2016 yılında alınmıştı ancak o zamanlar objenin fiziksel yapısıyla alakalı henüz çok az şey biliniyordu. Atacama Büyük Milimetre/Milimetre-altı Dizisi (ALMA) adı verilen radyo teleskopları tarafından yapılan yeni gözlemler ise bilim insanlarını şaşırttı. Çünkü DeeDee, önceden düşünüldüğünden çok daha büyük bir objeydi ve bugüne kadar tespit edilememiş olması epey şaşırtıcıydı. Kaldı ki bilim insanlarına göre DeeDee, Güneş Sistemi'nin dokuzuncu gezegeni sayılmak için uygun değil... DeeDee, Güneş Sistemi'nin en büyük cüce gezegeni olan Ceres'in üçte ikisi büyüklüğünde. Tıpkı asteroit kuşağımızın en büyük üyesi olan Ceres gibi, DeeDee de küre biçiminde olmasını sağlayacak kadar büyük bir kütleye sahip. Onun bir asteroid değil de cüce gezegen sayılmasının sebebi de aslında tam olarak bu. Elbette bu objenin ne olarak değerlendirileceğini görmek için resmi olarak sınıflandırılmasını ve isimlendirilmesini beklememiz gerekiyor. Güneş'e uzaklığı yaklaşık 137 milyar kilometre olan DeeDee, Güneş Sistemi'nin uzak bir köşesinde yer alıyor. Ve Güneş ışınlarının DeeDee'ye ulaşması 13 saat alıyor. Bu da DeeDee'yi Eris'ten sonra Güneş'e en uzak cüce gezegen yapıyor. DeeDee'nin Güneş etrafındaki bir turunu tamamlaması ise yaklaşık 1,100 yıl alıyor. Keşif bizlere Güneş Sistemi hakkında hâlâ bilmediğimiz çok şey olduğunu gösteriyor. Çalışmanın başında bulunan David Gerdes konu hakkında şunları söylüyor: "Bir zamanlar dokuzuncu gezegen olup olmadığı çokça tartışılan Plüton, aslında Güneş Sistemi'nde çok sayıda benzeri bulunan bir obje. Üstelik bu objelerin tamamı Plüton'dan küçük de değil; boyutu çok daha büyük olan cüce gezegenler de mevcut..." DeeDee gibi gezegenlerin keşfi, Güneş Sistemi'nde bulunan gezegenlerin nasıl oluştuğunu anlamamıza yardımcı olabilir. Çünkü DeeDee ve benzeri gezegenler hem Güneş Sistemi'nin geçmişini anlamamıza, hem de astronominin geleceğini öngörmemize olanak tanıyor. Görece daha yeni oluşmuş bir gezegen olduğu düşünülen DeeDee'nin kendi gezegenimizin geçmişiyle ilgili bilgi sahibi olmamızı da sağlayabileceği düşünülüyor. Gelişen teknoloji, uzayın uzak köşelerini keşfetmemizi her geçen gün kolaylaştırıyor. Şili'de bulunan radyo teleskopları yardımıyla gözlemlenen DeeDee'nin -240 dereceyle mutlak sıfıra oldukça yakın bir sıcaklığa sahip olduğu ve üzerine yansıyan Güneş ışığının yalnızca %13'ünü yansıttığı tespit edildi. Böylece büyüklüğü hakkında bugüne kadar kesin bilgilere ulaşılamayan bu objenin oldukça büyük bir cüce gezegen olduğu tespit edilmiş oldu.