Mustafa Varank: Bu işte biz değil, Volkswagen kaybeder
Abone olSanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Volkswagen'in Türkiye'ye yatırım yapmama kararını değerlendirdi. Varank, "Bu işte biz değil, Volkswagen kaybeder. Biz kendi otomobil projemize güveniyoruz." dedi.
Bakan Varank, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Başkanı
Turgay Türker ile beraberindeki yönetim kurulu üyelerini kabul
etti. Görüşmede, Kovid-19 salgınının etkileri, yatırımlar,
teşvikler, Türkiye'nin Otomobili, ham madde tedariki, konteyner
üretimi ve Volkswagen'in Türkiye'ye yatırım yapmaktan vazgeçmesi
kararı değerlendirildi.
Zor bir yılın geride kaldığını ifade eden Varank, gelecek
dönemde hizmet sektörüne bağlı iş alanlarında güzel gelişmelerin
görülebileceğini söyledi.
Varank, salgının başından beri aktif bir mücadele verdilerine
dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Proaktif olduk ama panik de
yapmadık. Yabancı ziyaretçilerle konuştuğumuzda 'Bu süreci çok iyi
yönettiniz.' diyorlar. Bu salgın, tüm dünyada tedarik zincirlerini
etkiledi. Bu dönem, daha fazla dayanışmanın olması gereken bir
dönem. Tek tedarikçiyle, tek kutuplu bir dünyayla artık sistemi
devam ettirmek çok mantıklı ve mümkün değil. Yeni arayışlara,
partnerlere, ortaklara yönelindiğini görüyoruz. Bu ortaklıklardan,
arayışlardan Türkiye'nin kazanan olabileceğine yüzde 100
inanıyoruz, bunun sinyallerini alıyoruz."
"Yatırım iştahı sürüyor"
Yatırım iştahının ulusal ve uluslararası alanda ciddi şekilde
sürdüğünü vurgulayan Varank, 2019 ve 2020 yılları
karşılaştırıldığında Türkiye'de teşvik belgesi sayısında büyük
artış olduğunu bildirdi.
Varank, Türkiye'nin üreten ve her türlü ihtiyacını karşılayabilen
bir ülke olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Türkiye nitril eldiven üretilmeyen bir ülkeydi. Bu sektörün tamamı
Uzak Doğu'daydı. Şu anda üç firma birden nitril eldiven yatırımı
yapıyor. İnşallah mart ayında kendi ülkemizde üretilen eldivenler
kullanılacak. Çok basit bir şey ama biz bunu maskede de gördük.
Olmadığında ne kadar değerli olabildiğini, ülkelerin birbirleriyle
savaş çıkarma noktasına geldiğine şahit olduk. Yatırım tarafındaki
bu iştah, bizim doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Bu iştahın devam
etmesini bekliyoruz. Bunun, üreten Türkiye'ye kazandıracağını
görüyoruz. 2019'da 4 bin 875, 2020 yılında 9 bin 335 teşvik belgesi
düzenlenmiş. İmalat sanayisinde 2019'da sadece 2 bin 948 belge
vermişiz, 2020'de verdiğimiz belge adedi 6 bin 419. Hem yatırımlar
hem de imalat yatırımları artıyor. Biz gelecekten gerçekten
umutluyuz."
Salgına rağmen girişimcilerin başarılarının kendilerini
gururlandırdığını vurgulayan Varank, bir oyun firmasının 1,8
milyar dolar karşılığında satıldığını anımsattı. Varank,
"Konjonktürün ve Türkiye'nin uluslararası konumlanmasının tam
yerinde olduğunu görüyoruz." ifadelerini kullandı.
"İlk araçlar büyükelçilere"
Varank, Türkiye'nin Otomobili'nin 2022 sonunda seri üretim
bandından ineceğini söylediklerini hatırlatarak, açıklanan takvimde
an itibarıyla herhangi bir değişiklik olmadığı bilgisini verdi.
Otomobilin çok beğenildiğini belirten Varank, şöyle devam
etti:
"Araba konusu herkesi ilgilendirdiği için bir sahiplenme var.
Eleştiriler de var, 'Global firmalarla çalışıyorsunuz. Parçaların
bir kısmını yurt dışından alacaksınız, bu nasıl yerli otomobil?'
diye. Ben onun örneklerini veriyorum. Şu anda global tedarik
zincirlerine baktığınızda hangi araç yüzde 100 bir ülkenin kendi
toprakları içinde üretiliyor ki? Nasıl rekabetçi olacaksınız?
İnsanların daha fazla satın almasını ikna edeceksiniz, ona göre bir
politika izliyorsunuz. Biz, fikri mülkiyet hakları yüzde 100
ülkemize ait olan, mühendisliğini kendi insanımızın yaptığı bir
otomobilden bahsediyoruz. Tabii ki tedarikçileri arasında başka
insanlar olabilir. Dünya otomotiv endüstrisi o kadar hızlı
gelişiyor ki biz buna artık otomobil demiyoruz, bu artık akıllı bir
ürün. Türkiye, çok önemli bir otomotiv üreticisi. 33 milyar
dolarlık otomotiv, yedek parça ve mühendislik ihracatı yapan bir
ülke. Eğer siz sadece tedarikçiyseniz genel merkezlere bağlı
dönüşümü yapabilirsiniz. Biz Türkiye'nin Otomobili ile ülkede bu
kabiliyetleri kendimiz tetikleyeceğiz, geliştireceğiz ve Türkiye'de
mobilite ekosistemi oluşturacağız. Burada hiçbir sıkıntı yok.
İnşallah 2022'nin sonunda bu araçlar banttan indiğinde tüm
Türkiye'nin gurur duyduğu bir aracı karşımızda hep birlikte
göreceğiz."
Varank, çıkan ilk araçlardan Türkiye'nin dünyadaki büyükelçilerine
göndermek istediğini belirterek, "Büyükelçilerimiz gururla o
ülkelerde o araçlara binsinler, ülkelerin caddelerinde bizim
otomobilimizle gezsinler, tüm dünyaya bunu göstersinler, böyle bir
hayalim var. Bunu da başarabilirsek hoş bir şey olur diye
düşünüyorum." dedi.
"Konteyner üretmek üzere inisiyatif
başlatıyoruz"
Bazı sektörlerdeki ham madde sorununa ilişkin soru
üzerine Varank, demir-çelikten, ağaç ve suntadan şikayetler
geliyor. Biz bunların tamamını tek tek değerlendiriyoruz,
üreticileri bir araya getirip, sorunları çözmek istiyoruz." diye
konuştu.
Varank, her dönem çıkan fırsatçılarla da mücadele ettiklerine
dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: "Demir-çelik sektöründeki
fiyat artışı gerçekten anormal ama bunun sebebi demir-çelik
fiyatlarının global piyasalarda belirlenmesi. Sizin buna müdahale
etme şansınız yok. 240 dolarlarda olan hurda fiyatları 480 dolara
çıkmış. Kur maliyetleri bindiğinde fiyatların yükseldiğini
görüyoruz. Bu geçici bir süreç. Şubat ayına baktığınızda yaprak
kımıldamadığı için fiyatların aşağı indiğini gördük. Pandemi
sürecinde bu tür fiyat oynamaları olacaktır. Yeter ki art niyetli
olanları ayıralım ama üreticiyi mağdur etmeyecek şekilde dengeyi
kuralım. Mesela biz sektörlere yazı yazdık, demir-çelikle ilgili
sıkıntısı olan kim varsa bize göndersin."
Salgın süresince kolonya ve dezenfektan üreticilerinde ham madde
sıkıntısı yaşanmaması için aldıkları tedbirleri
anlatan Varank, "Öyle bir mekanizma kurduk ki ne alkol
fiyatlarında oynama oldu ne de kolonyacılar fiyatlarını artırdılar.
Olağanüstü zamanlarda olağanüstü tedbirler almak durumundayız."
değerlendirmesinde bulundu.
Varank, süngerde Türkiye'de kapasite kurulması gerektiğine işaret
ederek, şunları söyledi: "Kapasite kurmak isteyen üreticiler var.
Bazı ihracatçılarımız konteyner bulmakta sıkıntı çekiyor. Çünkü
dünyadaki konteyner piyasası Çin'in elinde. Eğer Uzak Doğu'dan bu
tarafa konteyner gelirse onlar da boş konteyneri doldurup ihracat
yapabiliyorlar. Şimdi grupları bir araya getiriyoruz. Neden bu
konteyner işi Türkiye'de yok? Konteyner üretmek üzere inisiyatif
başlatıyoruz. Yeter ki bizim ihracatçımız da ihtiyacı olduğunda
konteyner bulabilsin."
"Siyaseten bu işi istemeyenlerin olduğunu
biliyorduk"
Volkswagen'in Türkiye'ye yatırım yapmaktan vazgeçmesi kararına
ilişkin de ilk kez konuşan Varank, şunları kaydetti: "Başından
beri bir süreç yürüttük. Volkswagen CEO'su Diess'in bana yazdığı
mektup var. 'Biz Türkiye'yi çok önemli bir ülke olarak görüyoruz.
Türkiye'de yatırım yapanın kazanacağını biliyoruz.' Burada açıkça
şunu da belirtiyor, 'Ben kişisel olarak Türkiye'yi çok önemli bir
pazar, üretici olarak görüyorum, yatırım yapmanın doğru olduğunu
biliyorum ama pandemi sürecinde otomobil endüstrisinde büyük
oynaklık oldu. Biz ve yönetim kurulumuz yeni yatırım yapma
isteklerinden vazgeçtik. Bütün çözümlerini mevcut fabrikalarında
güncellemeye giderek çözmek istiyorlar. Çünkü sektörün ne olacağını
bilmiyoruz.' diyor. Kendisi Cumhurbaşkanımız ile görüşmek için 2
kez geldi. Bizim talebimiz değil, kendisi geldi, ne yapmak
istediklerini anlattı. Bize resmi açıklaması bu ama şunu da
biliyorum, bu şirketler global şirketler ama yönetim kurullarına
baktığınızda yerel yönetimlerin yani eyaletlerin burada etkisi var,
sendikaların ortaklığı var, yabancı ortaklar var. Tüm bu dengeleri
tutarak yatırım kararları alıyorlar. Tabii ki burada siyaseten bu
işi istemeyenlerin olduğunu biliyorduk. Zaten basına yaptığı
açıklamalarda Diess bunu da söyledi."
Varank, global markaların siyasi karar vermemesi gerektiğine
dikkati çekerek, "Eğer bu şirket halka açıksa siz aslında
yatırımcınızı kandırıyorsunuz, karlı olana değil, size yapılan
siyasi baskılara göre karar veriyorsunuz demektir. Bunu da
kendilerinin basına beyan etmiş olmaları üzücü ve altı çizilmesi
gereken bir husus. İlk toplantıda kendilerine şu cümleyi kurduğumu
hatırlıyorum, 'Bakın, biz Türkiye olarak önemli bir ekonomiyiz,
global yatırımcıyı çok önemsiyoruz ama bu işi yapacaksak lütfen
ekonomik karar verin, siyasi karar vermeyin. Siyasi karar
verecekseniz bu işe başlayıp enerjimizi harcamayalım.' O gün bize
söyledikleri, 'Asla siyasi karar vermeyeceğiz.' idi." dedi.
"Türkiye'ye yatırım yapan kazanır"
Türkiye'ye yatırım yapan yatırımcının hem kendisinin hem ülkenin
kazanacağını vurgulayan Varank, bütün yatırımcılara eşit
davrandıklarını bildirdi. Varank, global firmaların kendileriyle
görüştüğüne işaret ederek, "Bu işte de biz değil, Volkswagen
kaybeder. Çünkü yatırımcısını ekonomik değil, siyasi kararlarla
aldattığını kendileri itiraf etmiş oldu. Biz kendi otomobil
projemize güveniyoruz. Bizim yatırımcıya kapımız açık. Türkiye,
önümüzdeki dönemde dünyanın üretimde parlayan yıldızı olacak.
Türkiye'ye yatırım yapan kazanacak." diye konuştu.