M.Y.Yılmaz'dan şiirli veda

Abone ol

Doğan Grubu'yla yollarını ayıran Mehmet Yakup Yılmaz bugün son yazısını yazdı. Yılmaz'ın veda yazısı oldukça duygusaldı.

Bir dönem Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği de yapan Mehmet Yakup Yılmaz, bugün son yazısını yazarak okurlara veda etti. şeklinde şiirsel bir veda yazısı yazan Yılmaz, yazısının finalini 'büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim' diye bitirdi. Yılmaz'ın önümüzdeki günlerde Sabah Gazetesi'nde köşe yazılarına başlayacağı bekleniyor.

Yazı: Mehmet Y. Yılmaz
Kaynak:

- Geçen gün babamın ve Ömer'in ölüm yıldönümleriydi.. Bir yıl arayla, aynı günde, aynı hastalıktan kaybettik. Onları, yapmamı isteyecekleri gibi andım, "Bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul'un..."
Önce en çok merak ettiklerini düşündüğüm "bu dünyadan" haberler verdim: Stanno tutti bene! Herkesin keyfi yerinde. Appiah iyi çıktı, Rüştü döndü, Everton'a hazırlık maçında beş çektik.
Gece oradan oraya dolaşırken fark ettim ki bu yaz iyi geçmemiş!
Benim açımdan değil tabii. Müzik endüstrisinden söz ediyorum.

Komik şarkı!

Ben yılları ve mevsimleri o günlerin gözde şarkılarıyla hatırlarım hep.
Ve fark ettim ki bu yazdan hatırlayacağım çok az şarkı var..
Bu yılın "komik şarkısı"nı "Var ya Alişan" söylüyor: "Bu konulara girmeyelim / Olay bitmiştir, büyütmeyelim" diye bir şarkı. Aslında acıklı bir şeylerden söz ediyor, "dengi dengine vurmayan bir davul" hikâyesi. Havuzlu evlerde oturan zengin kız, kaldırım taşını yastık yapan fakir oğlan. Ama sözler arka arkaya öyle dizilmiş ki ağlamak bir yana kahkahalarla gülmek istiyor insan.

'Dicey'lerin sevgilisi

"Anlaşılmaz Türkçe" şampiyonu Rafet El Roman'a rahatlıkla "yazları en iyi kullanan şarkıcı" unvanını da verebiliriz diye düşünüyorum.
Radyoların "dicey"lerinin de en çok sevdikleri o olmalı.
Hani şu, "Hepinizi seviyorum... Siz de birbirinizi sevin, derdi tasayı bırakın" gibi sözleri, R'leri yuvarlayarak, kelimelerin sonlarını yutarak söyleyen "dicey"lerden söz ediyorum.

Yaşı 20'yi ancak bulmuş küçücük kızların verdikleri bu öğütleri tutmaya kalkarsak, bizim gibileri teneşirin paklayacağını da biliyorum elbette.
Rafet El Roman "Yüreğimle seviyorum" diye yine aksanlı Türkçesi yüzünden anlaşılması oldukça zor bir şarkı söylüyor.. "Seviyorum deli gibi ölümüne / yaşıyorum acısını bile bile / sevabını günahını çekiyorum / yüreğimle seviyorum"... Ama ne yalan söyleyeyim, belki de magazin basınındaki haberlerin etkisi altında kaldığım için hiç inandırıcı olamıyor. Kulağıma, Serdar Ortaç'ın rönesans dönemi aryaları söylemesi gibi geliyor!

Herkesin favorisi

Türk pop müziğinin en büyük ismi hiç kuşkusuz Sezen Aksu ve bize bu yılı da iyi hatırlamamız için güzel şarkılar söyledi. Ama kalabalıkların çalan şarkılara tepkisinden anlayabildiğim kadarıyla, "Yanmışım, sönmüşüm ben" herkesin favorisi.

"İstersen kapat kapıları / açma bir daha hiç / istersen al beni içeri / tut ölene kadar /ben çoktan hazırım / bana layık gördüklerine / gel dediğin an bir daha bakmam dönüp geriye..."
Şarkı çalarken başlarını efkârlı efkârlı sağa sola sallayan kızlara baktım da hiçbirinin havası öyle "gel deyince gelecek" gibi görünmüyordu. Gerçi bunun daha kötüsü "git deyince gitmeyen"lerdir ama şimdi konumuz bu değil.

Geleceğin Sezen Aksu'su

Benim için bu yılın en iyi iki şarkısı aynı kişiye ait: "Depresyondayım Göksel."

İddialı konuşmaktan pek hazzetmem ama geleceğin Sezen Aksu'su da o olacak gibi görünüyor gözüme... Kendi sözlerine yaptığı bestelerle bir albümde bu kadar çok 'hit' şarkı çıkaran başka kaç genç sanatçı var?
Şarkılardan ilki, "Bi' seni konuşurum" adını taşıyor. Gerçek aşkı, Rafet El Roman gibi ağlayıp zırlamadan, Alişan gibi kafasını taşlara vurmasına gerek kalmadan, Serdar Ortaç gibi boyun kırıp bel bükmeden anlatabilen kaç şarkı var?

İkincisi bence bu yılın en iyi şarkısı: "Ben bu gece karar verdim / kuş olup gökte uçmaya / sevdiğimi, kızdığımı / dünyaya haykırmaya..."
Göksel'in bu şarkısında bir de şöyle bir bölüm var: Puslu puslu duruyordum / uslu uslu yaşıyordum / açıklarda yüzmenin / tam zamanı şimdi..."

Neşeli veda...

Ve şarkıya uyuyorum, siz bu "mısraları" okurken açıklarda yüzüyor olacağım.

Bu aynı zamanda Milliyet'teki bu köşede sizlerle son buluşmam. Zaten bu yazıyı biraz "dalgaya" vurmamın bir nedeni de bu... Hüzünlü vedalar benim işim değil, beni gülerken hatırlayın...
İlerleyen günlerde Hürriyet'teki yeni köşemde de karşılaşırız; Doğan Burda'nın dergilerinde buluşuruz...

Ben de Milliyet'i ve sizleri hep mutlu bir tebessümle hatırlayacağım, çünkü dört buçuk yıldır buradaki arkadaşlarımla hem çalıştık, hem de gülüp eğlenmeyi başarabildik. Bunu yaparken de sizlere iyi bir gazete sunduk diye düşünüyorum.

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim!

Günün Önemli Haberleri