Bir taraftan maske, mesafe, temizlik tedbirleri için dikkatleri
yoğunlaştırıyor, diğer yandan da hafta sonları sokağa çıkma
kısıtlamaları içinde yaşıyoruz. Lokantalar, pastaneler ise sadece
paket servis için açık. Allah esnafın da yardımcısı olsun. Alınan
sosyal yardım destek önlemleri pek çoğu için suni teneffüs bile
sayılmaz. Ama imkânlar dâhilinde ancak bu kadar oluyor.
2020’nin ilk üç ayında önüne geçilir diye düşünülen virüs 2020
bitiyor, bitmedi. Aşı ile tünelin ucunda ışık göründü ama
mutasyonla bu da sıkıntıya girdi.
Mutasyonlu corona virüs için şu ana kadar onay alınan ve
uygulanmasına başlanacak olan aşıların yeterli olup olmayacağı
tartışılıyor. Yüreklere su serpen açıklamalar da oluyor; en fazla
altı hafta içinde yeni duruma uygun aşı üretilebileceği
yönünde.
Aşı tartışmalarında kafa karıştıranlar oluyor. Kimisi olalım,
kimisi olmayalım gibi fikirler ileri sürüyor veya Çin aşısı mı,
Alman aşısı mı, Amerikan aşısı mı gibi seçenekleri gündeme
getiriyor. Hangisi olursa olsun, yeter ki bu işin sonuna ulaşalım.
Bir an önce kurtulmak için bulduğumuz ilk aşıyı olmakta yarar var.
Hepsinin de etkisinin yüzde yetmişbeşlerde veya üzerinde olduğu
bulguları var. Hal böyle olunca tartışmalarla kafaları
bulandırmanın anlamı yok.
Yeni yıl için insanların akıl almaz organizasyonlara girdikleri
haberleri var. Allah akıl fikir versin, derler ya tam da öyle bir
şey… Bu kadar fena bir aymazlık olur mu? Hem kendi canınızı hem de
başkalarının sağlığını bu denli tehlike altında bırakmaya değer
mi?
Elbette tüm sektörlerin yaşaması için tedbirler alınmalı,
gereksiz ise hiçbir kısıtlama olmamalı ama gelinen bu fena durumda
bir takım işyerlerine kısıtlama uygulanırken, insanların toplu
halde bulunmamaları için önlemler getirilirken yılbaşı kutlamaları
için otellerde organizasyonlar mantıklı olabilir mi? Her ne kadar
bu konuda İçişleri Bakanlığı bir genelge ile kısıtlamaları ortaya
koymuş ise de, görünen o ki, yılbaşının hemen sonrasında kutlama
yapanlardan dolayı yeni bir dalga ile karşılaşma ihtimalimiz
yüksek…
Lütfen hep birlikte dikkat edelim ki, normal hayatımıza hep
birlikte başlama fırsatı bulalım. 2020 böyle bitecek, 2021’in
bitişinin arzuladığımız gibi olması için kurallara uymamız
gerekiyor. Her gün yeni kayıp haberleri ile sarsılıyor ve derin
acılar yaşıyoruz.
Ölümler çok arttı. Günlük 250 civarında seyrediyor. Yoğun
bakımlarda doluluk seviyesi yüksek. Artık hastaları kolay kolay
hastanelere bile almıyorlar ve evlerine yolluyorlar. Muhtemelen
evler hastalığın bulaşıcılığının önlenmesi ve hastanın sağlığı
bakımından daha güvenli ki böyle bir yola başvuruluyor. Ancak
evlerde yakınların birbirlerine hastalık bulaştırma oranlarının
arttığı konusunda yayınlar yapılıyor.
Prof. Dr. Orhan Kural da corona virüs dolayısıyla vefat etmiş.
Medyatik birisi idi. Kendisi ile hiç tanışmadım ama sigara ve
bağımlılık karşıtı faaliyetlerinden bilirim. Gençlerin ruh ve beden
sağlıkları için yaptığı faaliyetler, çevre duyarlılığı,
hayvanseverliği akademik alanındaki başarılarının önüne geçmişti.
Hatta onun bu konudaki militan ısrarı zaman zaman kendisine yönelik
fiili şiddeti de beraberinde getirmişti. Vasiyetini de okudum.
Duygulandım. Giderken bile bu ülkenin ve insanların iyiliği için
çalışan bir nadide insan… Elim bir kayıp. Allah rahmet eylesin.
Ailesinin, yakınlarının, öğrencilerinin, sevenlerinin başı sağ
olsun…