Nail Keçili 5 yıllık sırrı açıkladı
Abone ol"Tantan, Berna Yılmaz'ı kaçıracaktı" diyen Nail Keçili, Vatan Gazetesi'ne bu olayın perde arkasını anlattı. Keçili'nin sözleri, 5 yıllık bir sırrın aydınlanmasına neden
Cenajans'ın sahibi Nail Keçili, önceki gün kızı Nazlı Keçili
aracılığıyla dört büyük gazetenin genel yayın yönetmenine bir
mektup gönderdi. Siyaset ve işdünyasına bomba gibi düşen bu mektubu
dün sadece VATAN yayınladı. VATAN'la görüşen Keçili önemli
açıklamalar yaptı: * "Mesut Bey ile kapıları kapatıp 5 saat taşları
ortaya döktük." Mektubunuzdan bir cümle. Ne zaman, nerede, kimin
aracılığıyla? Ben bu işin bana Mesut Yılmaz ve Sadettin Tantan
tarafından yapıldığını kendi istihbaratımla tespit ettim. Birgün
Şarık Tara beni ziyaret ettiğinde kendisine Mesut Yılmaz'a duyduğum
kızgınlığı anlattım. Bunun üzerine Şarık Bey İstanbul'da Yılmaz'a
konuştuklarımızı anlatıyor. Mesut Bey de "Gel seninle hesaplaşalım"
diye beni aradı. Beyin damarlarımda yüksek tansiyona bağlı hasar
oluştuğu için tarihleri hatırlamıyorum. Ama 2003'tü. Yılmazlar'ın
Beykoz'daki evinde eşi, ben ve Mesut Bey biraraya geldik. Tam beş
saat boyunca konuştuk. * Mesut Bey görüşmeyi neden kabul etti? Onun
da çoluğu çocuğu var, o da bir insan neticede. Demek o da anlatmak
istedi. Söylediklerimden ajite oldu demek ki... * Konuşmanız bir
daha kimseye açıklanmamak üzere değil miydi? Hayır, öyle bir şerh
koymadık. Olamaz da... Bunlar benim 40 yıllık emeğimi, hayatımı yok
eden bir hikayenin ayrıntıları. Bunları konuşmamak diye bir şey
olamaz. * VATAN'ın manşetinin ardından, Mesut Yılmaz size kızmış
olabilir mi? Aradı. "Nedir bunlar" diye sordu. Ben de kaçırılma
hikayesini kastettiğini zannederek "Konuştuk ya" diyecek oldum, o
hemen "Yok onu söylemiyorum. Onu sana Berna anlatmıştı, biliyorum.
Ben sana siyasi bir şey yapmadım, onu için aradım" dedi. Böyle bir
konuşma geçti aramızda. Zaten kızması söz konusu olamaz. Bana kim
tepki gösterirse benden aynen karşılığını alır artık. Konuşmaya
devam ederim. * O beş saat boyunca tansiyon nasıldı? Hayır, son
derece medeniydik. Benim bazen sesim yükseldi ama görüşmeye devam
etmek üzere, el sıkışarak ayrıldık. * Daha sonra hiç görüştünüz mü?
Hiç. İçime sindiremiyorum hala. Hala affedemiyorum. * Niye bu kadar
kızgındınız Mesut Bey'e? Çünkü Tantan'a mani olmadı. Kendisi de
söyledi. Tantan gidip -Hanımefendi de varken- bir öğle yemeği
sırasında-, "Nail Keçili'yi alıyoruz" dediğinde sessiz kalmış.
Müdahil olmamış. Oysa kimin ne iş yaptığını bilmez mi? Bu kadar
yıldır beni tanımıyor muydu? Avusturya Lisesi'nden arkadaşım
üstelik. O adamı niye alıyorsun, doğru yap şu işi diyemez miydi? *
Niye dememiş peki, sordunuz mu? Sordum tabii, "Bana niye gıcıktın"
dedim. * Aynen bu cümleyle?.. O da ben de açık sözlü insanlarız.
Ben ona "Niye gıcıktın" dedim, o da "Çünkü senden nefret ediyordum"
dedi. * Yılmaz sizden niye nefret etsin ki? Kendisi bizzat anlattı;
beni Özal zamanından beri sevmezmiş. Ben de biliyordum zaten
sevmediğini. Anlıyordum. Bana bu konuda çok gaddar olduğunu
söylerlerdi, birgün sana zarar verebilir derlerdi hep. * "Özal
sizin görüşlerinize değer veriyor, Yılmaz'a pek itibar etmiyor..."
Sebep böyle bir şey miydi acaba? Bunu herkes söylüyordu. Özal
gerçekten her şeysini bana danışırdı. Yılmaz'la da birbirlerinden
nefret ederlerdi. Genel başkan olduktan sonra Yılmaz gitti, Fransız
reklam ajansıyla anlaştı. Ben de ortada kalınca Çiller'e gittim.
Zaten o meseleden de bana kızgınmış. Niye... Çiller'e seçim
kazandırdım diye... * Ama çalışma sözleşmesini kendisi iptal etti
demediniz mi? Tabii, ben zaten hep izin alarak yaptım bu geçişleri.
Özal'la çalışırken gidip Demirel'den izin aldım. Zincirbozan
günleriydi. O da bana "Evladım git Özal'a. Bizden daha bir şey
olmaz" dedi. Çiller'e giderken de Özal'a sordum. Kendisi
Cumhurbaşkanı, Yılmaz genel başkan olduğunda rahmetli bana "Bu
seninle çalışmaz Nail. Sen Çiller'e git" demişti. Yılmaz hayatımla
oynadı * Bir tür kıskançlık krizi mi bu yani? O yüzden mi siz içeri
girdiniz? Kıskançlık mıydı bilmiyorum, o kadarına bir şey diyemem.
Ama sonuçta göz göre göre benim hayatımla oynandı. * Beş saat
boyunca Yılmaz size ne anlattı? Tantan'dan kendisinin de ne kadar
çok çektiğini anlattı. Tantan'ın kendisine rağmen göreve
getirildiğini söyledi, kendisinin de ona mani olamadığını söyledi.
* Kim getirtmiş göreve? Tantan'ı Hüsamettin Özkan çok istemiş. *
Ama sonra Özkan'ın da zarar gördüğü bir süreç yaşanmadı mı? Tantan
öyle bir insandır. Özkan da yanıldı. * Yılmaz'la Tantan'ın hikayesi
nedir? Tam olarak aralarında ne geçtiğini bilmeme imkan yok tabii
ama Yılmaz'ın dediği şu: "Tantan öyle bir insandır ki, kime ne
yapacağı belli olmaz. Bana da çok zarar verdi. Karım bile
kaçırılmaya kalkışıldı." * Bu inanılmaz bir iddia. Bir İçişleri
Bakanı, parti genel başkanının, Başbakan Yardımcısı'nın eşini
kaçırtmaya teşebbüs eder mi? Onu Yılmaz'a soracaksınız. Kendileri
anlattı bana da... Ayrıntılarını ben anlatamam. * Ama mektuba öyle
bir cümle koyuyorsunuz ki, kedinin önüne ciğer bırakır gibi...
"Mesut Yılmaz bana'Karımı bile kaçırtmaya kalktı'dedi" diye siz
yazmışsınız zaten. Bunu da anlatmanız gerekmiyor mu artık?.. Bana
anlatıldığı kadarıyla Berna Hanım'a, -ki kendisine saygım
sonsuzdur- korumalar gelip "Anneniz hastaneye kaldırılmış, sizi
götüreceğiz" diyor. Berna Hanım bir arabaya atlayıp hastaneye
gitmek üzere yola çıkıyor. Fakat araç ara sokaklardan falan geçmeye
başlayınca Berna Hanım şüpheleniyor. Vali'yi falan arıyor. Böylece
kurtuluyor olaydan. * Bu iddiayla ilgili Tantan dava açabilir... O
dava açarsa ben beş dava açarım. Ben anlatmıyorum ki... Olayı
yaşayanlar anlatıyor. Valilikten, korumalardan çıkmaz mı bu olay
ortaya? Araştırılırsa çıkar. * Nail Bey, siz Sadettin Tantan'la
ilgili tam olarak ne hissediyorsunuz? Nefret ediyorum. Ve ömrüm
boyunca da bana yaptıklarını unutmayacağım. Bana bir şey olursa,
-Tantan sever öyle şeyleri- çocuklarım unutmayacak. Ve şimdiden de
söylüyorum, bana bir şey olursa sorumlusu Tantan'dır. * Neden size
bir şey yapmayı istesin ki? Çünkü o da benden nefret ediyor olmalı.
Başka türlü nasıl bunları yapabilir? Suçsuz bir insana bu muameleyi
nasıl reva görebilir ki? Gözaltına alındığım gün tansiyonum 28'e
çıktı. 25 yazdım mektupta inanmazlar diye. Tam 16 polis otosu
evimin önünde, nasıl çıkmasın? Polisler telsizden Tantan'a
sordular. Onun sesi, duyuyorum. "Efendim hastaymış, kendi
arabasıyla gelmek istiyor" dediler. "Reno'ya bindirin" dedi. Benden
bu kadar nefret ediyor. * Neden peki? Sizi nereden tanıyor? Benim
tahminim şu: Bir tarihte ABD'li 22 işadamı geldi. Türkiye'de iş
yapacağız. Birlikte gece kulübü Havana'ya gittik. Gece yarısı
Robocop'lar kulübü bastı. Neymiş, 12.00'de kapatmaları
gerekiyormuş. Adamlar da kimliklerini, pasaportlarını otellerinde
bırakmışlar. Adamlara öyle bir muamele yaptılar ki... Çekip gitti
onlar da... Asıl bu yüzden Tantan Efendi'nin DGM'de yargılanması
gerekiyor. Milyonlarca dolarlık işi kaybettirdi Türkiye'ye * Nefret
meselesi nereden çıktı? Ertesi gün ben de dahil olmak üzere birçok
kişi bu olayı kınayan açıklamalar yaptık. O zaman bana takmış
kafayı. "Bitireceğim bu adamın işini" diyormuş. Hatta "Atarım
arabasının bagajına eroini, alırım içeriye" bile demiş. * Siz
nereden öğreniyorsunuz bunları? Benim de korumalarım var, benim de
tanıdıklarım var. Ciddi yerlerden duyuyordum bunları. Bırakın onu,
bütün Arnavutköy halkı söylüyor. İkimiz de orada çok bulunduğumuz
için oradaki esnafa bile söylüyormuş "Ben bunu bilmem ne yapacağım"
diye... Gidip soralım oradaki börekçiye, köfteciye... Hepsi
söylüyor. * Sizin bu hikayeleriniz hep psikolojik nedenlere mi
dayanıyor yani? Yılmaz nefret ediyor, Tantan nefret ediyor...
Evren'in gözleri doldu Anladığım şu: Haddimi aştığım, birilerinin
ayağına bastığım zannıyla bana bu yapıldı. * Bir dönem art arda
işadamları kelepçelenip cezaevine götürüldü. Bunu arılayabildiniz
mi? Birisi düğmeye mi bastı? Ya da kim bastı? Türlü komplolar var.
Tantan'ın başbakan olmak için ya da onun başbakan yapılması için
planlandığı bile söyleniyor. * Asker tarafından duyum aldınız mı?
Bakın hapisten çıktığımdan beri bana en çok destek olanlar arasında
Kenan Evren yer aldı. Yazlıklarımız Marmaris'te. Birgün yine
anlatırken gözleri doldu Evren'in, benden metanetli olmamı istedi.
Eğer asker hatam olduğunu düşünse Evren benimle görüşür müydü? *
Sizce kilit isim kim? Kim konuşursa her şey daha çok açığa çıkacak?
Hüsamettin Özkan. Çok müstesna bir insandır o. O çok özel
birisidir. Aslında bu haksızlığa uğrayan herkesin konuşması
gerekiyor. * Siz Cavit Çağlar'a "Cavit Abi" diyorsunuz. Ona da "Abi
anlat" diyor musunuz? Diyorum ama onların işi daha zor. Onlar banka
sahibiydi. O da anlatmak istiyor. * Murat Demirel'e sinir oluyor
musunuz? Oluyorum tabii. Olmaz mıyım? Ben bankacı değilim, bir şey
değilim başıma ne işler geldi. Tantan görüşmedi * Hiç görüşmüyor
musunuz? Mecburen, davayla ilgili. * Arkadaş değil miydiniz? O da
yalan. Tabii ki görüştüğüm bir insandı. Ama bu yıllara dayalı bir
dostluk değildi. Bir gazete bir fotoğraf yayınladı. Murat
Demirel'le ben yan yanayız. "Yıllara dayalı dostluk" diye verdiler.
Oysa o fotoğrafın ucunda Evren de vardı. Onu kesmişler. O gazetenin
patronuna rağmen, onun ricasına rağmen o fotoğraf yayınlandı. Demek
ki ısrarla yayınlayan genel yayın yönetmeni bir yerden emir aldı.
Aynı şekilde Dinç Bilgin'e de çok kırgınım. O da beni Etibank
meselesinde üzdü. * "Paranın Allah'ı yoktur" derler ya, gerçekten
yaşadınız mı bunu? Yaşadım tabii. Vehbi Koç'la çok iyi
tanışıklığımız vardı. Mustafa Koç arkadaşımdı. Hiçbir şekilde
arkamda durmadı. Sabancılar'ın şirketleri anında ilişkilerini
bitirdi. Beni TÜSİAD'dan atmaya çalıştılar. * Kirlendiğinizi mi
düşündüler acaba? Herhalde ama, Dinç Bilgin'i atamadılar. * Niye?
Yemedi çünkü. Beni Sedat Aloğlu, Dinçkök kardeşler, Selçuk Yaşar
korudu TÜSİAD'da... Ama ben ayrıldım. * Peki siz ne olursa
rahatlayacaksınız? Tantan bana bunu niye yaptı? Bunu öğrenmek
istiyorum. Beni kim d..zdü? Ve bunun ölçütü neydi? Bunu
öğrenmeliyim. Hakkım bu... * Tantan'a hiç sormadınız mı? Hiçbir
zaman konuşmadı benimle. Hala da konuşmuyor. * Bir araya gelmek mi
istiyor musunuz? Gazetenizde bir araya getirin bizi, iki medeni
insan gibi konuşalım. Duyduğuma göre şimdilerde "Biz dolduruşa
geldik" diyormuş. * Kime demiş bu lafı? Eski Turizm Bakanı Bahattin
Yücel'e... Açın, sorun. Kendisi benim dostumdur. Tantan da neden
yaptığını anlatsın bana. Mesut Yılmaz, ama doğru ama yanlış çıktı
erkek gibi karşıma. O da çıksın. Ama gelmez. * İzin verirseniz
şimdi arayayım, belki de kabul eder. Kabul ederse konuşacak
mısınız? Hemen arayın lütfen. Ama telefonu bana vermeyin.
(Gerçekten de Tantan'ı arayıp soruyoruz: Nail Bey'le birlikteyiz.
Sizinle bir araya gelmek, görüşmek istiyor. Böyle bir şeyi kabul
eder misiniz? Yanıtı net oluyor: "Bunu geçelim. Söyleyeceğiniz
başka bir şey var mı?" Bu kısa konuşmanın ardından Keçiliyle
röportaja devam ediyoruz.) * Kabul etmedi. Ben size söylemiştim. *
Sabah konuştuk, kendisi yargıya başvuracakmış zaten. O bir
başvuruyorsa, ben on başvururum. * Siz Tantan'ı ağır suçlamalarla
itham ediyorsunuz ama sokakta da insanların "Eline sağlık, senin
sayende yolsuzlukların üzerine gidildi" dendiğine de bizzat tanık
oluyoruz. Bunu nasıl açıklıyorsunuz? Ben de sokakta yürüyemiyorum,
insanların elini sıkmaktan. Gelip bana "Abi yazık ettiler sana"
diyorlar. Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök bile
mektubu verdikten sonra dün (önceki gün) kızıma "Diğerleri neyse de
olan sizin babanıza oldu" demiş. * AKP'yi beğeniyor musunuz? Çok
beğeniyorum. Ben böyle olacaklarını çok önceden de biliyordum. *
Devletten 10 trilyon alacağınız olduğunu söylüyorsunuz. Onlarla
böyle bir irtibata girdiniz mi, meramınızı anlatmaya çalıştınız mı?
Dışarı çıksam ertesi gün HaberTürk'te çıkıyorum. Ankara'ya gitsem
Fatih Altaylı yazar, "Nail Keçili yine Ankara'da dolaşıyor" diye. *
Peki neden şimdi konuşuyorsunuz? O mektubu niye 2 Mayıs'ta değil de
2 Ağustos'ta gönderiyorsunuz? Bu olaylardan sonra inzivaya
çekildim. Marmaris'teki yazlığımda yaşamaya başladım. İnsanlardan
kaçtım. * Mahçup olduğunuz için mi? Hayır, insanlardan nefret
ettim. Buraya gelirken uçakta eskiden birlikte iş yaptığım,
görüştüğüm bir grup işadamıyla karşılaştım. Resmen kilolarca ter
attım. İstemiyorum insanlarla birarada olmayı. Piyasaya çıkacağım *
Ne yaptınız o kadar süre boyunca? At yetiştirdim, sebze
yetiştirdim. Ve bunları da kirayla yaptım. Koskoca Nail Keçili
kirayla iş yapar hale geldi. * Ve şimdi yine Cenajans'tasınız.
Niye? Kızım Nazlı "Gel artık baba, işinin başına geç" dedi. Bana
ihtiyacı vardı. Ben de döndüm. * Dönüşüm muhteşem olsun diye mi bu
açıklamaları yapıyorsunuz? İş yapacağım insanların benim ne
yaşadığımı bilmelerini istiyorum. Ayrıca çok doluyum. Eğer ben ya
da benim gibi insanlar konuşmazsa başkaları da aynı şeyleri
yaşamaya devam eder diye korkuyorum. Bu, iş dünyasına yapılmayacak
bir haksızlıktı ama yaptılar. Mesut Yılmaz da kabul ediyor, "Hata
yaptık" diyor. * Ne iş yapacaksınız? Reklamcılık mı? 20 şirketimiz
var. İthalat, ihracat... Ayrıca medyaya atılmak istiyorum. *
Ortaklık gibi bir şey mi? Evet, şu anda sahibi olamam. Ama piyasaya
yeniden bir Nail Keçili olarak çıkacağım * Bu hikayenin sonunda
"Beş kuruşluk yolsuzluk yapmadım" diyebiliyor musunuz? Asla
yapmadım. Haber : Devrim SEVİMAY Fotoğraf : İlker AKGÜNGÖR Kaynak:
Vatan Gazetesi