Mustafa Balbay suçlamaları reddetti
Abone olİkinci "Ergenekon" davasının tutuklu sanığı Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, hakkındaki suçlamaları reddederek, "Halkı değil silahlı isyana, silahsız isyana bile teşvik etmedim." dedi.
Balbay, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada önce
yazılı savunmasını mahkeme heyetine sundu.
Ardından sözlü savunma yapan Balbay, bilgisayarından çıktığı iddia
edilen notlarla halkı hükümete karşı isyana teşvik edildiğinin
belirtildiğini ifade ederek, "Suçlamaların tümünü reddediyorum.
Halkı değil silahlı isyana, silahsız isyana bile teşvik etmedim"
dedi.
Laik ve demokratik bir gazeteci olduğunu ifade eden Balbay, yazdığı
5 bin makale ve 23 kitapta terör örgütü ile ilgili bir şey
bulunmadığını dile getirdi. Kendisine ait olduğu iddia edilen
belgelerin gösterilmediğini, savcının izni olmasına rağmen
bilgisayarının imajının verilmediğini anlatan Balbay, bunlarla
ilgili savunmasını belge başlıklarından yola çıkarak yapacağını
kaydetti.
Balbay, kendisinden elde edildiği iddia edilen notlardan iddianame
hazırlandıktan sonra haberi olduğunu vurgulayarak, bu notların
montajlanarak özel olarak hazırlandığını ve kasıtlı bir şekilde
yapıldığını savundu.
"Medya mahkemesi kuruldu" diyen Balbay, "İddianame bir anlamda
idamnamedir. Bu salon 'dar be!' desem, 'Balbay darbe' dedi
diyecekler." şeklinde konuştu.
Balbay, savunmasını mesleki ve hukuki olarak iki bölümde
hazırladığını, kendisinin daha çok mesleki savunma yapacağını
belirterek, "Gazeteci yaşadığı çağın tanığıdır. Savcılar beni
yaşadığım çağın sanığı yapmak istiyor. Bu notlar bir gazetecinin
mesleki yatak odasıdır. Notların hiç bir zaman belge değeri yoktur.
Gazeteci kendisi için anımsayacağı şekilde tutmuştur. Bu notların
hiçbir şekilde delil değeri yoktur. Kesilip, biçilerek özel olarak
oluşturulmuştur. Gazetecilikte hesabını veremeyeceğim hiçbir şey
yoktur" dedi.
GAZETE TERÖR MERKEZİ İDDİASI
Gazetecilik ödülü aldığı dört haberinin kendisine bu iddianameyle
ceza olarak sunulduğunu ifade eden Balbay, Cumhuriyet Gazetesi
Ankara bürosunun telefonunun kendisininmiş gibi gösterilerek
telefona ait görüşmelerle suçlama yapıldığını anlattı.
Balbay, şöyle devam etti:
"İddianamede Cumhuriyet Gazetesi bir terör merkezi olarak
gösteriliyor. Darbe dönemlerinde bile bu suçlamayla karşı karşıya
kalmadık. Gazete bir terör üssü, İlhan Selçuk ve Balbay da bu üssü
yöneten kişiler olarak gösteriliyor. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer ile yaptığım görüşmeler iddianamede yer alıyor. Sezer'in
mesajlarını şüphelilere ilettiğime dair bir bulgu yoktur.
Cumhurbaşkanlığı makamının terör örgütü tarafından kontrol edildiği
imasında bulunuluyor. Sezer ile 11 görüşmem var. Cumhurbaşkanı,
devletin en tepesindeki kişidir. Eğer altındaki kurumlardan birine
mesaj gönderecek olsa bunu aracı kullanmadan da yapabilir.
Cumhurbaşkanıyla görüşmek bir gazetecinin gücüdür. Bunun bir suç
haline geleceği 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi."
MESLEKİ YAŞANTI
Daha önceden gazeteci-yazar, gazeteci-yayıncı ifadelerinin
kullanıldığını, ancak bu iddianame ile "gazeteci-terörist"
ifadesinin ilk defa bu iddianamede yer aldığını belirten Balbay,
yazdığı 23 kitabın altı tanesinin belgeye dayalı olduğunu
kaydetti.
Meslek yaşamına başlamasıyla ilgili de bilgiler veren Balbay, Basın
Yayın Yüksekokuluna girdikten sonra düzensiz olarak günlük tutmaya
başladığını, ancak 12 Eylül döneminde bunların yakıldığını
söyledi.
İzmir'de hayali ihracaat olayına ilişkin yaptığı haber nedeniyle
1987 yılında İzmir DGM'de tanık olarak ifadesine başvurulduğunu
belirten Balbay, "O dönemden sonra, deyim yerindeyse belgeye dayalı
haberciliğin tadına vardım. 1987'de o iddianameyi hazırlayan
savcılar, bugünkü iddianameyi hazırlayan savcıların mantığıyla
hareket etseydi, belki de beni tanık değil, sanık sandalyesine
oturtacaktı." diye konuştu.
Gazetecilik mesleğinde kurulamayacak ilişki olmadığını ifade eden
Balbay, aktif gazetecilik yaptığını, iki kez siyasete girme teklifi
aldığını, ancak bunun bir gazetenin Ankara Temsilcisi olduğu için
duyulmasından korktuğunu kaydetti.
Maaşı ve telif gelirlerinin dışında hiçbir geliri olmadığını,
Ankara Valiliğine de 1995-2000 ve 2005 yıllarında gelirini ve
varlıklarını bildirdiğini ifade eden Balbay, gazeteciliğini hiçbir
çıkara dayanmadan yaptığını, maaşı ve teliflerin dışında da
mesleğini hiçbir çıkara alet etmediğini vurguladı.
Balbay, iddianamenin 985-989'uncu sayfaları arasındaki "Deliller ve
Hukuki Durumun Değerlendirilmesi" bölümünde yer alan tüm
suçlamalara cevap vereceğini belirterek, saptadığı 18 suçlamayı
anlattı.
Bu 18 suçlamanın tümünün gazetecilik faaliyetlerinin parçası
olduğunu ifade eden Balbay, Jandarma Genel Komutanlığında tutuklu
sanık Levent Ersöz ile yaptığı görüşmenin kendisinin haberi
olmadan, hukuk dışı olarak kayda alındığını söyledi.
O dönemdeki duruma göre terör konularının ilgili birimlere
sorulması gerektiğini ifade eden Balbay, "Bugün Ankara'da görev
yapıyor olsaydım, bu belge tartışmalarını da Genelkurmay'a
soracaktım." dedi.
Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk'un tüm
gizli görüşmelerinin sekreteryalığını yaptığı ve bunları şifreli
olarak bilgisayara not ettiğinin ileri sürüldüğünü anlatan Balbay,
"İlhan Selçuk benim Ankara temsilcisi olduğum gazetenin başyazarı,
yayın kurulu başkanı ve imtiyaz sahibidir. İlhan Selçuk Ankara'ya
geldiğinde devletin üst kademesindeki kişilerle görüşmelerine benim
de katılmam anlattığım mesleki ve kurumsal bağlar nedeniyledir"
şeklinde konuştu.