İmralı ile başlatılan görüşmeleri konuşuyoruz bir haftadır. Oysa
bir ay önce Öcalan’ ı asma noktasındaydı hükümet. Bugün ise diğer
müzakere görüşmelerinden farklı olarak, Öcalan merkezli bir çözüm
arayışına girildi. Bir ülkenin gündemi bu kadar hızlı değişiyorsa,
hiçbir gündemden umut beslenemez/besleyemem.
Başlayan müzakereleri, Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata’ nın daha
İmralı’ da olduğu saatlerde basına servis edilen haber ile duyduk.
Bu haberin hemen ardından bu görüşme öncesinde MİT Müsteşarı Hakan
Fidan’ ın Öcalan ile 2 kez görüştüğünü ve bu görüşmeler
neticesinde, BDP’ den belirlenen bu iki ismin İmralı’ ya gittiği
ortaya çıktı.
Başlayan bu sürece, “İmralı Görüşmeleri” dendi.
Çünkü diğer müzakere süreçlerinden farklı olarak, çözümün merkezine
Öcalan konuldu.
Ayyuka çıkan görüşmelerin sonrasında yapılan grup
toplantılarında partiler tavırlarını ortaya koydu:
-CHP: Hükümete kredi açıyoruz diyerek sürece
destek vereceğini açıkladı. (Gerçi Başbakan Erdoğan CHP kim oluyor
da bize kredi veriyor dedi.)
-MHP: Beklenen tepkiyi verdi. Bu süreci karşı
olduğunu Bahçeli en ağır ifadeler ile anlattı. Hatta planlanan
Silivri ziyaretini, siz terör başı Öcal ile görüşüyorsanız bizde
Silivri’ ye gider terörle mücadelenin bir zamanlar başı olan İlker
Başbuğ ile görüşürüz diyerek açıkladı.
-BDP: Demirtaş, Kandilin ve BDP ‘nin içinde
olmadığı bir sürecin çözüm getirmeyeceği vurguladı. Tutuklular
serbest bırakılsın ve Öcalan halkı ile buluşsun dedi. (Demirtaş’ ın
İmralı’ ya giden, Türk ve Ata’ dan basın yolu ile haberi oldu
izlenimi var bende.)
-AK Parti: Başbakan Erdoğan, yeni başlayan bir
şey yok eskiden olduğu gibi şimdide görüşmeler devam ediyor dedi.
Öcalan’ ın dışarı çıkarılması gibi bir şeyin kendi dönemlerinde
olmayacağının altını çizdi ve terör örgütü sınırlarımızdan çıkmalı
dedi.
Basitçe mecliste grubu bulunan partilerin verdiği ilk tepkiler
böyleydi. Daha partilerin ilk açıklamalarında çözümden ne kadar
uzak olunduğu gösteriyor aslında.
Müzakerenin bu tarafı böyle peki diğer tarafında durum ne?
İmralı görüşmelerinin hemen ardından Karayılan; PKK’ nın sınır
dışına çekilmeyeceğini ve barış için silahlı güçler ikna edilmelisi
gerektiğinin altını kalın çizgiler ile çizdi.(Bazılarının ifadesi
ile frene bastı.)
Diğer taraftan örgütün Avrupa yapılanması, Öcalan’ ın
şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini ve telefon ile görüşme
imkânı verilmesini, tıpkı Osla’ da olduğu gibi tekrar etti.
Siz her ne kadar Öcalan’ ı sorunun çözümünün merkezine koyup bu
yeni sürecin adını “İmralı Görüşmeleri” koysanız
da, İmralı artık bu sorunu tek başına çözecek kudrete sahip
değil.
Öcalan, tam 14 yıldır içerde ve örgütün üzerindeki otoritesinin
eskisi kadar etkili olmadığı aşikâr. Örgütün bu süreçte Öcalan’ ı
tavsiye etmeyeceği garantisini hiç kimse veremez. Unutmayalım ki
örgüt gücünü sadece eli silahlı militanlardan değil, yıllık 700
milyon doları geçen bir ekonomik güçten de alıyor. Bu gücüde öyle
kolay kolay bırakacaklarına inanmak saflıktır.
Müzakere sürecinin barış ile noktalanmasını bende çok istiyorum.
Ancak, ne Yeni Anayasa konusunda bile anlaşamayan siyasi
partilerin bu sorunun çözümü konusunda uzlaşacağına ne de elindeki
silahın ve cebindeki paranın gücünü bırakacak bir örgüt olduğuna
inanmıyorum.
Ama müzakerelerin devam etmesini sonuna kadar destekliyorum.
Hatta yıllarca sürsün, silahlar sussun masalarda konuşulsun. En
azından bu süreçte gençlerimizi toprağa vermeyiz diye umuyorum. Bu
bile büyük bir kazanımdır.
Sonuç olarak süreç bir müzakereden çok münazara olacak. Taraflar
kendi isteklerini ve kendi görüşlerini sonuna kadar savunacak,
uzlaşı değil birbirini alt etme peşinde koşulacak ve bir yerde
herkese masadan kalkacak.
---
Adana'da Amerikan Askeri Camiye Girip
Kur'an Parçaladı!
İncirlik üssünde görev yapan Amerikan askerlerinin yılbaşı
akşamı 10'uncu Tanker Üs Komutanlığı' ndaki camiye girip, ahşap
minberi parçaladıkları, camları kırdıkları ve Kuran'ı Kerim'leri
parçaladıkları iddiaları var.
Hükümetin bir an önce bu konuda kamuoyunu bilgilendirmesi
gerekiyor. Eğer bu iddialar doğru ise, bir an önce sorumluları
bulunmalı ve gerekli cezalar verilmelidir.