Mustafa Sarıgül DSP'nin başına mı geçiyor?
Abone olDSP Şişli Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül, DSP genel başkanı olacağı iddialarına tepki gösterdi. Sarıgül, "Ben DSP’nin kurumsal kimliğine bunu sevgisizlik olarak görürüm. DSP’nin Genel Başkanı Sayın Önder Aksakal’dır ve kendisiyle tam bir anlaşma ve iş birliği içerisinde çalışıyoruz." dedi.
DSP Şişli Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül, CNN TÜRK'te 40
programında Buket Aydın'ın sorularını yanıtladı. Mustafa
Sarıgül'ün açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
CHP'nin oyları bölünüyor mu?
Ben 2009 seçimlerinde Demokratik Sol Parti’nin adayıydım. Sayın
Baykal ile o dönemde yollarımız ayrılmıştı. Sayın Baykal’a da
sağlık ve şifa diliyorum. O günün şartları oydu. O seçimlerde
99.200 oy aldım. Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı Muharrem Sarıgül
diye bir arkadaştı 30.000 oy aldı, AK Parti adayı da 28.000 oy
aldı. 2009 seçimlerinde ben DSP’nin adayı olduğum zaman CHP’nin
oylarını bölmedim ki. Bütün yurttaşlarımız yerel seçimlerde
partilerden daha çok adaylara ve şahıslara bakıyor. Eskişehir
Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, CHP’den değil de DSP’den
Belediye Başkan Adayı olduğu zaman oyları böldü mü? Cumhuriyet Halk
Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı Sayın Seyit Torun, Ordu
Belediye Başkanlığı’na CHP’den değil DSP’den aday olduğunda oyları
böldü mü? Bu konuyu şöyle değerlendirmek lazım. Şişlili
yurttaşlarımız daha çok hizmet yapacak, Şişli’yi çok iyi bir
noktaya taşıyacak. Aday kimse bakacaklar ve oylarını ona
verecekler. Ben Şişli’de hiçbir siyasi parti gözetmeden her
yurttaşın oyunu alıyorum. CHP’li arkadaşlarımın da büyük bir bölümü
bizimle beraber ve çalışmalarımıza devam ediyoruz. Şişli seçmeni
CHP-DSP ayrımı asla yapmaz. Şişli seçmeni, Şişli’yi çok iyi bilen
adayla bütünleşir diye düşünüyorum.
Şişli İstanbul’un en önemli merkezlerinden bir tanesi. Amerika’ya
gittiğiniz zaman görürsünüz. 5. Cadde vardır, çekim merkezidir.
Paris’e gittiğinizde de Şanzelize’yi görürsünüz. Orası da çekim
merkezidir. Berlin’in de çekim merkezi Kudam’dır. İstanbul’da da
Şişli, Nişantaşı, Abdi İpekçi, Mim Kemal ve Atiye Sokak çekim
merkeziydi. Buraların çekim merkezi olması için biz ne yaptık?
Bütün binaların üzerindeki reklam tabelalarını ve klima motorlarını
kaldırdık. Bunun yanında 2814 tane binanın dış cephe restorasyon
çalışmalarını Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurullarıyla
birlikte gerçekleştirdik. Bu da kâfi değil. Nişantaşı’na sanatı,
kültürü ve Avrupa Birliği gününü getirdik ve Nişantaşı’nı Kasım,
Ekim ve Aralık ayında üç ay boyunca çeşitli aktivitelerle yeni yıla
hazırladık. Faytonlar getirdik çocuklar bindi, askerler getirdik
resim çektirdiler. Abdi İpekçi Caddesi’ni çok güzel bir şekilde
renklendirdik. Eskişehir’den Ankara’dan, Edirne’den insanlar resim
çektirmeye geldiler. Yeni yılda kar yağmıyorsa da kar yağdırdık ve
Şişli’yi, Nişantaşı’nı çekim merkezi yaptık. İstanbul’a gelen bütün
turistle Nişantaşı’na geldiler. Şu anda Nişantaşı’nın ışığı sönmüş
vaziyette. Birçok marka, Nişantaşı’nı terk etmiş vaziyette. Biz
istiyoruz ki Nişantaşı’nın ışığını tekrar yakalım. Esnaflarımız 3
ayda 8 aylık cirolarını yapıyorlardı. Çünkü 6,5 milyon yurttaşımızı
3 ayda Şişli’de ve Nişantaşı’nda ağırlama imkânına sahiptik.
Şişli’nin ve Nişantaşı’nın ışığını hep birlikte yakacağız.
Düğün evi tefçisi ölü evi bekçisi
yakıştırması
İnanın ki bunlardan keyif alıyorum. Bir belediye başkanı,
bölgesinde bir cenaze varsa o cenazeye gitmeyip de ne yapacak?
Bölgemizde bir cenaze varsa o cenazenin detayına biz bakarız.
Birincisi cenaze sahibinin ekonomik durumu nedir? Cenazesini
kaldırabiliyor mu? Bugün bir cenazeyi kaldırabilmesi için 6000 TL
mezar parası ödemesi lazım. Çoğu yurttaşımızın bütün işlemlerini
biz yaparız. Mustafa Hocam kendisine gider, bizzat ulaşır. Taziye
yemeklerine kadar düşünürüz. Şişli iki bölümden oluşuyor. Ekonomik
durumu çok iyi olan ve ekonomik durumu zayıf olan. Hanımefendi bir
cenazeniz varsa ve o cenazenize ben bir Belediye Başkanı ya da
herhangi bir siyasi olarak gelip "Efendim başınız sağ olsun. Bir
emriniz var mı?" dediğim andan itibaren insanların o heyecanla
acısı hafifliyor. Onun için ben bu güne kadar hiçbir cenazeyi
kaçırmadım. Gidemediysem bile telefonla ulaştım. Dün yaptım, yarın
da yapmaya devam edeceğim. Çünkü o noktada o acıyı
hafifletiyorsunuz ve yurttaşlarımızın yanında oluyorsunuz. Bütün
taziye yemeklerini ben gönderirim. 40'larına bile giderim. Bundan
sonra şöyle bir şey yapacağız: Şişli bölgesinde her mahallede yılda
bir kere o mahallede vefat edenler için bir dua okutacağız.
Mahallede kim vefat etmişse isimlerini tek tek okuyacağız, tek tek
onları yâd edeceğiz ve mahallede sevgi sofraları kurup yılda bir
kere onları anacağız. Her mahallenin camisinde bunu yaparak, o
mahallenin ebediyete intikal eden vatandaşını sevgimizle,
saygımızla, rahmetle anacağız.
Mesela dün akşam, projelere hazırlandık ve bir düğüne gidemedim. Ben onların ne kadar üzüldüğünü biliyorum. Bugün buradan çıktıktan sonra mutlaka evlerine gideceğim, töremiz ve geleneklerimiz ne ise onu yapacağım. Bir telefon açtık bir yere. Bir amcamız, "Ben konuşmuyorum" dedi ve telefonu kapattı. "Sarıgül'den arıyoruz" dediler. "Ben konuşmuyorum onunla kapat telefonu" dedi ve kapattı. Yine aradım ve "Amcacığım ben Mustafa Sarıgül" dedim. "Ben seninle konuşmuyorum" dedi. Evini buldum ve bir çikolata yaptırıp evine gittim. Bu amca bana neden kızdı? Ben ona ne yaptım? Bana surat astı, hanımı "Bak Sarıgül buraya kadar geldi öyle yapma" dedi. Sordum "Amcacığım bana neden kızdın?" dedim. "Sen benim torunumun düğününe gelmedin" dedi. "Sarıgül benim evladım" diyor. "Benim torunumun düğününe gelir" diyor. Sonra gelininin adresini aldım. Doğru evine gittim. Onları tebrik ettim ve oradan telefon açarak gönlünü aldım. Çünkü biz mahallelilerimizle o kadar güzel bir gönül bağı kurmuşuz ki onlar beni Belediye Başkanı olarak değil evladı olarak görüyor ve "Sarıgül bizim düğünümüze gelir" diyor. Onun için ben düğünlere de cenazelere de imkân bulduğum sürece gideceğim. Onun için o "Düğün evi tefçisi ölü evi bekçisi" sözü doğrudur. Benim aleyhime söylenmiş bir sözdür ama benim lehime döndü. Bir belediye başkanı bütün vatandaşlarıyla hiçbir ayrım yapmadan beraber olmalıdır.
DSP genel başkan adayı olacak mı?
Ben DSP’nin kurumsal kimliğine bunu sevgisizlik olarak görürüm. Ancak soruyu soran arkadaşlara da şunu ifade etmek isterim. DSP’nin Genel Başkanı Sayın Önder Aksakal’dır ve kendisiyle tam bir anlaşma ve iş birliği içerisinde çalışıyoruz. Benim görevim DSP Genel Başkanlığı değil. Benim görevim Şişlili yurttaşlarımı mutlu etmek. Benim görevim, Şişli’nin katma değerini daha da yükseltmek. Benim görevim, Şişli’nin ışığını yakmak. Benim görevim, Şişli’de tüm okullarda hiçbir veliye bir kuruş ödeme yaptırmadan çocuklarını güzel bir şekilde okutmasını sağlamak. Benim görevim, Şişli bölgesindeki 2893 tane öğretmen arkadaşıma görev yaptıkları okullarda tüm imkânları sağlamak. Benim görevim, Şişli’deki emeklilerimize Emekliler Lokali açmak. Benim görevim, Şişli’deki çocuklarımıza aylığı 200-250 TL olan kreşler açmak. Genel siyaset şu anda benim işim değil. Benim konum yerel seçimlerde Şişli’yi daha güçlü hale getirmek ve Şişli’deki bütün yurttaşlarımızın gönlünde sevgi üzerine dünyalar kurmak. Bunu da çalışma arkadaşlarımla birlikte başaracağıma inanıyorum. DSP benim yıllardan beri birlikte olduğum partim. İki dönem DSP’nin onurla ve gururla Belediye Başkanlığı’nı yaptım. Şişlililerin gözü aydın. Ak güvercinden Şişli’ye çok güzel haberler var.
Siyasetin Messi'si benzetmesi
O bir başka arkadaşımın benzetmesi. Hatta İzmir Milletvekili Özcan Purçu vardı onun da kulaklarını çınlatalım. ‘Ağrı Dağı’nı yok sayabilir misiniz? Ağrı Dağı’nı yok sayarsanız Sarıgül’ü de yok sayarsınız.’ demişti. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na asla kırgın değilim. Ancak onun bazı şeylere gücü yetmediğini düşünüyorum. CHP’nin kurumsal kimliğine benim saygım sonsuz. Ben Şişli Belediye Başkanı olarak çalışma arkadaşlarımla birlikte asla bir siyasi parti farkı gözetmeden bütün yurttaşlarıma hizmet edeceğim. Bakın çocuk evleri, tiyatrolar, trafikte disiplin ve daha birçok proje yola çıkmış geliyor. Bütün yurttaşlarımı saygı ve sevgi ile selamlıyorum.