Nas: 'AKP sistemin partisi oldu'
Abone olAKP sistemi eleştirerek iktidar oldu diyen Nas, partinin aldığı yüksek oyla sistemin kendisi haline geldiğini söyledi.
AKP sistemin ta kendisi
ANAP Genel Başkanı Nesrin Nas 'AKP sistemi eleştirerek iktidar oldu. Şimdi aldığı yüksek oyla 'sistemin kendisi' haline geldi. Sistemi değiştiremedikleri sürece de eriyeceklerdir'
ANAP Genel Başkanı Nesrin Nas'ın da 'Merkez Sağ'da Tapu Kavgası' ile ilgili görüşlerine başvurduk. İşte Nas'a sorularımız ve yanıtları:
- Siyasi anlamda Merkez Sağ nedir?
NAS: Siyasi merkezi güçlü bir orta sınıf oluşturur. Bu anlamda Merkez Sağ siyaseti, evrensel değerlerle geleneksel değerlerin -biri diğerini dışlamadan- buluştuğu, meşruiyetin kaynağına ilişkin hiçbir tartışmanın kalmadığı, bu nedenle değişimin çevre-merkez çatışmasına oturmadığı ve değişimin önceliğinin nitelik yani özgürlük çevre-merkez çatışmasına oturmadığı ve değişimin önceliğinin nitelik yani özgürlük ve zenginlik üretmek olduğu bir siyasettir. Merkez Sağ siyasetinde devlet toplumun çeşitliliğinden güç alır, ne topluma bir model empoze eder ne de bireyin alanını tarif eder. Aksine kendini sınırlar, varlığını sosyal hareketlilik üzerine kurar ve ekonomik akla dayanır.
- Bugün Türkiye'de Merkez Sağ boşluk var mıdır?
NAS: Evrensel içeriği ile Türkiye'de henüz ne Merkez Sağ ne de Merkez Sol vardır. Bugün Türkiye'de değişim nicelikseldir. Değişimin odağında merkez-çevre çatışması vardır. Bu anlamda yarış değişim yanlıları ile statükoyu korumak isteyenler arasındadır ve değişimi bir zorunluluk değil potolojik bir olgu olarak gören ve sosyo ekonomik yapıyı ve global dünyayı gözardı eden bir yapı değişim tartışmalarını rejimin niteliğine kilitlemektedir. Bu da Merkez Sağ'ın kaba bir sistem eleştirisi yaparak iktidara yürümesi sonucunu doğurmaktadır.
- Doğru olanı nedir?
NAS: Sistem eleştirisi yaparak iktidara gelen çevre partileri (DP, ANAP, AKP) sistemin kendisi haline gelince, yeni bir Merkez Sağ parti arayışı başlamaktadır. Oysa Merkez Sağ'a aday olan bir siyasi partinin öncelikle içe kapalılıktan kurtulması ve bunun kısa vadeli nimetleri ile ilgilenmeyi bırakması gerekiyor. Gelir dağılımını gözardı ederek, orta sınıfın eriyip gittiğini yok sayarak ve bunun tek ilacı olan eğitime yatırım görmezden gelerek çevrenin merkeze taşınmasının aracı olan partilerin Merkez Sağ'a oturması mümkün değildir.
- Merkez Sağ'da olduklarını söyleyen mevcut partilerin durumu?
NAS: Merkez Sağ'da olduğunu söyleyen partilerin hepsi çevre partileridir. Evrensel içeriği ile henüz bir Merkez Sağ parti yoktur. Merkez Sağ'ı temsil ettiklerini iddia eden partiler ya kaba bir sistem eleştirisinden ya da konjonktürel krizlerden beslenmektedirler. Türkiye AB ile müzakerelere başlayacağı noktada siyasetin içeriği de, belirleyicileri de değişecek, değişim niceliğe değil niteliğe ilişkin olacaktır. O noktada global vizyona sahip olmayan, politikalarını sadece kendini çevreleyen sorunlara ve dinamiklere hapseden, siyasetin neden özgürlük ve zenginlik üretmediğini ihmal eden ve yerel bir güç olmaya soyunan partilerin Merkez Sağ'ın temsilcileri olması mümkün değildir.
- Pekiyi, AKP'nin Merkez Sağ'da yer tutma çabalarını nasıl karşılıyorsunuz?
NAS: AKP halen bir çevre partisidir ve AKP için kritik bir süreç başlamıştır. Sistem eleştirisi yaparak iktidar olmuşlardır. Şimdi aldıkları yüksek oyla 'sistemin kendisi' haline gelmişlerdir. Burada radikal bir karar vermek zorundadırlar. Ya o sistemi iddia ettikleri gibi değiştirecekler ya da sistemin bir parçası olacaklardır. Sistemi değiştiremedikleri sürece de eriyeceklerdir. Ne zaman iktidara taşıdıkları çevrenin yaşam kalitesini yükseltecek orta ve uzun vadeli politikalara yönelirler, çevrenin tepkisinin kısa vadeli kazanımları ile ilgilenmeyi bırakırlar, o zaman Merkez Sağ'da yer tutarlar.
- Merkez Sağdaki partilerin kabul görmesi hangi koşullara bağlıdır?
NAS: Siyaset; öncelikle ülkenin neden zenginlik üretmediğini, üretiği kadarını neden adil paylaşmadığını ve özgürlük yerine neden korku ürettiğini ve merkezi oluşturmak adına yaptığı her seçimin neden merkezi daha da parçaladığını, gündeminin ilk maddesine koymak zorundadır. Rejim tartışmalarından beslenerek ve konjontürel krizlere göre pozisyon alarak, evrenselliği dışlayıp yerel bir güç olmaya soyunarak ve toplumun çeşitliliğinden güç alacağı yerde bazı kesimlerin ihtiyaç ve arzularına göre hareket eden politik devleti anlayışına son vermeden Merkez Sağ'daki partilerin kamuoyundan itibar görmesi mümkün değildir.
ANAP Genel Başkanı Nesrin Nas 'AKP sistemi eleştirerek iktidar oldu. Şimdi aldığı yüksek oyla 'sistemin kendisi' haline geldi. Sistemi değiştiremedikleri sürece de eriyeceklerdir'
ANAP Genel Başkanı Nesrin Nas'ın da 'Merkez Sağ'da Tapu Kavgası' ile ilgili görüşlerine başvurduk. İşte Nas'a sorularımız ve yanıtları:
- Siyasi anlamda Merkez Sağ nedir?
NAS: Siyasi merkezi güçlü bir orta sınıf oluşturur. Bu anlamda Merkez Sağ siyaseti, evrensel değerlerle geleneksel değerlerin -biri diğerini dışlamadan- buluştuğu, meşruiyetin kaynağına ilişkin hiçbir tartışmanın kalmadığı, bu nedenle değişimin çevre-merkez çatışmasına oturmadığı ve değişimin önceliğinin nitelik yani özgürlük çevre-merkez çatışmasına oturmadığı ve değişimin önceliğinin nitelik yani özgürlük ve zenginlik üretmek olduğu bir siyasettir. Merkez Sağ siyasetinde devlet toplumun çeşitliliğinden güç alır, ne topluma bir model empoze eder ne de bireyin alanını tarif eder. Aksine kendini sınırlar, varlığını sosyal hareketlilik üzerine kurar ve ekonomik akla dayanır.
- Bugün Türkiye'de Merkez Sağ boşluk var mıdır?
NAS: Evrensel içeriği ile Türkiye'de henüz ne Merkez Sağ ne de Merkez Sol vardır. Bugün Türkiye'de değişim nicelikseldir. Değişimin odağında merkez-çevre çatışması vardır. Bu anlamda yarış değişim yanlıları ile statükoyu korumak isteyenler arasındadır ve değişimi bir zorunluluk değil potolojik bir olgu olarak gören ve sosyo ekonomik yapıyı ve global dünyayı gözardı eden bir yapı değişim tartışmalarını rejimin niteliğine kilitlemektedir. Bu da Merkez Sağ'ın kaba bir sistem eleştirisi yaparak iktidara yürümesi sonucunu doğurmaktadır.
- Doğru olanı nedir?
NAS: Sistem eleştirisi yaparak iktidara gelen çevre partileri (DP, ANAP, AKP) sistemin kendisi haline gelince, yeni bir Merkez Sağ parti arayışı başlamaktadır. Oysa Merkez Sağ'a aday olan bir siyasi partinin öncelikle içe kapalılıktan kurtulması ve bunun kısa vadeli nimetleri ile ilgilenmeyi bırakması gerekiyor. Gelir dağılımını gözardı ederek, orta sınıfın eriyip gittiğini yok sayarak ve bunun tek ilacı olan eğitime yatırım görmezden gelerek çevrenin merkeze taşınmasının aracı olan partilerin Merkez Sağ'a oturması mümkün değildir.
- Merkez Sağ'da olduklarını söyleyen mevcut partilerin durumu?
NAS: Merkez Sağ'da olduğunu söyleyen partilerin hepsi çevre partileridir. Evrensel içeriği ile henüz bir Merkez Sağ parti yoktur. Merkez Sağ'ı temsil ettiklerini iddia eden partiler ya kaba bir sistem eleştirisinden ya da konjonktürel krizlerden beslenmektedirler. Türkiye AB ile müzakerelere başlayacağı noktada siyasetin içeriği de, belirleyicileri de değişecek, değişim niceliğe değil niteliğe ilişkin olacaktır. O noktada global vizyona sahip olmayan, politikalarını sadece kendini çevreleyen sorunlara ve dinamiklere hapseden, siyasetin neden özgürlük ve zenginlik üretmediğini ihmal eden ve yerel bir güç olmaya soyunan partilerin Merkez Sağ'ın temsilcileri olması mümkün değildir.
- Pekiyi, AKP'nin Merkez Sağ'da yer tutma çabalarını nasıl karşılıyorsunuz?
NAS: AKP halen bir çevre partisidir ve AKP için kritik bir süreç başlamıştır. Sistem eleştirisi yaparak iktidar olmuşlardır. Şimdi aldıkları yüksek oyla 'sistemin kendisi' haline gelmişlerdir. Burada radikal bir karar vermek zorundadırlar. Ya o sistemi iddia ettikleri gibi değiştirecekler ya da sistemin bir parçası olacaklardır. Sistemi değiştiremedikleri sürece de eriyeceklerdir. Ne zaman iktidara taşıdıkları çevrenin yaşam kalitesini yükseltecek orta ve uzun vadeli politikalara yönelirler, çevrenin tepkisinin kısa vadeli kazanımları ile ilgilenmeyi bırakırlar, o zaman Merkez Sağ'da yer tutarlar.
- Merkez Sağdaki partilerin kabul görmesi hangi koşullara bağlıdır?
NAS: Siyaset; öncelikle ülkenin neden zenginlik üretmediğini, üretiği kadarını neden adil paylaşmadığını ve özgürlük yerine neden korku ürettiğini ve merkezi oluşturmak adına yaptığı her seçimin neden merkezi daha da parçaladığını, gündeminin ilk maddesine koymak zorundadır. Rejim tartışmalarından beslenerek ve konjontürel krizlere göre pozisyon alarak, evrenselliği dışlayıp yerel bir güç olmaya soyunarak ve toplumun çeşitliliğinden güç alacağı yerde bazı kesimlerin ihtiyaç ve arzularına göre hareket eden politik devleti anlayışına son vermeden Merkez Sağ'daki partilerin kamuoyundan itibar görmesi mümkün değildir.