Musul'da son durum! Türkiye'nin vahim hatası
Abone olVatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır, IŞİD'in Musul'da yönetimi ele geçirmesini Türkiye'nin de aralarında bulunduğu uluslararası güçlerin büyük hatası olduğunu yazdı.
Irak Şam İslam Devleti örgütü-IŞİD, Irak'ın en büyük kenti Musul'da dün yönetimi ele geçirdi. Bugün ise IŞİD ordusu Kerkük'e doğru ilerlemeye başladı.
Peki Irak'taki bu gelişmeler Türkiye için ne anlam ifade ediyor? Bu sorunun yanıtı Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır bugünkü köşesinden verdi.
IŞİD NEDİR? IŞİD ORDUSUNUN GÜCÜ NE?
IŞİD'in El Kaide'yle olan yakınlığını analiz eden Çakır, El Kaide tehlikesi Türkiye'nin kapısında uyarısında bulundu.
Ruşen Çakır'ın bugünkü yazısından öne çıkan bölümler şöyle:
"Her ne kadar El Kaide merkeziyle sorunları olsa da IŞİD’in (Irak Şam İslam Devleti) ideolojik-politik olarak bu uluslarötesi şebekeyle aynı hatta olduğu açıktır. Dolayısıyla IŞİD’in Irak’ın en önemli şehirlerinden Musul’un önemli bir bölümünü ele geçirmiş olmasını El Kaide’nin kapımıza dayanması olarak görmek yanlış olmaz.
Aslında bu ilk değil.
IŞİD öteden beri Suriye’deki varlığıyla Türkiye ile bir tür komşu durumunda, hatta iddialara göre IŞİD’e eleman ve malzeme aktarımında topraklarımız da kullanılıyor.
HÜKÜMETE AĞIR ELEŞTİRİ
Şunun altını kalın bir şekilde çizmemiz gerekiyor:
Bugün IŞİD Musul’da bayrak sallandırabiliyorsa bunun sorumluları Bağdat, Washington, Tahran ve Ankara ile Erbil’dir. İşin Irak, ABD, İran boyutunu bir kenara bırakıp Türkiye ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) ayağına bakacak olursak şunu görüyoruz:
Suriye’deki iç savaşta Abdullah Öcalan (dolayısıyla PKK) çizgisindeki PYD öne çıkınca, Ankara ile Erbil koordineli bir şekilde onunla aralarına mesafe koydular, etkisini sınırlamaya çalıştılar ve bundan da doğal olarak en çok Nusra Cephesi ve IŞİD gibi aynı bölgede nüfuz mücadelesi veren radikal İslamcı yapılanmalar istifade etti.
VAHİM HATA
Musul’un IŞİD’in denetimine geçmesi bunun ne kadar vahim bir stratejik hata olduğunu gözler önüne seriyor. Eğer Abdullah Öcalan’ın geçen yılki Newroz mesajında önerdiği gibi Ankara, bölgede Kürtlerle stratejik bir işbirliği yolunda adımlar atmış olsaydı IŞİD bu kadar palazlanmaz ve muhtemelen Musul’daki bu hamleye cesaret edemezdi. Bütün bunlar yaşanmış olsa bile, en azından Ankara’nın El Kaide çizgisindeki yapılanmalarla ilişki içinde olduğu yolundaki kuşkulara yer olmazdı.
MUSUL DERSLERİ
Musul’da yaşananlardan hareketle şu notları düşebiliriz:
1) ABD’nin Irak işgali bu ülkeye huzur getirmedi, getireceğe de benzemiyor.
2) Bağdat yönetiminin, özellikle ordusunun ne kadar güçsüz olduğu, Amerikan ordusu çekildikten sonraki ilk ciddi hamlede ortaya çıktı.
3) Başbakan Maliki’nin güçsüzlüğüne rağmen KBY’nin peşmerge desteği önerisini kabul etmemesi büyük bir yanlış olarak kayda geçti.
4) Musul’u terk edenlerinin çoğunun KBY’ne sığınması, Kürtlerin güç ve önemini ortaya çıkardı.
5) PKK, IŞİD’in muhtemel bir saldırısına karşı KBY’ye destek önermesi bu iki rakip Kürt yapılanması arasındaki mesafeyi daraltabilir.
6) Ankara ne yaparsa yapsın, Musul olayından sonra Erbil’in Suriye’de PYD’ye karşı eski dışlayıcı tavrını sürdürmesi mümkün görünmüyor.
7) IŞİD’in Suriye’de Kürtlerden yiyebileceği darbeler onun Irak’taki varlığını da tehlikeye atabilir. Bu nedenle olsa gerek IŞİD sözcüleri Kürdistan’a saldırmayacaklarını açıkladılar.
8) Musul olayı, El Kaide’nin Şii düşmanı ideolojisi nedeniyle, azalmış olan mezhep savaşı ihtimalini yeniden tırmandıracağa benziyor. Bundan bölgedeki tüm ülkeler olumsuz etkilenecektir.
9) El Kaide’nin Suriye ve Irak’ta uzun süre tutunabileceklerini sanmıyorum. Ancak tam olarak yok edilmeleri de asla mümkün olacağa benzemiyor. Şu ana kadar bu ülkedeki faaliyetleriyle bölgeyi zaten epey altüst etmiş olan El Kaide çizgisindeki grupların Musul sonrasında çok daha ciddi bir tehlike teşkil ettikleri aşikâr.
10) Türkiye’nin bütün bu yaşananlardan olumsuz anlamda etkilenmemesi kesinlikle mümkün değil. Peşpeşe yapılan son derece vahim stratejik hataların şu ana kadar ödediklerimizden çok daha ağır faturaları önümüze konacaktır.
11) Ankara’nın bundan sonra yapabileceği en vahim yanlış, Musul’daki durum nedeniyle sıkıntı yaşayan Bağdat ve Erbil ile dayanışmaya gitmeyip, onların zor durumlarından istifade etmeye kalkmak olur. Sanmıyorum ki böyle bir yola gidilsin zira Ankara, onca deneyin ardından, El Kaide’yi kullanmaya kalkanın yandığını idrak etmiş olmalı.
TÜRKİYE'NİN ÖNÜNDEKİ BÜYÜK RİSK
Türkiye’nin önündeki en büyük risk, topraklarımızın El Kaide benzeri örgütler tarafından bir "cihad alanı" olarak görülmesidir. Dünyanın dört bir yanında, bu arada Irak ve Suriye’de çok sayıda Türkiye vatandaşının El Kaide saflarında gönüllü olarak savaştığı bilindiğinde bu tehlikenin altyapısının zaten hazır olduğu da anlaşılır. Nihayetinde Irak ve Suriye’nin yanında Türkiye El Kaide için esas büyük lokmadır.
Ruşen Çakır yazıları