Mustafa Karasu'dan 'Bakan Kobani için yalvardı' iddiası
Abone olKCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Kobani eylemlerinin nasıl durdurulduğuna dair olay yaratacak bir iddiada bulundu.
İNTERNETHABER.COM - 'Hüseyin
Ali' mahlasıyla Özgür Gündem’de yazan KCK Yürütme Konseyi Üyesi
Mustafa Karasu, olay yaratacak iddialarda bulundu.
Yaklaşık 50 kişinin öldüğü Kobani eylemlerinin hükümetin
HDP'ye yalvarmasıyla durduğunu iddia eden Mustafa Karasu,
"Hükümetin bir bakanı HDP’lilere gidip “Aman bu gece eylem
olmasın, durum sakinleşsin, iyi adımlar atacağız” diye
yalvarmıştır" diye yazdı.
"Bugünlerde yine Kürt sorununun çözümü konusu tartışılıyor.
İmralı ile görüşmelerin kesilmesinden, sürecin tıkanmasından söz
ediliyor" diyen Mustafa Karasu, "Aslında tıkanan bir süreç yoktur.
Çünkü AKP’nin içinde olduğu bir süreç yoktu. Kürt Halk Önderi ve
Özgürlük Hareketi 'Çözüm sürecine gir, adım at' dayatmasında
bulununca, AKP’nin Kürt sorununda bir çözüm politikası olmadığı
açığa çıktı" sözleriyle çözüm sürecinde gelinen noktaya ilişkin
kara bir tablo çizdi.
Mustafa Karasu'nun 'AKP adım atmayarak risk alıyor' başlıklı yazısı şöyle:
HÜKÜMET ÇÖZÜM İÇİN ADIM ATMADI
AKP hükümeti en son iki yıllık çatışmasızlığın ilan edilmesi ve
çözüm için her türlü imkan ve fırsatın doğmasına rağmen Kürt
sorununun çözümü için adım atmamıştır. Yüzyıllık sorun için
atacakları adım yokmuş gibi Tayyip Erdoğan “AKP iktidarında neyiniz
eksiktir” diyor. Efkan Ala “Çözüm süreci sonuçlanırsa Türkiye’nin
ayağındaki bağ kalkar” diyor. Ama çözecekleri sorunun ne olduğunu,
hangi adımlarla çözüleceği söylenmiyor. Yalçın Akdoğan da “Biz
atacağımız adımları attık, örgüt adım atsın” diyor. Kastettiği ise
Kürt halkının boynunu kültürel soykırımcı kasabın bıçağına
uzatmasıdır; daha doğrusu teslim olmasıdır.
ERDOĞAN'IN SÖZÜ KÜRTLERE
HAKARET
Erdoğan’ın sözleri, bir ağanın marabasına “Sana üç öğün yemek
veriyorum, aç-açıkta değilsin, daha ne istiyorsun” demesine
benziyor. Kürt halkına bu on iki yıllık iktidarımda neyiniz eksikti
demek, bu halka büyük hakarettir. Erdoğan’ın bu sözü, Kürt
sorununun varlığını kabul etmeme anlamına geliyor. Kürt halkının
sorunu, kendi kimliği, kültürü, anadiliyle özgür ve demokratik
yaşam sorunudur. Bu da demokratik özerkliktir. Bunun için de Kürt
kimliğinin anayasal ve yasal güvenceye alınması, anadilde eğitimin
sağlanması, kendi kimliğiyle tam düşünce ve örgütlenme
özgürlüğüdür. Bunlar tanınmadan neyiniz eksik demek, hiçbir
hakkınızı hukukunuzu tanımıyoruz demektir.
ÖCALAN DAYATINCA ORTAYA
ÇIKTI...
Bugünlerde yine Kürt sorununun çözümü konusu tartışılıyor.
İmralı ile görüşmelerin kesilmesinden, sürecin tıkanmasından söz
ediliyor. Aslında tıkanan bir süreç yoktur. Çünkü AKP’nin içinde
olduğu bir süreç yoktu. Kürt Halk Önderi ve Özgürlük Hareketi
“Çözüm sürecine gir, adım at” dayatmasında bulununca, AKP’nin Kürt
sorununda bir çözüm politikası olmadığı açığa çıktı. Herkes şunu
bilmelidir ki Türk devletinin ve hükümetinin Kürt sorununda bir
çözüm zihniyeti, politikası, kararı ve iradesi olmadığı müddetçe ne
bir çözüm süreci gelişir ne de sonuç alınır.
ÇÖZÜM TÜRKİYE'NİN ADIM ATMASIYLA
OLUR
Hükümetin bir bakanı “biz yapacağımızı yaptık, adım atması
gereken örgüttür” diyor. Kürt sorununu yaratanın ve çözümde esas
olarak adım atması gerekenin Türk devleti olması gerektiğini
görmezlikten geliyor. Kürtlerin ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin
Türkiye halkının herhangi bir hakkını gasp etmesi söz konusu
değildir. Kürt sorununu yaratan Türk devletidir, çözüm de ancak
Türkiye’nin adım atmasıyla gerçekleşir. Türk devleti Kürtlerin
haklarını tanıdığı an bu sorun da çözülür. Dolayısıyla biz
yapacağımızı yaptık demek, her kesi aldatmaktır. Kürt sorunu tüm
çıplaklığıyla orta yerde duruyorken bunu söylemek, kültürel
soykırımcı sistemi sürdüreceğim demektir.
BU KAFAYLA KÜRT SORUNU
ÇÖZÜLMEZ
PKK silah bıraksın, silahlı güçlerini çeksin, ondan sonra
çözeriz demek, Kürtlerin aklıyla alay etmektir. Kaldı ki AKP’nin on
iki yıllık iktidarının en az sekiz yılı çatışmasızlık içinde
geçmiştir. Geçen yıl çekilme iradesi ortaya konmuş, gerillanın
yarıya yakına geri çekilmiştir. Ama buna da hiçbir karşılık
verilmemiştir. Sanki önemsiz bir durummuş gibi cehenneme kadar
yolları var denilmiştir. Dünyanın hiçbir yerinde Türk devletinin
istediği gibi sorun çözülmemiştir. Sorunu yaratanlar ilk adımı
atarlar. Buna rağmen Kürt Özgürlük Hareketi hep ilk adımı atmış,
ama karşılığını alamamıştır. Dünyanın her yerinde silah bırakma ve
çekilme en sonunda yapılması gerekendir. Kürt halkının silahlı
direnişi meşru savunma konumundadır. Haksızlığı ve gaspı yapan adım
atmıyor, demagojiyle, laf kalabalığıyla bu gerçekliğinin üstünü
örtüp haksızlığa uğrayanı, hakları gasp edileni suçluyor. Bu
kafayla ne çözüm süreci olur ne de Kürt sorunu çözülür.
AKP RİSKİN NE OLDUĞUNU
GÖRECEK
Kürt sorunundaki çözümsüzlük politikalarını meşrulaştırmak için
konuşan Yalçın Akdoğan “Biz büyük riskler aldık, adımlar attık”
diyerek toplumu kandırmaya çalışıyor. Birincisi, büyük adımlar
atıldıysa Kürt sorunu neden yerli yerinde duruyor. AKP hükümetinin
aldığı hiçbir risk yoktur. Kürt sorununun çözümünde temel olan
köklü adımları atsaydı buna amenna derdik. Aksine AKP hükümeti
bırakalım risk almayı, sürekli Kürt sorununda adım atma beklentisi
yaratarak kendini yaşatmıştır. Bugün hala AKP hükümetteyse, Kürt
sorununu çözeceğini söylediği için ayaktadır. Bunun neresi risk
almadır? Risk almak, Kürt sorununu çözeceğim deyip çözmemektir.
Çünkü toplum Kürt sorununun çözümünde hiç adım
atılmadığını, sorunun tüm çıplaklığıyla ortada durduğunu görünce
AKP riskin ne olduğunu görecektir.
BAKAN HDP'YE GİDİP
YALVARDI
AKP’nin televizyondan televizyona koşup Kürt Özgürlük Hareketi aleyhinde konuşup AKP’nin çözümsüzlük politikalarını örtmek gayreti gösteren bakanı, halkın Kobani direnişini destekleme eylemlerini devletin kararlılığı ve toplumsal baskı durdurdu diyor. Nasıl durdurulduğunu tüm kamuoyu biliyor. Hükümetin bir bakanı HDP’lilere gidip “Aman bu gece eylem olmasın, durum sakinleşsin, iyi adımlar atacağız” diye yalvarmıştır. Dolayısıyla bu zatın hükümet kararlı oldu da serhildanlar durdu biçimindeki sözlerinin propaganda dışında bir kıymeti harbiyesi yoktur.
AKP’nin bakanı sonunda baklayı ağzından çıkarıyor. Terör örgütü
olduğu için terör sonu var diyor. Kürt sorununu yine terör sorununa
indirgeyerek kırk yıllık teraneyi okuyor. Zaten bazı AKP’lilerin
çözüm süreci terörü bitirmek için bir araçtır demesi ne kafada
olduklarını ortaya koyuyor.
ÇÖZÜM İÇİN İKİ YOL VAR
Kürt sorununda iki çözüm yolu vardı. Birincisi, demokratik çözüm yolu, ikincisi ise Kürt halkının mücadeleyle kendi çözümünü yaratması yolu. AKP hükümeti birincisinin olmadığını ve olmayacağını ortaya koymuştur. Bu durumda Kürt halkına ve Özgürlük Hareketi’ne ikinci seçenekle özgür ve demokratik yaşamını gerçekleştirmesi kalmıştır.