Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Sağolsunlar bu ülkede öyle bakanlar var ki, milletin
acısını-yasını doya doya yaşamasına izin dahi vermiyorlar.
İşte gördünüz!
Dün Türk Silahlı Kuvvetleri'nden sorumlu Orman Ve Su İşleri Bakanı
(!) çıktı, 25 şehit askerin ardından ettiği
sözlerle acıyı bir anda kin ve nefrete dönüştürdü.
Dutluklardan ve fidanlıklardan sorumlu Milli Savunma Bakanı sanırım
o sırada, çıkan bir yangını söndürmek için itfaiye
arayışındaydı.
"Bu durum Pakistan'da ve Hindistan'da da olduydu
arkadaşlar, çok doğal" diyor Veysel Eroğlu. Bu durum Bakan
bey için gayet doğal bir durum olabilir ama, aileler için
çocuklarının bin parça halinde eve gönderilmesi pek doğal
olmuyor.
Ama işte;
İnsan hayatının ucuz olduğu bir yerde, açıklamalar da böyle ucuz ve
bayağı oluyor!
Keşke bakan bey bu olayların yaşandığı kabile ülkeleri yerine,
olayın olmadığı ülkeleri saymayı akıl etseydi.
Mesela Japonya'da bu olaylar sonrası bakanların intihar ettiğini
hatırlasaydı. Tamam kendisini intihara davet edecek değiliz ama, en
azından "dikkatli konuş" diye bir ağız ayarı
çekmeye hakkımız vardır diye düşünüyorum.
Herkes, "İyi de Orman Bakanı niye açıklama yaptı?"
diye soruyor.
İyi de bu yeni bir şey değil ki?
Gaziantep'teki terör saldırısı sonrası İçişleri Bakanı yerine
Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Fatma Şahin'in konuşması...
Yargılama konusunda Adalet Bakanı yerine Bülent Arınç'ın açıklama
yapması...
Kültür ve Turizm konularında Ertuğrul Günay'ın yerine bizzat
Başbakan'ın demeç vermesi....
Erdoğan'ın hem Başbakanlık yapması, hem de İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı gibi çalışması tuhaf gelmedi de bu mu rahatsız
etti sizi?
Ediyor işte...
Çaresizliğin yaşandığı yerde kelimeler didik didik ediliyor. Bir
cadı avına çıkılmış gibi günah keçisi aranıyor. Acı yerini bir anda
kabaran öfkeye bırakıyor. Hatanın gerçek sahibini değil de, gaf
yapanı kendi aramızda boğuyoruz.
"Her horoz kendi çöplüğünde öter" atasözünden yola
çıkarak, "Burası benim seçim bölgem. En çok benim konuşma
hakkım var" diye kendisine uygun olmayan bir rol seçen, o
rolü oynamak için pozdan poza giren bakanlar bunu bir şekilde
başarıyor.
"Terör ve şehit" kavramları bu ülkenin kanayan
yarası.
Son on yılda 1184 askerini teröre kurban vererek "Cennette
de bile büyük bir ordu kurmuş milletin" karşısına
şehitlikle ilgili açıklamalar yapmak üzere çıkıyorsan sözünü bin
süzgeçten geçirmen gerekiyor.
Geçirmedin mi, suçlu bir anda hükümet oluveriyor.
Dün sosyal medyada kıyametler koptu.
İpini koparan hükümete küfürler, hakaretler etti. Hani olaya vakıf
olmasanız, dersiniz ki o kazara patladığı söylenen bombanın pimini
bizzat Başbakan Erdoğan çekmiş!
Dünyanın hiç bir ülkesinde başbakanlar, askerlere bomba istifleme
dersi vermiyor.
Normal olanı şu olmalıydı. Milli Savunma Bakanı'nın yanında
Genelkurmay Başkanı, onun yanında da, "Bu gece bu mühimmat
taşınacak. Denetleme var" diyerek kırmızı alarm veren o
komutan bulunmalıydı.
Denetleme demişken, askerlik yapanlar iyi bilir.
"Denetleme" adı altında bir emir verilmesi demek,
hayatın durduğu an demektir kışlada. Şimdi aynı durum var mı
bilmiyorum ama benim askerlik zamanımdan bilirim az çok.
Mutfakların, yemekhanelerin ve hatta tuvaletlerin kapatıldığı
anlardır o "denetleme" anları...
O emrin gereği yerine getirilmeden ölemezsin!
Ya da böyle ölürsün!
25 fidan kırılıp düştü toprağa işte.
İhmal sonucu hem de..
Beytüşşebaptaki 10 fidanla birlikte toplamda 35 gencin şehit olması
büyük bir acı ama, bundan daha acı olan, sistemimizi ve hatta
insanlığımızı sorgulamamız gereken daha acı 3 gerçekle karşı
karşıyayız
Birincisi;
Afyon'un göbeğinde, kendi kışlasında can veren askerlerine 11 saat
sonra ulaşan TSK'nın, Güneydoğu'da baskın yiyen ve yardım bekleyen
karakoldaki askerlerinin yardımına 24 saat sonra ulaşması normalmiş
meğer!
İkincisi;
Bazı kişilerin, "Namaz kılan tek asker
kurtuldu" diye haberler üreterek adeta diğer
askerlere hakaretin en büyüğünün edilmesi.
Üçüncüsü;
Çocuk Beytüşşebap'ta PKK ile çatışmış ve şehit düşmüş. Alevi diye
cenazesinde ne bir komutan, ne de bir siyasetçi yok!
Bu ne biliyor musunuz?
74 milyonun gözünün önünde bu çocuk için, "Pisi pisine
öldü, şehit falan değil" demektir bu!
Bu çocuk vatanı için çarpışarak şehit düşmüş. Onu inançları
ölçüsünde ebediyete yolculamak ve gerisini yaradana bırakmak
gerekirdi, bunu da beceremedik..
Şimdi bundan sonra pek çok kanalda duyacaksınız, "Olayın
üzerine ciddiyetle gidip sorumluları bulacağız ve en doğru
bilgileri kamuoyu ile paylaşacağız" diyecekler..
İnanmayın!
Biz aylar önce çakılan uçağımızı kimin düşürdüğünü daha
bulamamışız. Cephanelik niye infilak etti sorusunun cevabını bizden
sonraki nesillere bırakmak en doğrusu olur!