Mustafa Destici seçimlerde ittifak için yeşil ışık yaktı

Abone ol

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, 2015 seçimleri ve gündemle ilgili değerlendirmelerini İnternethaber'e yaptı.

H. KÜBRA KOCAOĞLU
İNTERNETHABER

Büyük Birlik Partisi Mustafa Destici, iktidara gelirlerse her şeyden önce PKK sorununu bir yıl gibi kısa bir sürede bitireceklerini iddia ediyor. Tabi öncesinde Meclis'e girmeleri gerekiyor. Peki 2015 seçimlerinde Büyük Birlik Partisi'ni Meclis'te görebilecek miyiz? MHP ile ya da başka bir parti ile ittifak yolu görünüyor mu?

2015 Genel Seçimleri için iddialı olan BBP Genel Başkanı Mustafa Desteci, Yazıcıoğlu soruşturması, çözüm süreci ve HDP ile ilgili soruları H.Kübra Kocaoğlu'na cevapladı.

Cizre'de PKK'nın fiili özerklik kurduğunu söyleyen Destici "Cizre'yi yönetemeyen ülkeyi nasıl yönetecek?" dedi. 

BAŞKANLIK SİSTEMİ BU ŞARTLARDA KABUL EDİLEMEZ

Son günlerin en çok tartışılan konularından biriyle başlıyoruz: "Başkanlık Sistemi".

-BBP Genel Başkanı Mustafa Destici Başkanlık Sistemi'ne nasıl bakıyor?

Başkanlık Sistemi'nin ne için istendiğine bakıyoruz ve bunun iki sebebi olduğunu düşünüyoruz. Biri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidarını ömür boyu sürdürmek ve devletin bütününe hakim olabilmesini sağlamak. Diğeri de PKK ile yürütülen çözüm süreci müzakere taslağının içindeki özerklik şartını gerçekleştirebilmek. Dolayısıyla parlamenter sistem ve mevcut anayasa buna müsade etmiyor. Bizim de bu şartlarla Başkanlık Sistemi'ne olumlu bakmamız mümkün değil.

-Peki AK Parti iktidarı değil de başka bir iktidar olsaydı yine Başkanlık Sistemi'ne olumsuz bakar mıydınız?

Önce anayasanızı, siyasi partiler yasanızı, seçim kanununu demokratikleştirip temsilde adaleti sağlarsanız ondan sonra her şey konuşulabilir. Ama tahakküm altındaki bir Meclis'te başkanlık ya da parlamenter sistem farketmez, demokrasiden bahsedilemez.

ABDULLAH GÜL DÖNEMİNDE NEDEN DEĞİŞMEDİ?

-Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini nasıl buluyorsunuz? 

Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini fazla buluyorum. Fakat geçmişte bunu dile getirenler iktidar ellerindeyken değiştirmediler. Ahmet Necdet Sezer döneminde bunu en fazla dile getiren kimdi? Sayın Recep Tayyip Erdoğan değil miydi? Peki bunu Abdullah Gül döneminde niye değiştirmedi? Çünkü hiçbir şeye karışmayan, her dediklerini yapan bir cumhurbaşkanı vardı. Çünkü kendi Cumhurbaşkanı olacağı günleri düşündü. Kimse kendisine ya da partisine göre düşünmemeli. Ülkeye, millete göre, demokrasinin şartlarına göre düşünmeli. Millet için devlet için bir şey istenmiyor şu an.



MHP İLE İTTİFAK YAPACAKLAR MI?

-Büyük Birlik Partisi 2015 seçimlerinde MHP ile ittifak yapacak mı?

MHP ile bu konuda oturup konuşmuşluğumuz yok. Sahada tabanların böyle bir arzusu olduğunu görüyorum. Biz aynı kökten geliyoruz dolayısıyla kamuoyunda böyle bir şeyin konuşulmasını, yakıştırılmasını normal karşılıyoruz. Biz Büyük Birlik Partisi olarak yelpazenin sağında olan bütün partilerle işbirliği yapabiliriz. Bu ayıp da değildir günah da değildir.

-Seçim döneminde yapılan ittifaklarla ilgili özellikle iktidar tarafından ağır eleştiriler getiriliyor. İttifak olursa bu tarz tepkiler bekliyor musunuz?

Adaletsiz bir seçim sistemi var. Biz isterdik ki Türkiye'de adil bir seçim sistemi olsun. Bir seçim işbirliği gündeme gelse bu sanki hükümete karşı bir darbe girişimi gibi yansıtılıyor.

O zaman ben soruyorum: Siz 91'de darbe mi yaptınız? 91'de Refah Partisi, MÇP, IDP ittifak yaptı ve iktidarı yıktı. Siz bu yolla büyüdünüz bu yolla barajı aştınız. Kendiniz bu yolla Meclis'e girmişsiniz ama şimdi bu yolu deneyecek olanları itham edip, bir yerlerin kontrolüyle iş yapmakla suçluyorsunuz. Bu en hafifiyle ahlaksızlıktır.

 KASETİ OLANLAR HERKESİN KASETİ VAR SANIYOR

-Büyük Birlik Partisi son zamanlarda cemaate yakın bir tavır sergiledi. Bununla ilgili "finansal destek, seçim yatırımı" gibi iddialar ortaya atıldı. Ne diyorsunuz bunlara?

İki tane ahlaksız iddia var: - Finans yardımı alındığı
- Benim bir ses kaydım ya da kasetim olduğu.

Bunu ispat etmeyenler müfteridir. Ne böyle bir finans desteği ne de bir kaset, ses kaydı var. Biz yaşantımızı Allah'a vereceğimiz hesaba göre yaşıyoruz. Birilerinin kasetleri olabilir, onun için de herkesin kaseti var sanıyor olabilirler.

FETHULLAH GÜLEN'LE HİÇ GÖRÜŞMEDİM 

-Peki cemaate yakın tavrınızın sebebi nedir?

Geçmişten beri Büyük Birlik Partisi'nin çizgisi aynı yönde. 28 Şubat'ta nasıl darbecilerin karşısında durduysak, Refah-Yol'u nasıl desteklemişsek, 2010 referandumunda hangi duruşu sergilemişsek bugün de aynı çizgideyiz. Biz olaylara göre bağımsız bir tutum sergiliyoruz. İktidar istiyor ki benim yanımda dur cemaatle birlikte kavga edelim. Böyle bir şey yok.


Mesela dershaneler konusunda bir eğitimci olarak bu sistem devam ettikçe dershanelerin devam etmesi gerektiğini söyledim. Yurtdışındaki okullar meselesinde, bir tane okul ziyaret etmiş değilim ama hergün o okulları ziyaret edip, övenler şimdi yeriyorsa ben bunu samimi bulmam. Tırlar meselesine gelince; o tırların yardım götürmediğini bilmeme rağmen, o şekilde durdurulmalarını doğru bulmam. Çünkü uluslararası arenada Türkiye teröristlere yardım ediyor algısını kim oluşturursa ben onun karşısında olurum.

Ben hayatımda bir kere Fethullah Gülen'le görüşmedim. Ama Sayın Başbakan daha 17-25 Aralık'tan hemen önce gitti Pensilvanya'ya. Sonra bizi cemaatle birlikte olmakla suçluyorlar, sen önce dönüp aynaya bakacaksın. İnsanın biraz yüzü kızarır bunu söylerken.

BANK ASYA'NIN KURDELESİNİ SEN KESTİN! 

Bank Asya meselesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Bank Asya kararının gerekçesine bakıyoruz ve tebrik ediyoruz BDDK'yı. 19 yıl sonra Bank Asya yapısının şeffaf olmadığını gördü. Neredesin 19 senedir? Bunun kurdelesini sen kestin ya da hangi katılım bankasına bunu yaptın? Bunu sormak benim hakkım değil mi? Tarafsız olan bir insan elini vicdanına koyup konuşsun: Bu hak mıdır, haksızlık mıdır?

Benim "bir devlet nasıl olur da bankasını batırmaya kalkışır" sözüm cemaate sahip çıkmak mı? Değil. Yapılan bir haksızlığa karşı muhalefet partisi olarak görüş beyan etmektir. Benim görüşlerimi ben belirlemeyeceğim de iktidar partisi mi belirleyecek?

CESUR SAVCILARA, HAKİMLERE İHTİYAÇ VAR 

-Ölüm yıldönümüne yaklaşırken Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili soruşturma ne aşamada?

Geçen hafta mahkeme ailelere tazminat ödenmesi kararı verdi. Bu tazminatla dava kapandı gibi bir algı var, öyle değil. Biz işin ceza boyutunu takip ediyoruz. Soruşturma Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nda devam ediyor. 17 Şubat'ta da 3. duruşma yapılacak. Partililer ve bütün camiamızla birlikte orada olacağız. İnşallah bu süreci aydınlanana kadar takipçisiyiz.

-Üzerinde titizlikle çalışılmasına rağmen olay neden hala aydınlanamadı?

Bu davada bütün iddialar, söylentiler dahil her şey kayıt altına alındı. Hiçbir şeyin üstü örtülemez. Sadece cesur savcı ve hakimlere ihtiyaç var. Arkasında cesurca duracak siyasi bir iradeye ihtiyaç var. Bunlar birleştiğinde bu hadise aydınlanacaktır. Zaten siyasi irade beklediğimiz, arzu edilen desteği vermiş olsaydı bana göre bu iş çoktan aydınlatılırdı.

"CİZRE'Yİ YÖNETEMİYORSAN ÜLKEYİ DE YÖNETEMEZSİN"

Çözüm süreci ile ilgili atılan adımları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz çözüm sürecini çözüm süreci olarak görmüyoruz. Bir bölünme ve ayrışma süreci olarak görüyoruz. Biz bu süreçte en baştan PKK'nın silahsızlanmayacağını, daha da güçleneceğini ve Türkiye'nin bir bölgesinin özerkleşeceğini söyledik. Neticede geldiğimiz noktada budur. Bölgede vergi dairesini kurmuş, mahkemelerini kurmuş, idari yapısını kurmuş bir paralel yapılanma var. Bunu kimse reddetmiyor.

Cizre Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ilçesi değil mi? Bir ara sayın Başbakan "Şişli'yi yönetemeyen ülkeyi nasıl yönetecek" diyordu. Ben de sana soruyorum; Ülkesindeki bir ilçeyi yönetemeyen bir Başbakan niye hala o koltukta oturur? Cizre'yi yönetemiyorsan ülkeyi de yönetemezsin. Cizre'deki olayları bir başkasının üzerine atmakla hükümet kendini kurtaramaz. Burada iki sorumlu var. Biri PKK, diğeri de hükümet.

PKK HADSİZCE MEŞRULAŞTI 

-Peki sizce Cizre'de olaylar neden bu noktaya geldi?

İşin başında yapılan en büyük yanlış PKK'yı tek başına muhatap almalarıydı. Bölgede sadece PKK mı var kardeşim? "Bölgede bir muhataplık heyeti kurulsun" dedik. Öyle yapmadılar, sadece PKK'yı muhatap aldılar. PKK hadsizce meşrulaştı. Türkiye'deki bütün kardeşlerimizin temsilcisi sanki bu Marksist, ateist, solcu takım. Bunu kim sağladı? Bunu AK Parti iktidarı sağladı.

-HDP barajı geçecek mi?

HDP'ye barajı geçirtmeye çalışıyorlar, aslında HDP'nin buna gücü yetmez. Batı'nın desteği var bu çok açık görünüyor. İktidarın desteği var, Türkiye'deki medyanın büyük bir bölümünün desteği var. Şu anda bir algı oluşturuluyor. Günlerdir televizyonlarda bu konuşuluyor. Barajı geçip Meclis'te bir grupla yer alması için uğraşıyorlar. Yoksa kendi gücü buna yetmez.

HDP BARAJI GEÇEMEZSE NE OLUR? 

Eğer HDP barajı geçemezse neler olur?

- HDP'nin oylarını AK Parti alacak dolayısıyla anayasayı değiştirecek ve müzakere taslağındaki şartları yerine getirecek. Ben bu söylentiyi çok gerçekçi bulmuyorum.

- Bu konuda en kararsız kalmış olan iktidar gibi görünüyor. Bir taraftan geçsin diye destek veriyor, diğer taraftan geçerse benden ne kadar gider diye endişe yaşıyor.

- HDP barajı geçemezse Diyarbakır'da kendi meclisini oluşturacak. Ve Avrupa'ya da "ne yapalım, demokratik bir seçime girdik ama olmadı" diyecek.

- Ya da Selahattin Demirtaş'ın dediği gibi erken seçim çağrısı yapacaklar. Yani Türkiye'yi karıştırma adına ellerinden gelen her şeyi deneyecekler.

7 Haziran'da inşallah biz Büyük Birlik Partisi olarak barajı aşacağız ve güçlü bir grupla Meclis'e gireceğiz. Bu çözüm sürecini, bu müzakere pazarlık taslağını yırtıp atacağız ve PKK'yı bir yıl içerisinde nasıl yok ettiğimizi herkes görecek.

"PKK'YI BİR YILDA BİTİRECEĞİZ" 

-Bir yıl çok iddialı bir zaman dilimi. Nasıl yok edeceksiniz?

Hem güvenlik politikaları, hem hukuki düzenleme, hem de bireysel hak ve özgürlüklerin önündeki tüm engelleri kaldıracağız. Toplumsal hakları, devletin varlığı ve mlletin birliğini zedelemeyecek şekilde genişleteceğiz. Ve toplumun özellikle kalkınması, refahı için ivedilikle projeleri hayata geçireceğiz. Elimizde hazır bir proje var. Bunu hayata geçirdiğimizde bir yıl içerisinde PKK'yı bitireceğiz.

BASIN SUSTURULMUŞ

-Türkiye'de basın özgürlüğü tartışmalarının neresindesiniz?

Türkiye şu an demokratik bir dönemden geçmiyor. Basının belli bir kısmı konuşuyor. Ama ne kadarı? Yandaş medya dediğimiz medyada çalışan bir gazeteci, köşe yazarı hükümetin aleyhine bir söz sarfedebiliyor mu? Ettiği anda o gazetede çalışmaya devam edebiliyor mu? Bu diğer taraf için de geçerli. Bence şu anda basın özgür değil, susturulmuş bir basın var.



TÜRKİYE'Yİ BEKLEYEN TEHLİKE 

Mustafa Destici'ye göre Türkiye'yi bekleyen iki büyük tehlike var.

1- Etnik sebeplerle çıkabilecek büyük bir çatışma
2- Dinsel yani mezhep ayrılıklarının getirebileceği bir çatışma.

"Bugün sınırımızda yaşananlar ortada, yarın bizim içimizde olmayacağı ne malum?" diyor Destici. Tek parti döneminde uygulanan "dinsizleştirme" politikalarının Sünni cemaatlerin Anadolu'da Türk İslam mayasının varlığını sürdürmesi ile aşıldığını vurguluyor ve soruyor: 

"Sen bugün ahlaki yolsuzluğa çare üretebiliyor musun? Buna Saray'da Demet'i, Hülya'yı misafir ederek çare üretemezsin".

BBP'DE 22 YIL SONRA BİR İLK

Büyük Birlik Partisi geçen haftalarda Haymana'da gerçekleştirdiği kampla seçim startını verdi. "Teşkilatımız seçim koordinasyon merkezlerinde hazırlıklarını yaparken, bir yandan da parti programı ve seçim beyannamesi üzerine çalışan ekiplerimiz var" diyor Mustafa Destici. Seçimlere giderken Büyük Birlik Partisi'nde 22 yıldır bir ilk gerçekleşecek ve parti programı değişecek. Parti programında Kürtler, Aleviler, komşularla ilişkiler, Başkanlık Sistemi gibi pek çok güncel konu genişletilerek yer alacak.

Günün Önemli Haberleri