Mustafa Kamalak'tan bomba açıklamalar!
Abone olMilli İttifak'ın liderlerinden Mustafa Kamalak internethaber.com'a konuştu.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Mustafa Kamalak, 7 Haziran seçimlerinde yüzde 15'in üzerinde oy alacaklarını düşündüğünü söyleyerek, AK Parti'den kendilerine oy geleceğini ifade etti. Kamalak, seçim meydanlarında yaşananların ülke adına çok üzücü olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinde Kur'an'la seçim meydanında olmasına ise, "kati surette tasvip etmiyorum, Müslüman'ın İslam'la oynama özgürlüğü olamaz" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı'nın hediye edilen araba konusunda sessiz kalmasını edeple yorumlayan Kamalak, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın siyasete malzeme edilmesini doğru bulmadığını söyledi.
-Seçimlere 11 gün kaldı, hem sizin için hem Türkiye için nasıl bir seçim süreci yaşanıyor?
ÜLKEM ADINA ÇOK ÜZÜCÜ
MUSTAFA KAMALAK: Seçim süreci özellikle Meclis'teki partiler bakımından ülkem namına çok üzücü. Kavga, polemik, hakaret, aşağılama, yalancılık, sahtekarlık, bu tür şeyler Milli Görüşün üslubuna uymuyor, bu durum, milli görüş açısından üzücü olarak karşıladığımız bir durumdur. Türkiye, bu kadar basitleşmemeli, iktidar ve muhalefet bu kadar kırıcı olmamalı.
BÜTÜN PARTİLERİN PROJELERİ BİZDEN ÇALINTI
Aşağı yukarı bir aydan beri seçim meydanlarındayız, Sayın Davutoğlu konuşuyor ama bu ülkenin geleceği ile ilgili ne söylüyor. Sayın Davutoğlu, ana muhalefet partisine hakaret etmekten, Devlet Bahçeli'ye çatmaktan, Selahattin Demirtaş'a hakaret etmekten başka bir şey söylüyor mu. Öbürlerine bakıyoruz, onların yine plan projeleri var gibi görünüyor ama onların bütün projeleri de bizden çalıntı. CHP'ninki de, MHP'ninki de, bazı kavramlar dışında HDP'ninki de öyle...
İKTİDAR OLMAYI HEDEFLEYEN TEK PARTİ BİZİZ
Asıl itibariyle, ana gövdeyi teşkil edecek olan, ülkenin geleceğine yön verecek olan iktidar olma düşüncesini taşıyan partilerdir. İktidar olma düşüncesini taşıyan tek parti biziz. Biz, planla, proğramla, son derece seçkin bir kadroyla geliyoruz ve Allah'ın izniyle de geleceğiz.
EŞKIYA DÖRT DEFA YOLUMUZU KESTİ
1969'dan bu yana dört defa eşkıya yolumuzu kesti, harami hakkımızı gasp etti. Yolumuzun kesilmesi başarısız olduğumuz için değil. Zaten, tüccar züğürtse eşkıya niye yolunu kessin ki. Biz gerçekten, güçlü, zengin bir kervan durumundaydık, gittikçe de güçleniyorduk, baktılar ki, normal hakla, hukukla, demokratik yollarla bizi durdurmaları mümkün değil, hep darbe dönemlerinde zorbalıkla yolumuzu kestiler. Sağlıklı bir insana birkaç tane tekme vurulacak olursa, morali de bozulur, bedensel olarak da sendelemesine yol açılır. Bu dava bizim şahsi davamız değil, bizim milletimizin davasıdır, duramayız, olaylara seyirci kalamayız.
-Sizin tabirinizle, bu tekmeler, tokatlar sizi güçlendirdi mi, yeniden ayağa kalkmanıza mı vesile oldu?
BARAJ PROBLEMİMİZ YOK
MUSTAFA KAMALAK: Yarının ne olacağını bilen sadece Cenab-ı Allah'tır, Allah ayağımızı kaydırmasın. Biz bu seçimden Saadet Partisi olarak güçlenerek çıkacağız, baraj problemimizin olmadığını düşünüyoruz. Yapılan anketler bunu kesin olarak ortaya koyuyor.
-En son yaptırdığınız anket sonucu kaçtı, barajı geçtiniz mi?
EN SON ARALIK AYINDA ANKET YAPTIRDIK
MUSTAFA KAMALAK: Bir anket 40-50 bin liraya mal oluyor. Biz en son aralık ayında bir anket yaptırmıştık. Biz hazineden yardım almıyoruz, bizim gelir kaynağımız insanlarımızdır, gönüldaşlarımızdır. Şöyle bir söz var; "zenginimiz bedel öder, askerimiz fakirdendir." Zenginlerimiz servetlerine servet katabilmek için AK Parti'nin yanında yer aldı, geriye kalanlar, kesesi zengin olmasa da gönlü zengin olan inançlı insanlardır. Onlardan topladığımız, SMS yoluyla temin ettiğimiz ve gönüldaşlarımızdan gelen takviyelerle seçim kampanyamızı sürdürüyoruz. Dediğim gibi bir anket yaptırmak çok büyük paralara mal oluyor ve bu para bizim için çok büyük bir para.
En son, Metropoll şirketine yaptırdığımız araştırmada seçmene, "Saadet Partisi çatısı altında BBP ile yapılacak olan ittifaka oy verir misiniz" diye sorduk. Evet diyenlerin oranı yüzde 17,9'du. İkinci olarak, "Bu kararınız kesin mi" diye soruldu. "Evet, kesin" diyenlerin oranı yüzde 8.1'di.
-Peki o yüzde 8.1 son yapılan anketlerdeki son duruma yansıdı mı?
YÜZDE 15'İN ALTINDA OY ALMAYIZ
MUSTAFA KAMALAK: Bizden sonra BBP yine aynı araştırma şirketine bir anket yaptırdı, o sırada yaşanan ekonomik gelişmeler iktidarın aleyhine, muhalefetin ve bizim lehimizeydi. Mart ayında yapılan bu araştırmada oy oranımız yüzde 11 civarındaydı. Geçen hafta içerisinde Abbas Güçlü'nün Genç Bakış proğramı vardı, orada Abbas Güçlü oy oranımızın yüzde 14 olduğunu söyledi. Orada Güçlü'nün iki önemli cümlesi var, biri şu; "Seçmenin yüzde 62'si bu ittifaktan henüz haberdar değildir, haberdar olanlar içindeki oy oranı yüzde 14" ikincisi; "potansiyeli en yüksek olan parti Saadet Partisidir" diyor. Çünkü diğer partilere oy vermiş olan bütün seçmenlerin ikinci tercihi Saadet Partisi'dir.
-Sizin oy oranınızla ilgili tahmininiz nedir?
MUSTAFA KAMALAK: Yüzde 15'in altında olacağımızı sanmıyorum.
-HDP'nin barajı geçeceğini düşünüyor musunuz, geçmesini arzu eder misiniz?
HER GÖRÜŞ MECLİS'TE TEMSİL EDİLMELİ
MUSTAFA KAMALAK: Bütün görüşler Meclis'te temsil edilsin isterim. Diyelim ki HDP barajı geçmeyecek olsa bile baraja yakın bir oy alır, yüzde 9 civarında bir oy alırsa bu milyonlara tekabül eder. Bu kadar seçmenin Meclis'te temsil edilmemesi, demokratik açıdan, hukuk devleti açısından kabul edilemez durumdur. Bize göre, yüzde 1 oy alan bir parti bile Meclis'te temsil edilmelidir.
-Seçim sonrasında Türkiye nasıl bir tabloyla karşılaşır, ne düşünüyorsunuz?
AK PARTİ OY KAYBEDECEK
MUSTAFA KAMALAK: Geleceği tek bilecek olan zat Cenab-ı Allah. AK Parti'nin tek başına iktidar olup olmayacağını bilemiyorum ama önemli ölçüde oy kaybedeceğini düşünüyorum. Çünkü geriye dönüp baktığımızda 13 yıl gibi bir zamanda AK Parti'nin bu ülkenin hiçbir temel problemini çözmediğini görüyoruz. İşsizlik yüzde yüzden daha çok arttı, Türkiye'nin borçları çığ gibi büyüdü, gelecek nesillerin bile altından kalkamayacağım miktarda borç yüküyle karşı karşıyayız.
-AK Parti'den oy kaymalarının size daha çok yansıyacağını mı düşünüyorsunuz?
AK PARTİNİN BABA OCAĞI BİZİZ
MUSTAFA KAMALAK: Elbette, çünkü kök biziz, baba ocağı biziz, üstelik tertemiz bir ocak. Bizim kasetimiz yok, hasetimiz yok, Üsküdar'da Kabe'miz yok, bizim ayetlerle donatılmış pastamız yok. Bu manada bakıldığında, tertemiz, lekesiz, şaibesiz bir partiyiz.
-Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın meydanlarda elinde Kur'an'la konuşmalar yapması çok eleştirildi, siz ne düşünüyorsunuz?
MÜSLÜMANLARIN İSLAM İLE OYNAMA ÖZGÜRLÜĞÜ OLAMAZ
MUSTAFA KAMALAK: Bunu kati surette tasvip etmiyorum. Müslümanların İslam ile oynama özgürlüğü olamaz, olmaması lazım. Şimdi misalen o Kur'an-ı Kerim'i Selahattin Demirtaş, Kemal Kılıçdaroğlu ya da Devlet Bahçeli eline alıp meydanlara çıkmış olsaydı Ak Parti yöneticileri veya AK Partili seçmen acaba nasıl tavır koyardı. Geçtiğimiz günlerde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, gençleri, kadınları toplamış, Salavat-ı Şerif çekiyor, mesela bunu bir CHP'li Kılıçdaroğlu için, bir HDP'li Demirtaş için, bir MHP'li Bahçeli için düzenlemiş olsaydı mütedeyyin cami cemaatimiz, hacılarımız, hocalarımız, vaizlerimiz, müftülerimiz nasıl bir tavır takınırlardı.
-Sizce ne yaparlardı?
CHP, MHP, HDP YAPSAYDI YER YERİNDEN OYNARDI
MUSTAFA KAMALAK: Yer yerinden oynardı diye düşünüyorum. Mesela AKP'li Üsküdar Belediye Başkanı gibi CHP'li veya HDP'li bir belediye Kabe maketini meydana koyup etrafında insanları tavaf ettirseydi acaba insanlarımız nasıl bir tavır takınırdı.
MUKADDES DEĞERLERE SARILIYORLAR, İSTİSMAR EDİYORLAR
Bunların ülkenin hiçbir problemini çözmesi noktasında hiçbir düşünceleri, planları, reçeteleri yok. O zaman sarıldıkları tek şey sağ seçmen bakımından mukaddes değerlerdir, istismar ediyorlar. Öbür taraftan rakiplerini de hasım gibi görüyor, kavga ortamı oluşturuyor. Başbakan önceki günkü konuşmasında "3 çeteye karşı savaşıyoruz" dedi, üç çete dediği 3 parti. Bunu diyen Başbakan, bu Türkiye bakımından kabul edilemez bir durum. Anayasaya göre siyasi partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Eğer bu partiler çeteleşmişse, hukuk devletinde bunun müeyyidesi bellidir. Ferden suç işliyorsa, hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü olamaz, hukuk devleti hakaret etmez, işin gereğini yapar.
-Diyanet İşleri Başkanı daha önce kendisine alınan makam aracını "artık benim için bir tabut" diyerek iade etti, bunun üzerine Cumhurbaşkanı kendisine bir araç hediye ettiğini açıkladı, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI NE YAPSIN, CUMHURBAŞKANI İLE POLEMİĞE Mİ GİRSİN?
MUSTAFA KAMALAK: Diyanet İşleri Başkanımız gerçekten tertemiz, mütedeyyin, ehli kamil bir Müslümandır, nazik bir insandır, onu bu işlere alet etmemek lazım. Kavga yapılacak olsa bile Diyanet üzerinden, hele hele Diyanet İşleri Başkanı gibi değerli bir zat üzerinden yürütülmemelidir. Orada, Diyanet İşleri Başkanımızın bir suçu yok, bence müesses kurumlar yıpratılmamalı, herkes hassasiyetleri göz önünde bulundurmalı. Siyasiler kirli polemiklerini, milletin göz bebeği gibi değer verdiği, son derece nezih kurumlar üzerinden yürütmemelidir, siyasilere polemik yakışmaz.
Diyanet İşleri Başkanlığı, merkezi idarenin sıradan bir kuruluşu gibidir, yanlış anlaşılmasın, Diyanet İşleri Başkanı bütün güzelliğine, nezaketine rağmen idarenin bir memuru durumunda. Ne yapsın şimdi, Diyanet İşleri Başkanı çıkıp da Cumhurbaşkanı ile polemiğe mi girsin, ben Diyanet İşleri Başkanımızın sükut etmesini saygıyla karşılıyorum.
BAZEN SÜKUT HAYKIRIŞTAN DAHA ETKİLİ OLUR
Diyanet İşleri Başkanımız kendi asaletini ortaya koydu, bazen sükut haykırıştan daha etkili olur.
O ARABAYA GÖNÜL RAHATLIĞI İÇİNDE BİNECEĞİNİ SANMIYORUM
Sayın Diyanet İşleri Başkanımızın o arabaya gönül rahatlığı içerisinde bineceğini sanmıyorum ama binerse de edebe girer.
AYNISINI MERKEZ BANKASI BAŞKANI DA YAŞADI
Benzer bir olayı Merkez Bankası Başkanımız da yaşadı, şimdi Merkez Bankası Başkanı çıkıp ne yapsın. Cumhurbaşkanı tarafından vatan hainliği ile suçlandı ama tek bir açıklama yapmadı, iki bakan da Merkez Bankası Başkanı'na destek verdiği için onlar da vatan hainliği ile suçlanmayla karşı karşıya geldiler. Sonra Merkez Bankası Başkanı Sayın Cumhurbaşkanımıza bir brifing verelim dedi, brifing verildi, Cumhurbaşkanı "bu olayı tatlıya bağladık" dedi. Tatlıya bağladılar da bu olayın faturası millete çok ağıra mal oldu, 151 milyar 200 milyona mal oldu. Bu olayda da Merkez Bankası Başkanı edebini muhafaza etti, "ben vatan haini değilim" bile demedi.